ben yazmadım, yazanın kim olduğunu daunuttum departmanından..Farkına var. Sürekli bir kovalamacadasın. Ya da sürekli bir kovalamacasın. Akışın içinde, hiç vazgeçmeden savaşıyorsun. Koyduğun hedeflerin sadece bir “level” ötedeyken asla vazgeçmeyeceksin. Oysa ki hedeflerin her “level” da değişecek. Labirentin bir yerinde bir sonraki kapıyı açtığında karşına ne çıkacağını bilmiyorsun. Sağdan ya da soldan. Aşağıdan ya da yukarıdan. Hayatın sana getirdikleri ne zaman, nereden çıkacak karşına?Daima hazır ol. Tetikte ol. Tüm “level”ları atladığında seni bir ödül bekliyor. Peki beklediğin ödül bu mu acaba? Bunca uğraşın sunduğu ödül seni mutlu edecek mi? Ne sen, ne de bir başkası bunu şimdiden bilemez…Sadece birkaç canın var. Birini kaybetttiğinde kaldığın yerden yeniden başlatıyorlar. Denemek zorundasın. Vazgeçme şansın yok. Mükemmelleşip, bu oyunu bitirene kadar yeniden hayat bulacaksın. Yorulunca bırakmak isteyeceksin, her yeni hayatın sana sunulmuş bir şans oysa. Zaten bırakamazsın; bir yanın yolun sonunu merak ediyor nasıl olsa.Asırlardır oynanan bir oyun, mükemmel tasarımına hayran olduğun. Ayarları çok önceden yapılmış. Sen sadece oyunun içinde öylece buldun kendini. Bitirene kadar da içinde kalacaksın.Labirentin kendisi süprizlerle dolu, süre yeteri kadar. Bazen zevk veriyor, bazen de “bu kadarı da olmaz!” deyip isyan ediyorsun. Bunca savaşın ortasındayken aklına da düşmüyor değil tuhaf sorular. Hele bir tanesi var ki oyuna o kadar kaptırmışken kendini, cevaplayamıyorsun..“Sahi başka bir bilgisayar ekranında, bambaşka kovalamacalar da yaşanıyor mu benimkiyle eş zamanlı olarak?”Ya da;“Oyun bittiğinde ne olacak?”Player_1