Bir ağız dolusu küfür edesim var ama okuyanlara ayıp olmasın. Onun bunun çocuğu bu iti hapishanede tecavüz ede ede öldürürler işallah demeden de edemedim. Eşoğlueşşek.
“İlim yayma cemiyetindeki bir öğrencinin orta okulda iken şeyhzade başı camii tuvaletinde tecavüzüne” uğradığını söylüyordu geçen günlerde Barbaros Şansal‘da…Rahipler, manastırlar, tarikat yurtları v.s gibi dinsel-cinsel rejim ve baskı olan erkek erkeğe yaşanan yerlerde bu tip olayların çok olduğu söyleniyor.
Gaypisi, sakın olayı din konusuna getirme. Tavsiye etmem. Senin gay olmana neden olan derneğin yada kurumun, topluluğun kim olduğu da bizi ilgilendirmiyor. Ama past perfecto tense’li cümlelerle klasik medya din geyiği cümleleri ile ortamı malum medya sütunlarına çevirmeye çalışma. Sonra 100 küsür ahkamla uğraşmayalım.
” 4 yaşındaki kursiyer erkekçocuğuna tecavüz etti. Çocukların cezalandırılması için soğuk tutulan odadagerçekleşen tecavüzü, oğlunu almaya gelen annenin dikkati ortaya çıkardı.”Annenin dikkati ortaya çıkarmış mış aman ne dikkat başını yersin inşallah, , Hayvan kadın 4 yaşındaki çocuğun kuran kursunda ne işi var, geber sen emiiiiiiiiii..
ibne pezevenk pedofil aşşalık..dilerim sonsuza kadar Allah seni affetmesin……gerizekalı anne baba………………….!oyun çağındaki yavru öyle maniak ,üstelik kaçak kursamı yollanır haaaaa? offfffff !!!!!
4 yaşındaki çocuk dinsiz kaldı, nolucak şimdi, vahhh, şefkatli ana kucağı yerine, acılara sardın küçücük çocuğunu, vicdanın süründürsün seni varsa tabii, bakalım hangi din kurtaracak senin akılsız başını..
4 yaşında çocuk kuran öğrenemez mi diyorsunuz yani pedagojik açıdan. bu topa girmem ama bunu diyen halt etmiş derim yalnız. ilk öğretimi bitiren 15 yaşındaki delikanlı kıza oğlana mı kuran okumayı, yazmayı öğreteceksiniz yani. tam deli çağlarında, kafasının yeni şeyler öğrenemeyeceği ergen ve kanı kaynar çağlarında. bu saçma bahsi hiç açmayın derim. zaten o underground kurs yerleri de bu zihniyetin, laikçi bürokrasinin bu ülkeye armağanı. laikçilerin 28 şubatta ektiği tohumları, dinci ortakları bu şekil semerelendirdi. iftihar etsinler.
4 yaşındaki çocuğu çirkin emellerine alet eden o gömülesi adam müsvettesinin ve yurdumda hoca diye mantar gibi üreyen din tüccarlarının en kısa zamanda belasını versin..Yarıdan fazlası cahil olan memleketi ne hale soktular..
Ben, benim çocuğum 7 yaşına geldiğinde en az 3 alfabe öğrenmesini isterim. Çocuğun kapasitesi elveriyorsa 4 yaşında pekçok şeyi dahi öğrenir. Zaten 7 yaşına gelen bir çocuk da artık öğretilecek çağı geçmiş demektir. Esasen zaten dünyanın pekçok ülkesinde çocuklar birkaç alfabe ve dil de öğrenirler o yaşlarda. Bir Çinli yada japon, yada yunan yada, arap, yahudi çocuğu kendi alfabelerini de, latin alfabesini de öğrenir.Bu klişe hafif geyiğine hiç başlamak istemezdim ama:1- Burada arıza durum nedir? 17 yaşında bir ergen fırlama çocuğun bir sabi çocuğa tecavüze yeltenmesi2- Neden böyle vahim bir durum ortaya çıkabilmiştir? Çünkü ülkeyi malum dönemde irtica yaygarası altında hortumlayan 28 Şubatçılar sayesinde Dİyanet yada yasal ve yetkin Kuran kurslarını kapatıp toplumdaki din eğitimini yok etme çabaları sayesinde bu konudaki illegal ve kötü niyetli kişilere imkan sağlamışlardır.3- Din eğitimi 15 yaşından sonra verilsin ne demektir? Çocuğuna dini eğitim vermem demek anlamına gelir bu. Dünyanın heryerinde ebeveyn çocuğuna meşru ve yasal dini eğitimini verme hakkına sahiptir. 16 yada 18 yaşına geldiğinde ise çocuk bu edinimleri sayesinde kendi tercihini yapar. Fakat hiçbir devletin ebeveynin bu hakkına müdahale etme hakkı yoktur. (faşist ülkeler dışında. 28 şubatçılar da faşist olduğu için ergenekon kapsamında şu an yargılanıyorlar)4- Eğitim için şayet 2 ila 7 yaş arasında yetkin eğitimleri vermezsen o çocuğa bu saatten sonra birşey de öğretemezsin. İster din eğitimi ver, ister müzik yada dans veya filozofi vs.. çocuğa bu yaşta eğitim vermeye başlamak elzemdir.İşte yanlış ise o noktada başlıyor, bu hassas dönemde çocukları pedagojik formasyona sahip eğitimciler eğitmek zorundadır. Şayet sen iranda da dans kurslarını yasaklıyorsan muhtemelen orda da underground dans kursları açılmıştır ve orada da ebeveynler çocuğunu gizli kapaklı bale öğrensin diye yolluyorlarsa kızına tecavüz eden bir sapıklar çıkabiliyordur. Çünkü yasal bir denetime maruz kalmayan kaçak kurumlardır bunlar.Hata, çocuğuna bir eğitimi vermek isteyen ebeveynde değil, o eğitim için yeterli pedagojik formasyona ve teftişlere maruz kalan kurumların olmasına engel olan devletlerdedir. Seküler batılı ülkelerde de aynı dini eğitimler çocuklara verilir. Şayet camiler sadece günde 5 vakit namaz kılınan yerler değil de, Batıdaki kiliseler gibi çocukalrın sanat, müzik vs eğitimi yapabildiği yerler olsa, yasal ve kontrollü bir şekilde müzik, geleneksel türk el sanatları (tezhib, ebru, hat yağlı boya vs.) yada teknolojik gelişmelerin (pc internet vs gibi) eğitildiği yerler haline gelebilse idi, vatandaş da çocukalrını bu gibi kaçak kurumlara götürmezdi. Din de, bunun yanında sanat, spor, vs gibi ek eğitimlerle devlet kontrolünde verirlirdi.İşte asıl sorun bu.ps: ayrıca “çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor” gibi bir geyik yapmayın. kuran kursuna varıncaya kadar çocukların çocukluğunu yaşayamadığı kırk tane neden var. benim yiğenlerimin milli eğitim yüzünden geldiği hali görünce, oks, sbs, bilmemne sınavları yüzünden oyun oynayamadıklarını gördükçe ben bazen ders başından alıp sinemaya felan götürüyorum. türkiyedeki eğitim sisteminde kim çocukluğunu yaşayabiliyor?
”haritametoddefteri DİYOR Kİ, (20 Ağustos 2009 23:42) dünyanin her yerinde 4 yaşinda çocuklar kreşe gider,oyun oynar duygusal zekalarini geliştirir,sosyalleşir paylaşmayi ve birlikte yaşamayi öğrenirler.”Nihayet doğru birşeyler okuyabiliyorum, Bravo harita arkadaş..
Bilir bilmez ahkam kesme öyle yahu! Caminin kuran kursu var dediğin yere kim gidiyor biliyor musun da konuşuyorsun? 28 Şubatta 15 yaşından, ilk öğretimi bitirmeden kuran kurslarına gitmeyi engelleyen yasadışı yasalar çıakrdı darbeci asalaklar. İşte yasakçı zihniyetin amacı da budur. Salak değillerse bilirler ki bir şeyi yasaklarsan illegal halde devam eder. Arızaya dönüşür. Şu an yaşananlar da işte bu yüzden onların eseri.Batılı ülkelerde kilise böyle değildir diye ahkam kesiyor birde yahu!. Klasik müzik dediğin şey nerede çıktı? Rock-Barlarda mı? Resim, heykelcilik vs batıda nerede öğretildi? Osmanlı’da camilerde insanlar ne yapardı? Sadece 5 vakit namaz kılıp giderler miydi? Yoksa dil eğitimi, sanat dalları, edebiyat ve belagat konuları mı öğretilirdi. Külliye denen şey nedir? Külliyelerde ne yapılırdı? Bilmeden hüküm cümleleri ile ahkam kesme bari.Peki şu görüntüdekiler kilise cemaatinin teyzeleri, amcaları mı? Kaç yaşında görünüyor sana? Piyasa popçularının pek çoğunun ilk müzik eğitimini kilise korolarında aldıklarını biliyor musun?
Anthro, tepkini çekmek için söylemiyorum ama; bildiğim kadarı ile Avrupa, aydınlanma denen sürece hümanist görüş, ve rönesans ile girmiştir. Bu da insan aklı temelli bir görüşün, dini temelli (kilise) görüşün karşısında konumlanması ile olmuştur.Akabinde Avrupa’da sekülerizm (dünyevilik) denen bir de kavram ortaya çıkmıştır ki, toplumsal yaşayışı düzenleyen normların görece olarak teokratik eksenden seküler eksene tahvil olunması ile seyretmiştir.Sözünü ettiğiniz yasaların meşruiyeti tartışılır; size hak veriyorum. Neticede kanunları da insanlar yapar ve hiçbiri ilanihaye varlık bulmaz. Hepsi dönemin şartlarına göre değişebilir. Yani kanunun her dediği ille de mutlak doğru, demek değildir.Eğer bir ülkede yasaklandığı halde sıradan vatandaşlar tarafından yeraltına yönelik uygulama bulan bazı filler varsa ve bu önlenemiyorsa, bunun yasakçı zihniyetten uzaklaşılıp daha dikkatli düzenlenmesi gerekir.
Aydınlanma çok ayrı bir mevzu zaten Kuduz Maymun. O konu çok derin ama aydınlanmanın peygamberleri, filozofları bile kilise okullarından çıkmıştır. Comte’a varıncaya kadar. Aydınlanma döneminde Kilisenin sesi hiç de kesilmedi. Sadece önplanda olan seküler akıl oldu. Fakat çoğu bilimadamı sanatçı yada filozof da yine kilise okullarından çıktı.Bunlar ayrı konular ve şu an asıl sorun yasakçı kafaların neden olduğu bu gibi arızalar. İnsanların meşru isteklerine akılcı çözüm sunmak yerine bu gibi çapulculara underground imkanlar sunarlarsa herşeyle karşılaşabiliriz.Hofff, İzmir için imsak vakti diyo. Ben bi koşu astral seyahat yapıp orda su içiyim.
türkiye gerçekten laik olsa, her dinden cemaat çalışmaları vergi, usül, kanunlara uygunluk açısından denetlense ama özerk olsa, diyanet gibi bir ucube olmasa çok daha iyi olmaz mı antro?
Gaypisi, sakın olayı din konusuna getirme. Tavsiye etmem. Senin gay olmana neden olan derneğin yada kurumun, topluluğun kim olduğu da bizi ilgilendirmiyor.
antro bana bunları diyorsun ama din eksenine sen konuyu fazlasıyla getirmişsin yazdıklarıla bilmem farkında mısın?ayrıca küçükken tacize uğrayıp gay olma diye bir şey yok, senin gibi akıllı bir çocuk böyle bir şehir efsanesine nasıl inanır anlayamadım. (sadece tacize uğrayıp ileride gay olanlar bunun sebebini bu olaya bağlarlar, oysa tacize uğrayıp düzcinsel olan, evlenen çok daha fazla kişi vardır bu arada ben küçükken hiç tacize uğramadım neden böyle bir şeyi iddia ettiğini de anlamadım.
Yazıyı gördüğümde “kessin birazdan Gaykedi bu bloga damlar heralde sanırım” dedim. Yazacaktım ama şimdi gelmezsen arkandan lakırtı etmiş gibi olurum diye yazmamıştım onu.Konu hakkında bu tip bahislerin açılması hafif için Allahın emri zaten. Ben sen açmayasın diye o yorumu yaptım ama konuyu bu meselelere ben bağlamadım. Pillibebekkuyuda hemşire bağladı. Üstelik bana da bir ağız dolusu küfür etme tehdidinde bulundu. Etmedi ama çok şükür. Ben de bu ortaya dalmamazlık edemezdim. Pavlov dürtüyo sonra beni.
o değil de ben antro’nun çocuğu nasıl olacak onu çok merak etmeye başladım.yazık daha 4 yaşında bilmem kaç tane alfabe ve dil öğrenmeye zorlanacak… antro’yu zaten biliyoruz; kendini gösterme ve kanıtlama adına girmediği şekil(!) yoktur. genelde bu cins davlumbazların çocukları da gerçekten çok acınacak haldedir.dahası ben asıl antro’nun çocuğu gay yada lezbiyen olursa ne yapar onu daha çok merak ediyorum!.. o yavrucağa allah şimdiden sabır versin.
ben 4 yaşındaki çocuğun, oyundan önce kuran öğreneceğini savunan beyinsizlere hiç hayran değilim..Ailemin kıymetini şimdi daha iyi anlıyorum, içimdeki Allah sevgisini vicdana bağlamayı çok iyi bilmişler saçma sapan bilinçsiz insanlarca kafamın doldurulmasına izin vermemişler..
Aynı cümleleri defalarca tekrar etmekten başka bişey bilmeyen ahmaklara hayran değilim..Anasından, babasından öğrendiği basmakalıp bilgilere tapınıp, sonra başkalarının basmakalıp düşündüğünü sanan, eleştirel bakamayan, kendi doğrularını ıspat etmekten aciz komik insanlara hayran değilim..Hemcinslerini bulunduğu ortamlarda sürekli çekemeyen kadın tiplerine hayran değilim..
İki kitap okuyup ezber cümleleri buraya aktaran, beyni yıkanmış, özgür iradesini kullanmayı becerememiş, yaşamdan bir haber, postane rahatlığını kullanıp …ten bacaklarla konuşup dolmuşa gelenlere hele hele hiç hayran değilim..
aydınlanmanın peygamberleri, filozofları bile kilise okullarından çıkmıştır. Comte’a varıncaya kadar. Aydınlanma döneminde Kilisenin sesi hiç de kesilmedi. Sadece önplanda olan seküler akıl oldu. Fakat çoğu bilimadamı sanatçı yada filozof da yine kilise okullarından çıktı.
bir başka robot zekası işte… sen söylesene o zamanlar kilise okulları dışında bir öğretim var mıydı? onu sorgulamaz sonra ahkam keser neymiş aydınlanmanın bütün unsurları kilise okullarından çıkmış… zeka küpüm benim!!!!
Batılı ülkelerde kilise böyle değildir diye ahkam kesiyor birde yahu!. Klasik müzik dediğin şey nerede çıktı? Rock-Barlarda mı? Resim, heykelcilik vs batıda nerede öğretildi?
öncelikle heykelcilik diye bir meslek yada sanat dalı yoktur… (tam bir cehalet örneği) ayrıca kilise de heykeltıraşlara ve ressamlara sanatçı olarak değil aksine zanaatçi ve işçilik olarak bakıyordu ve bugünkü sanat okullarında olduğu gibi rahiplerin öğrencilerine resim nasıl yapılır heykel nasıl yontulur gibi dersler vermiyordu :)bugünkü gibi el işçiliği yapan (kunduracı marangoz v.s. gibi) insanların yanında nasıl küçük bir çocuk çırak olarak verilip yetişiyorsa o günlerde de ressamlar ve heykeltraşlar öyle yetişiyordu… o yüzden bilmediğiniz konularda ahkam kesmeyin.sonra ressamlar da, heykeltraşlar da, müzik eğitimi (kilise korosu için) alanlarda kilisenin dini(!) dışına hiç çıkmadı,yani kiliseler bugünkü bilim adamı, filozof yada sanatçı tanımına uyan hiçbir düşünceyi ve insanı yetiştirmedi aksine seküler düşünce bugünkü akımları yarattı…
Eee gerizekalı Ayıcık. Sen beni güldürmeye mi programlandın? Hakikaten sen kasten mi aptallık etmeye çabalarsın, yoksa aptallağının kaynağı Ayı mizacınla mı ilgili.. bilmiyorum. Ama eğlence kaynağımsın. O kesin. =)En güldüren davranışın da kendince bir açığımı bulup yakalamaya çalışman. Bunu yaparken ki komik hallerin.A be salak. Kilise okulları dışında elbetteki başka okullar da vardı. Şovalye yetiştiren askeri okullar yada İslam’dan etkilenmeleri ile kurulmaya başlayan üniversiteler gibi. Ama kilise okullarından başka eğitim müessesesi olması gayrı birşey, dinin hayatın her alanında baskıcı bir etkisi olması ayrı birşey. Herşeyi popondan anladığın için böyle açık yakaladığını sanıp zıplarsın Ayı yavrusu. Ortaçağ Avrupası başka emsallerinde olduğu gibi alternatif seküler kurumlar kurarak değişim yaşamamıştır. İslamizasyonun da etkisi ile, Müslüman Avrupadan (İspanya ve Sicilya gibi) gelen etki, sayesinde tedrici değişim yaşamıştır. Öyle pat diye birileri seküler falan olmadı. Kilise okulları da hiçbir zaman kapanmadı. (komünist ülkeler hariç) Ve kiliselerde 7 temel sanat dalı öğretilirdi: Quadrivium (aritmetik, geometri, müzik, astronomi) ve Trivium gramer, diyalektik, retorik) Onun dışındaki mimarlık, resim, heykel vb’de yine manastırların yada onun yan atölyelerin kilise için talepleri ölçüsünde gelişti. Bu yeterliydi yetersizdi ayrı mesele. O sırada Aydınlanma çağında olan İslam medeniyetinde de, ve hatta aynı çağda en geri kalmış dönemini yaşayan skolastik Avrupada din bu sanat dallarının gelişmesine katkı sağladı.
“sonra ressamlar da, heykeltraşlar da, müzik eğitimi (kilise korosu için) alanlarda kilisenin dini(!) dışına hiç çıkmadı,”
gibi salak cümlenle sanatın sınırlarını nasıl algıladığını yansıtıyorsun fakat şunu merak ettim? Sen seküler kültür içinde hangi enstrümanları çalmayı öğrendin yada hangi görsel sanatlarla meşgulsün? Çevrendeki insanların yüzde kaçı bir sanat dalı ile meşgul. Din sınırları içinde kalan bir ney, kanun, tanbur çalabilmek veya ebru, tezhib, telkari, hat gibi Türk-İslam sanatlarını yapan bir insan senin bu Ayı halinden daha mı kötü durumda oluyor sana göre. Benim gibi ayı kalsın, seküler olsun mantığında olduğundan bu gibi şeyler sana ters gelecektir tabi ki Ayı yavrum.Fakat salaklıkta zirve yaptığın nokta ise şurada pik yapmış:
öncelikle heykelcilik diye bir meslek yada sanat dalı yoktur… (tam bir cehalet örneği)
Bu adamlar boşuna heykelcilik anasanat dalından mezun oluyorlar demek. Bu mallar da sanat okuduklarını sanıyorlar işte. Sanat okuyacaklarına Ayı olsalar ya..
Ne derler.. ava giden avlanırmış. Ayı’mın kaderi de böyledir hep. Bahtsız bedevi ararken karşısına hep arsız deve çıkar onun. Gene bi terslik yaşamıştır Bernard‘ım benim.
hakkaten çok kibar… hiç bir yorum içersinde bu kadar çok “salak” nitelemesini birarada okumamıştım.küfür bilmeyen genç kız havasında iki de bir salak nitelemelerini yorumlarının içersine zarifçe yerleştirmiş zaar…
Öyle pat diye birileri seküler falan olmadı.
yanlız kendisi de kıçından anlamaya çok müsait 🙂 ben de zaten öyle bir iddiada bulunmadım.
Kilise okulları dışında elbetteki başka okullar da vardı. Şovalye yetiştiren askeri okullar yada İslam’dan etkilenmeleri ile kurulmaya başlayan üniversiteler gibi.
ee şövalyeyi falan katmaya gerek yok nedemek istediğim gayet açık bilimle felsefeyle uğraşacak adamın ne işi var şövalye ile…kilise okullarının dışında üniversitelerin açılması zaten aydınlanma dönemine gelene kadar alınan kaç yüz yıllık yoldur. böylece seküler bilinç ve aydınlanma gerçekleşti.
kiliselerde 7 temel sanat dalı öğretilirdi: Quadrivium (aritmetik, geometri, müzik, astronomi) ve Trivium gramer, diyalektik, retorik) Onun dışındaki mimarlık, resim, heykel vb’de yine manastırların yada onun yan atölyelerin kilise için talepleri ölçüsünde gelişti.
buradanda anlıyoruz ki araştırma yapılmış 🙂 milliyet blog‘tan çalıntılanmışlaf yemek pek hoşuna gitmemiş olacak ki gereksiz yere bilgi gösterisinde bulunulularak sıyrılmaya çalışılıyor.
“sonra ressamlar da, heykeltraşlar da, müzik eğitimi (kilise korosu için) alanlarda kilisenin dini(!) dışına hiç çıkmadı,”gibi salak cümlenle sanatın sınırlarını nasıl algıladığını yansıtıyorsun…
ressamlar, heykeltraşlar ve müzik eğitimi alanlar dini kaynaklardan alıntılanan hikayeler ve önemli karakterlerin üzerine işlerini icra etmişler,zenginlerin ve kilise yöneticilerinin istekleri üzerine işçilik yapmışlar burada bir sanat söz konusu değil. ortaçağ’da zaten daha sanat diye birşey yok. işçilik ve zanaatkarlık var.kilise için çalışmışlar yavaş yavaş toplum için ve birey için sanat akımları ortaya çıkmış.. seküler deği yani hep öbür dünya kilisenin isteği konular üzeri gidilmiş.bu da benim söylediğim seküler dünyanın sanat anlayışı ile ortaçağı bakışını çok güzel açıklıyor.işte kıçtan algılamanın zararları… hiç türk-islam sanatına bilmem nerelere falan gidip caka satmak için kasmaya gerek yoktu.diyorum yaaa “ego” ve “kendini gösterme çabası” seni sürekli gereksiz bilgiler vererek anlamadan dinlemeden kendini kaptırmana neden oluyor.ondan sonra 4 yaşındaki çocuklara bilmem kaç alfabe bilmem kaç dil öğretmeye kalkıyorsun.
Bu adamlar boşuna heykelcilik anasanat dalından mezun oluyorlar demek. Bu mallar da sanat okuduklarını sanıyorlar işte. Sanat okuyacaklarına Ayı olsalar ya..
evet verdiğin linkte de “heykelcilik” değil “Heykel Anasanat Dalında” eğitim veriyorlar. yani buradan mezun olanların amacı bodrumda küçük kalıplardan yaptıkları heykelcik yapıp satmak değil 🙂
Ayım sevdiceğim. Sen yüzüne karşı açık açık salak dememe kızmışsın ama ben senin genç ayı şebekliklerini ve ayımsı saldırılarını gülerek okuyorum.1. Senin birkaç yüzyıl dediğin üniversitelerin kuruluşu ve rönesans olayları, ortaçağın ikinci yarısını kapsamıştır. İslamla karşılaştıkları andan itibaren bir rönesans demlenme sürecine zaten başlamışlardır. 1-2 yy. önce değil. Gereksiz laf dalaşına girme bu konuda.2.“buradanda anlıyoruz ki araştırma yapılmış 🙂 milliyet blog’tan çalıntılanmış”Bu noktada beni gülmekten öldürdün. Sanırım seni google araştırmalarına sevkediyorum ve 3-5 sayfalık da olsa avrupa eğitim tarihi okumana vesile olmuşum bu linki bulmana sebep olarak. 🙂 Ama bizim gibi abilerinin ablalarının yaptığı gibi bu konudaki cilt cilt Avrupa felsefe tarihi, kültür tarihi kitaplarını okursan belki sana eğitimli Ayı deme şansına bile erişiriz.3.“Ortaçağda sanat diye birşey yoktur” gibi garabet lafına hiç girme niyetim yok. Sana yine “salaksın ayı” deyip geçeyim bu kez kestirmeden.4.“kilise için çalışmışlar yavaş yavaş toplum için ve birey için sanat akımları ortaya çıkmış.. seküler deği yani hep öbür dünya kilisenin isteği konular üzeri gidilmiş.”İşte bi burda cidden düşünme çabası göstermeye başlamışsın. Yanlış yunluş ama çaba var ortada. Fekat.. kafanın almakta zorlandığı neyin ne nedenle çıktığından ziyade ne şekil bir gelişim süreci taşıdığı olmalıydı. Yani simya dediğimiz şey, matematik, yazı.. bunlar ne nedenle çıkmış hep bilir misin? İlk yazı sümer rahiplerinin tapınaklara bağışlanan yıllık erzak vergilerini belli tabletler üstüne kayıt etme ihtiyacı sayesinde doğdu.. Simya, kimya denen ilimler, majik güçlerin ve dinsel ayinlerin gerçekleştirilmesi amacıyla (özellikle mısırda) geliştirildi.. Astronomi dini günlerin ve ayin zamanlarının tesbiti için.. Bilgisayarın atası olan abaküs Çinliler tarafından sırf allah rızası için, senin gibi ayıları matematik konusunda eğitmek maksadıyla hayrına bulundu.Böle işte bu işler.. Bilimler senin sandığın üzre seküler bir gaye uğruna bu noktaya gelmedi, sadece aydınlanma çağında dinden uzak kalan kitle senin gibi düşündü belli dönem. Takılma bu mevzulara bu kadar ayı, ne amaç için olursa olsun, sen bile bilim yapıp bilimin çıtasını yükseltebilirsin. Seküler bi ayı olsan bile.5.“diyorum yaaa “ego” ve “kendini gösterme çabası” seni sürekli gereksiz bilgiler vererek anlamadan dinlemeden kendini kaptırmana neden oluyor”Takılma böyle bana, ona, buna, şuna Ayıcık. Burda ben diye bişi yok sanal rumuzlarız. Bugün burda varım ben, yarın çekip gidicem. Sen söylediklerimizle ilgilen. Sanal ortamda sanal bir kendini gösterme sanrısına kapılsan ne tatmin yaşıycan ki zaten gulüm.6. Hala kıvırmaya çalışıp “yaaaaa, heykelcilik sanat dalı değilmiş, heykel anasanat dalıymış” demeye devam ediyon ya. Bu kez genç kız edasıyla salak diyip duruyon diye eleştirmişin, hala pişkinlikle heykelcilik sanat değil diyorsan sana davutun orta parmağı girsin ayı. Sanırım bu kez salak lafından daha sağlam tatmin sağlarsın.
40 yaşındaki adam ezberler kuran ı sor benim adım şu bile diyemez Arapça, önce arapça-Türkçe dersi verilecek anlamlarıyla öğrenilip herkes kuran ı tercüme edecek, o zaman anlarım..
hı yani bu agresiflik manson bir şey getirmediği için…üzme sen kendini onnupro mansonun bana getirmiş olduğu cam kolyelerden gönderiyorum sana, ne de olsa yarım elma gönül alma.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Diyecek söz bulamıyorum!!!!!!!!Çocuklara musallat olan bütün manyakları öldürmek istiyorum!
Bir ağız dolusu küfür edesim var ama okuyanlara ayıp olmasın. Onun bunun çocuğu bu iti hapishanede tecavüz ede ede öldürürler işallah demeden de edemedim. Eşoğlueşşek.
🙂 Neyseki bu ülkenin mapushaneleri içinde enteresan bi adalet(!) sistemi var.
İnşallah!…
“İlim yayma cemiyetindeki bir öğrencinin orta okulda iken şeyhzade başı camii tuvaletinde tecavüzüne” uğradığını söylüyordu geçen günlerde Barbaros Şansal‘da…Rahipler, manastırlar, tarikat yurtları v.s gibi dinsel-cinsel rejim ve baskı olan erkek erkeğe yaşanan yerlerde bu tip olayların çok olduğu söyleniyor.
Gaypisi, sakın olayı din konusuna getirme. Tavsiye etmem. Senin gay olmana neden olan derneğin yada kurumun, topluluğun kim olduğu da bizi ilgilendirmiyor. Ama past perfecto tense’li cümlelerle klasik medya din geyiği cümleleri ile ortamı malum medya sütunlarına çevirmeye çalışma. Sonra 100 küsür ahkamla uğraşmayalım.
” 4 yaşındaki kursiyer erkekçocuğuna tecavüz etti. Çocukların cezalandırılması için soğuk tutulan odadagerçekleşen tecavüzü, oğlunu almaya gelen annenin dikkati ortaya çıkardı.”Annenin dikkati ortaya çıkarmış mış aman ne dikkat başını yersin inşallah, , Hayvan kadın 4 yaşındaki çocuğun kuran kursunda ne işi var, geber sen emiiiiiiiiii..
ibne pezevenk pedofil aşşalık..dilerim sonsuza kadar Allah seni affetmesin……gerizekalı anne baba………………….!oyun çağındaki yavru öyle maniak ,üstelik kaçak kursamı yollanır haaaaa? offfffff !!!!!
4 yaşındaki çocuk dinsiz kaldı, nolucak şimdi, vahhh, şefkatli ana kucağı yerine, acılara sardın küçücük çocuğunu, vicdanın süründürsün seni varsa tabii, bakalım hangi din kurtaracak senin akılsız başını..
4 yaşında çocuk kuran öğrenemez mi diyorsunuz yani pedagojik açıdan. bu topa girmem ama bunu diyen halt etmiş derim yalnız. ilk öğretimi bitiren 15 yaşındaki delikanlı kıza oğlana mı kuran okumayı, yazmayı öğreteceksiniz yani. tam deli çağlarında, kafasının yeni şeyler öğrenemeyeceği ergen ve kanı kaynar çağlarında. bu saçma bahsi hiç açmayın derim. zaten o underground kurs yerleri de bu zihniyetin, laikçi bürokrasinin bu ülkeye armağanı. laikçilerin 28 şubatta ektiği tohumları, dinci ortakları bu şekil semerelendirdi. iftihar etsinler.
Okkalı bir küfür hazırladım, Anthro akşam akşam bulaşma bana..
Edebilirsin. Sen aciz duruma düşersin. Benim gayet küfürsüz makul laflarım var kutu kutu bu konuda. Sen bilirsin canımcım. et..
4 yaşındaki çocuğu çirkin emellerine alet eden o gömülesi adam müsvettesinin ve yurdumda hoca diye mantar gibi üreyen din tüccarlarının en kısa zamanda belasını versin..Yarıdan fazlası cahil olan memleketi ne hale soktular..
Eee versin tabii. Hatta dedim ya, Allah vermeden önce hapisahanede verirler ona işallah.
Ben, benim çocuğum 7 yaşına geldiğinde en az 3 alfabe öğrenmesini isterim. Çocuğun kapasitesi elveriyorsa 4 yaşında pekçok şeyi dahi öğrenir. Zaten 7 yaşına gelen bir çocuk da artık öğretilecek çağı geçmiş demektir. Esasen zaten dünyanın pekçok ülkesinde çocuklar birkaç alfabe ve dil de öğrenirler o yaşlarda. Bir Çinli yada japon, yada yunan yada, arap, yahudi çocuğu kendi alfabelerini de, latin alfabesini de öğrenir.Bu klişe hafif geyiğine hiç başlamak istemezdim ama:1- Burada arıza durum nedir? 17 yaşında bir ergen fırlama çocuğun bir sabi çocuğa tecavüze yeltenmesi2- Neden böyle vahim bir durum ortaya çıkabilmiştir? Çünkü ülkeyi malum dönemde irtica yaygarası altında hortumlayan 28 Şubatçılar sayesinde Dİyanet yada yasal ve yetkin Kuran kurslarını kapatıp toplumdaki din eğitimini yok etme çabaları sayesinde bu konudaki illegal ve kötü niyetli kişilere imkan sağlamışlardır.3- Din eğitimi 15 yaşından sonra verilsin ne demektir? Çocuğuna dini eğitim vermem demek anlamına gelir bu. Dünyanın heryerinde ebeveyn çocuğuna meşru ve yasal dini eğitimini verme hakkına sahiptir. 16 yada 18 yaşına geldiğinde ise çocuk bu edinimleri sayesinde kendi tercihini yapar. Fakat hiçbir devletin ebeveynin bu hakkına müdahale etme hakkı yoktur. (faşist ülkeler dışında. 28 şubatçılar da faşist olduğu için ergenekon kapsamında şu an yargılanıyorlar)4- Eğitim için şayet 2 ila 7 yaş arasında yetkin eğitimleri vermezsen o çocuğa bu saatten sonra birşey de öğretemezsin. İster din eğitimi ver, ister müzik yada dans veya filozofi vs.. çocuğa bu yaşta eğitim vermeye başlamak elzemdir.İşte yanlış ise o noktada başlıyor, bu hassas dönemde çocukları pedagojik formasyona sahip eğitimciler eğitmek zorundadır. Şayet sen iranda da dans kurslarını yasaklıyorsan muhtemelen orda da underground dans kursları açılmıştır ve orada da ebeveynler çocuğunu gizli kapaklı bale öğrensin diye yolluyorlarsa kızına tecavüz eden bir sapıklar çıkabiliyordur. Çünkü yasal bir denetime maruz kalmayan kaçak kurumlardır bunlar.Hata, çocuğuna bir eğitimi vermek isteyen ebeveynde değil, o eğitim için yeterli pedagojik formasyona ve teftişlere maruz kalan kurumların olmasına engel olan devletlerdedir. Seküler batılı ülkelerde de aynı dini eğitimler çocuklara verilir. Şayet camiler sadece günde 5 vakit namaz kılınan yerler değil de, Batıdaki kiliseler gibi çocukalrın sanat, müzik vs eğitimi yapabildiği yerler olsa, yasal ve kontrollü bir şekilde müzik, geleneksel türk el sanatları (tezhib, ebru, hat yağlı boya vs.) yada teknolojik gelişmelerin (pc internet vs gibi) eğitildiği yerler haline gelebilse idi, vatandaş da çocukalrını bu gibi kaçak kurumlara götürmezdi. Din de, bunun yanında sanat, spor, vs gibi ek eğitimlerle devlet kontrolünde verirlirdi.İşte asıl sorun bu.ps: ayrıca “çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor” gibi bir geyik yapmayın. kuran kursuna varıncaya kadar çocukların çocukluğunu yaşayamadığı kırk tane neden var. benim yiğenlerimin milli eğitim yüzünden geldiği hali görünce, oks, sbs, bilmemne sınavları yüzünden oyun oynayamadıklarını gördükçe ben bazen ders başından alıp sinemaya felan götürüyorum. türkiyedeki eğitim sisteminde kim çocukluğunu yaşayabiliyor?
”haritametoddefteri DİYOR Kİ, (20 Ağustos 2009 23:42) dünyanin her yerinde 4 yaşinda çocuklar kreşe gider,oyun oynar duygusal zekalarini geliştirir,sosyalleşir paylaşmayi ve birlikte yaşamayi öğrenirler.”Nihayet doğru birşeyler okuyabiliyorum, Bravo harita arkadaş..
Bilir bilmez ahkam kesme öyle yahu! Caminin kuran kursu var dediğin yere kim gidiyor biliyor musun da konuşuyorsun? 28 Şubatta 15 yaşından, ilk öğretimi bitirmeden kuran kurslarına gitmeyi engelleyen yasadışı yasalar çıakrdı darbeci asalaklar. İşte yasakçı zihniyetin amacı da budur. Salak değillerse bilirler ki bir şeyi yasaklarsan illegal halde devam eder. Arızaya dönüşür. Şu an yaşananlar da işte bu yüzden onların eseri.Batılı ülkelerde kilise böyle değildir diye ahkam kesiyor birde yahu!. Klasik müzik dediğin şey nerede çıktı? Rock-Barlarda mı? Resim, heykelcilik vs batıda nerede öğretildi? Osmanlı’da camilerde insanlar ne yapardı? Sadece 5 vakit namaz kılıp giderler miydi? Yoksa dil eğitimi, sanat dalları, edebiyat ve belagat konuları mı öğretilirdi. Külliye denen şey nedir? Külliyelerde ne yapılırdı? Bilmeden hüküm cümleleri ile ahkam kesme bari.Peki şu görüntüdekiler kilise cemaatinin teyzeleri, amcaları mı? Kaç yaşında görünüyor sana? Piyasa popçularının pek çoğunun ilk müzik eğitimini kilise korolarında aldıklarını biliyor musun?
Anthro, tepkini çekmek için söylemiyorum ama; bildiğim kadarı ile Avrupa, aydınlanma denen sürece hümanist görüş, ve rönesans ile girmiştir. Bu da insan aklı temelli bir görüşün, dini temelli (kilise) görüşün karşısında konumlanması ile olmuştur.Akabinde Avrupa’da sekülerizm (dünyevilik) denen bir de kavram ortaya çıkmıştır ki, toplumsal yaşayışı düzenleyen normların görece olarak teokratik eksenden seküler eksene tahvil olunması ile seyretmiştir.Sözünü ettiğiniz yasaların meşruiyeti tartışılır; size hak veriyorum. Neticede kanunları da insanlar yapar ve hiçbiri ilanihaye varlık bulmaz. Hepsi dönemin şartlarına göre değişebilir. Yani kanunun her dediği ille de mutlak doğru, demek değildir.Eğer bir ülkede yasaklandığı halde sıradan vatandaşlar tarafından yeraltına yönelik uygulama bulan bazı filler varsa ve bu önlenemiyorsa, bunun yasakçı zihniyetten uzaklaşılıp daha dikkatli düzenlenmesi gerekir.
Düzeltme: ‘filler’ yerine fiiller olacaktı.
Aydınlanma çok ayrı bir mevzu zaten Kuduz Maymun. O konu çok derin ama aydınlanmanın peygamberleri, filozofları bile kilise okullarından çıkmıştır. Comte’a varıncaya kadar. Aydınlanma döneminde Kilisenin sesi hiç de kesilmedi. Sadece önplanda olan seküler akıl oldu. Fakat çoğu bilimadamı sanatçı yada filozof da yine kilise okullarından çıktı.Bunlar ayrı konular ve şu an asıl sorun yasakçı kafaların neden olduğu bu gibi arızalar. İnsanların meşru isteklerine akılcı çözüm sunmak yerine bu gibi çapulculara underground imkanlar sunarlarsa herşeyle karşılaşabiliriz.Hofff, İzmir için imsak vakti diyo. Ben bi koşu astral seyahat yapıp orda su içiyim.
kutsal pipisi olanlara ceza yok hatırlarsak 😉 ruh sağlığı bozulmamıştır denir olur biter… hapsede girse aha şeyh geldi derler.. pipisinden öperler…
:)))
türkiye gerçekten laik olsa, her dinden cemaat çalışmaları vergi, usül, kanunlara uygunluk açısından denetlense ama özerk olsa, diyanet gibi bir ucube olmasa çok daha iyi olmaz mı antro?
antro bana bunları diyorsun ama din eksenine sen konuyu fazlasıyla getirmişsin yazdıklarıla bilmem farkında mısın?ayrıca küçükken tacize uğrayıp gay olma diye bir şey yok, senin gibi akıllı bir çocuk böyle bir şehir efsanesine nasıl inanır anlayamadım. (sadece tacize uğrayıp ileride gay olanlar bunun sebebini bu olaya bağlarlar, oysa tacize uğrayıp düzcinsel olan, evlenen çok daha fazla kişi vardır bu arada ben küçükken hiç tacize uğramadım neden böyle bir şeyi iddia ettiğini de anlamadım.
Yazıyı gördüğümde “kessin birazdan Gaykedi bu bloga damlar heralde sanırım” dedim. Yazacaktım ama şimdi gelmezsen arkandan lakırtı etmiş gibi olurum diye yazmamıştım onu.Konu hakkında bu tip bahislerin açılması hafif için Allahın emri zaten. Ben sen açmayasın diye o yorumu yaptım ama konuyu bu meselelere ben bağlamadım. Pillibebekkuyuda hemşire bağladı. Üstelik bana da bir ağız dolusu küfür etme tehdidinde bulundu. Etmedi ama çok şükür. Ben de bu ortaya dalmamazlık edemezdim. Pavlov dürtüyo sonra beni.
o değil de ben antro’nun çocuğu nasıl olacak onu çok merak etmeye başladım.yazık daha 4 yaşında bilmem kaç tane alfabe ve dil öğrenmeye zorlanacak… antro’yu zaten biliyoruz; kendini gösterme ve kanıtlama adına girmediği şekil(!) yoktur. genelde bu cins davlumbazların çocukları da gerçekten çok acınacak haldedir.dahası ben asıl antro’nun çocuğu gay yada lezbiyen olursa ne yapar onu daha çok merak ediyorum!.. o yavrucağa allah şimdiden sabır versin.
Önemli değil Harita’cım :)Ayı’m, Knut’um ara sıra yapar böyle yaramazlıklar. Alttan almak lazım tatlı minik kutup ayısını.
ben 4 yaşındaki çocuğun, oyundan önce kuran öğreneceğini savunan beyinsizlere hiç hayran değilim..Ailemin kıymetini şimdi daha iyi anlıyorum, içimdeki Allah sevgisini vicdana bağlamayı çok iyi bilmişler saçma sapan bilinçsiz insanlarca kafamın doldurulmasına izin vermemişler..
diretmeyle yapılan şeyler zararlıdır, özgür beyinler oluşmaz
Aynı cümleleri defalarca tekrar etmekten başka bişey bilmeyen ahmaklara hayran değilim..Anasından, babasından öğrendiği basmakalıp bilgilere tapınıp, sonra başkalarının basmakalıp düşündüğünü sanan, eleştirel bakamayan, kendi doğrularını ıspat etmekten aciz komik insanlara hayran değilim..Hemcinslerini bulunduğu ortamlarda sürekli çekemeyen kadın tiplerine hayran değilim..
İki kitap okuyup ezber cümleleri buraya aktaran, beyni yıkanmış, özgür iradesini kullanmayı becerememiş, yaşamdan bir haber, postane rahatlığını kullanıp …ten bacaklarla konuşup dolmuşa gelenlere hele hele hiç hayran değilim..
bir başka robot zekası işte… sen söylesene o zamanlar kilise okulları dışında bir öğretim var mıydı? onu sorgulamaz sonra ahkam keser neymiş aydınlanmanın bütün unsurları kilise okullarından çıkmış… zeka küpüm benim!!!!
öncelikle heykelcilik diye bir meslek yada sanat dalı yoktur… (tam bir cehalet örneği) ayrıca kilise de heykeltıraşlara ve ressamlara sanatçı olarak değil aksine zanaatçi ve işçilik olarak bakıyordu ve bugünkü sanat okullarında olduğu gibi rahiplerin öğrencilerine resim nasıl yapılır heykel nasıl yontulur gibi dersler vermiyordu :)bugünkü gibi el işçiliği yapan (kunduracı marangoz v.s. gibi) insanların yanında nasıl küçük bir çocuk çırak olarak verilip yetişiyorsa o günlerde de ressamlar ve heykeltraşlar öyle yetişiyordu… o yüzden bilmediğiniz konularda ahkam kesmeyin.sonra ressamlar da, heykeltraşlar da, müzik eğitimi (kilise korosu için) alanlarda kilisenin dini(!) dışına hiç çıkmadı,yani kiliseler bugünkü bilim adamı, filozof yada sanatçı tanımına uyan hiçbir düşünceyi ve insanı yetiştirmedi aksine seküler düşünce bugünkü akımları yarattı…
Eee gerizekalı Ayıcık. Sen beni güldürmeye mi programlandın? Hakikaten sen kasten mi aptallık etmeye çabalarsın, yoksa aptallağının kaynağı Ayı mizacınla mı ilgili.. bilmiyorum. Ama eğlence kaynağımsın. O kesin. =)En güldüren davranışın da kendince bir açığımı bulup yakalamaya çalışman. Bunu yaparken ki komik hallerin.A be salak. Kilise okulları dışında elbetteki başka okullar da vardı. Şovalye yetiştiren askeri okullar yada İslam’dan etkilenmeleri ile kurulmaya başlayan üniversiteler gibi. Ama kilise okullarından başka eğitim müessesesi olması gayrı birşey, dinin hayatın her alanında baskıcı bir etkisi olması ayrı birşey. Herşeyi popondan anladığın için böyle açık yakaladığını sanıp zıplarsın Ayı yavrusu. Ortaçağ Avrupası başka emsallerinde olduğu gibi alternatif seküler kurumlar kurarak değişim yaşamamıştır. İslamizasyonun da etkisi ile, Müslüman Avrupadan (İspanya ve Sicilya gibi) gelen etki, sayesinde tedrici değişim yaşamıştır. Öyle pat diye birileri seküler falan olmadı. Kilise okulları da hiçbir zaman kapanmadı. (komünist ülkeler hariç) Ve kiliselerde 7 temel sanat dalı öğretilirdi: Quadrivium (aritmetik, geometri, müzik, astronomi) ve Trivium gramer, diyalektik, retorik) Onun dışındaki mimarlık, resim, heykel vb’de yine manastırların yada onun yan atölyelerin kilise için talepleri ölçüsünde gelişti. Bu yeterliydi yetersizdi ayrı mesele. O sırada Aydınlanma çağında olan İslam medeniyetinde de, ve hatta aynı çağda en geri kalmış dönemini yaşayan skolastik Avrupada din bu sanat dallarının gelişmesine katkı sağladı.
gibi salak cümlenle sanatın sınırlarını nasıl algıladığını yansıtıyorsun fakat şunu merak ettim? Sen seküler kültür içinde hangi enstrümanları çalmayı öğrendin yada hangi görsel sanatlarla meşgulsün? Çevrendeki insanların yüzde kaçı bir sanat dalı ile meşgul. Din sınırları içinde kalan bir ney, kanun, tanbur çalabilmek veya ebru, tezhib, telkari, hat gibi Türk-İslam sanatlarını yapan bir insan senin bu Ayı halinden daha mı kötü durumda oluyor sana göre. Benim gibi ayı kalsın, seküler olsun mantığında olduğundan bu gibi şeyler sana ters gelecektir tabi ki Ayı yavrum.Fakat salaklıkta zirve yaptığın nokta ise şurada pik yapmış:
Bu adamlar boşuna heykelcilik anasanat dalından mezun oluyorlar demek. Bu mallar da sanat okuduklarını sanıyorlar işte. Sanat okuyacaklarına Ayı olsalar ya..
Ayı’mın başımın üstünde yeri var Harita. Başımın üstünde ağırlarım ben onu. Buyursun gelsin. Ben varım.
Ne derler.. ava giden avlanırmış. Ayı’mın kaderi de böyledir hep. Bahtsız bedevi ararken karşısına hep arsız deve çıkar onun. Gene bi terslik yaşamıştır Bernard‘ım benim.
Burda yani.
anthronun kibarlığına hayranım…
Teşekkür ettim kelebek. bir de beyinsizliğim vardır bu arada -ki kimileri pek hayran olmaz o yönüme.
hakkaten çok kibar… hiç bir yorum içersinde bu kadar çok “salak” nitelemesini birarada okumamıştım.küfür bilmeyen genç kız havasında iki de bir salak nitelemelerini yorumlarının içersine zarifçe yerleştirmiş zaar…
yanlız kendisi de kıçından anlamaya çok müsait 🙂 ben de zaten öyle bir iddiada bulunmadım.
ee şövalyeyi falan katmaya gerek yok nedemek istediğim gayet açık bilimle felsefeyle uğraşacak adamın ne işi var şövalye ile…kilise okullarının dışında üniversitelerin açılması zaten aydınlanma dönemine gelene kadar alınan kaç yüz yıllık yoldur. böylece seküler bilinç ve aydınlanma gerçekleşti.
buradanda anlıyoruz ki araştırma yapılmış 🙂 milliyet blog‘tan çalıntılanmışlaf yemek pek hoşuna gitmemiş olacak ki gereksiz yere bilgi gösterisinde bulunulularak sıyrılmaya çalışılıyor.
ressamlar, heykeltraşlar ve müzik eğitimi alanlar dini kaynaklardan alıntılanan hikayeler ve önemli karakterlerin üzerine işlerini icra etmişler,zenginlerin ve kilise yöneticilerinin istekleri üzerine işçilik yapmışlar burada bir sanat söz konusu değil. ortaçağ’da zaten daha sanat diye birşey yok. işçilik ve zanaatkarlık var.kilise için çalışmışlar yavaş yavaş toplum için ve birey için sanat akımları ortaya çıkmış.. seküler deği yani hep öbür dünya kilisenin isteği konular üzeri gidilmiş.bu da benim söylediğim seküler dünyanın sanat anlayışı ile ortaçağı bakışını çok güzel açıklıyor.işte kıçtan algılamanın zararları… hiç türk-islam sanatına bilmem nerelere falan gidip caka satmak için kasmaya gerek yoktu.diyorum yaaa “ego” ve “kendini gösterme çabası” seni sürekli gereksiz bilgiler vererek anlamadan dinlemeden kendini kaptırmana neden oluyor.ondan sonra 4 yaşındaki çocuklara bilmem kaç alfabe bilmem kaç dil öğretmeye kalkıyorsun.
evet verdiğin linkte de “heykelcilik” değil “Heykel Anasanat Dalında” eğitim veriyorlar. yani buradan mezun olanların amacı bodrumda küçük kalıplardan yaptıkları heykelcik yapıp satmak değil 🙂
Ayım sevdiceğim. Sen yüzüne karşı açık açık salak dememe kızmışsın ama ben senin genç ayı şebekliklerini ve ayımsı saldırılarını gülerek okuyorum.1. Senin birkaç yüzyıl dediğin üniversitelerin kuruluşu ve rönesans olayları, ortaçağın ikinci yarısını kapsamıştır. İslamla karşılaştıkları andan itibaren bir rönesans demlenme sürecine zaten başlamışlardır. 1-2 yy. önce değil. Gereksiz laf dalaşına girme bu konuda.2. “buradanda anlıyoruz ki araştırma yapılmış 🙂 milliyet blog’tan çalıntılanmış”Bu noktada beni gülmekten öldürdün. Sanırım seni google araştırmalarına sevkediyorum ve 3-5 sayfalık da olsa avrupa eğitim tarihi okumana vesile olmuşum bu linki bulmana sebep olarak. 🙂 Ama bizim gibi abilerinin ablalarının yaptığı gibi bu konudaki cilt cilt Avrupa felsefe tarihi, kültür tarihi kitaplarını okursan belki sana eğitimli Ayı deme şansına bile erişiriz.3. “Ortaçağda sanat diye birşey yoktur” gibi garabet lafına hiç girme niyetim yok. Sana yine “salaksın ayı” deyip geçeyim bu kez kestirmeden.4. “kilise için çalışmışlar yavaş yavaş toplum için ve birey için sanat akımları ortaya çıkmış.. seküler deği yani hep öbür dünya kilisenin isteği konular üzeri gidilmiş.”İşte bi burda cidden düşünme çabası göstermeye başlamışsın. Yanlış yunluş ama çaba var ortada. Fekat.. kafanın almakta zorlandığı neyin ne nedenle çıktığından ziyade ne şekil bir gelişim süreci taşıdığı olmalıydı. Yani simya dediğimiz şey, matematik, yazı.. bunlar ne nedenle çıkmış hep bilir misin? İlk yazı sümer rahiplerinin tapınaklara bağışlanan yıllık erzak vergilerini belli tabletler üstüne kayıt etme ihtiyacı sayesinde doğdu.. Simya, kimya denen ilimler, majik güçlerin ve dinsel ayinlerin gerçekleştirilmesi amacıyla (özellikle mısırda) geliştirildi.. Astronomi dini günlerin ve ayin zamanlarının tesbiti için.. Bilgisayarın atası olan abaküs Çinliler tarafından sırf allah rızası için, senin gibi ayıları matematik konusunda eğitmek maksadıyla hayrına bulundu.Böle işte bu işler.. Bilimler senin sandığın üzre seküler bir gaye uğruna bu noktaya gelmedi, sadece aydınlanma çağında dinden uzak kalan kitle senin gibi düşündü belli dönem. Takılma bu mevzulara bu kadar ayı, ne amaç için olursa olsun, sen bile bilim yapıp bilimin çıtasını yükseltebilirsin. Seküler bi ayı olsan bile.5. “diyorum yaaa “ego” ve “kendini gösterme çabası” seni sürekli gereksiz bilgiler vererek anlamadan dinlemeden kendini kaptırmana neden oluyor”Takılma böyle bana, ona, buna, şuna Ayıcık. Burda ben diye bişi yok sanal rumuzlarız. Bugün burda varım ben, yarın çekip gidicem. Sen söylediklerimizle ilgilen. Sanal ortamda sanal bir kendini gösterme sanrısına kapılsan ne tatmin yaşıycan ki zaten gulüm.6. Hala kıvırmaya çalışıp “yaaaaa, heykelcilik sanat dalı değilmiş, heykel anasanat dalıymış” demeye devam ediyon ya. Bu kez genç kız edasıyla salak diyip duruyon diye eleştirmişin, hala pişkinlikle heykelcilik sanat değil diyorsan sana davutun orta parmağı girsin ayı. Sanırım bu kez salak lafından daha sağlam tatmin sağlarsın.
4 yaş hakikaten çok küçük kuranı kerim okuma eğitimi almak için. olaya vakıf olamaz o çocuk.
40 yaşındaki adam ezberler kuran ı sor benim adım şu bile diyemez Arapça, önce arapça-Türkçe dersi verilecek anlamlarıyla öğrenilip herkes kuran ı tercüme edecek, o zaman anlarım..
Otorite geldi..
zorkedi buraya biraz görsel koysa da renklense blog, kuru kuru yorumlar çekilmiyor
onnupro yavrum seni çok hırçın görüyorum son zamanda.
yorum yapmaya korkuyor insan.
onnupro 31 gün sonra rusyaya gitcem, bir isteğin yada arzun varsa postaneme not bırakabilirsin
sen olmasan bizi düşünen yok be latinom..allah razı olsun..
hamdolsun
ahh ahh birisi bana matruşka getirmişti, salonumun baş köşes,nde durur
hı yani bu agresiflik manson bir şey getirmediği için…üzme sen kendini onnupro mansonun bana getirmiş olduğu cam kolyelerden gönderiyorum sana, ne de olsa yarım elma gönül alma.
Nasıl görüyorsun, sen italyaya gitmemişmiydin..allahtan çok zekiyim..
yav onnupro istesin dünyayı sereyim ayağının altına. şerefi var
sağolun dostlarım, iyi ki varsınız..
onnuproyu kimse tufaya düşüremez
şu an adeta bulutların üzerindeyim, üzerimde ince bir tül var..
Onnupro candır..