Canım biraz sıkkın halde yürürken yerde bir izmarit takıldı gözüme. Aklıma takıldı da; acaba hikayesi neydi onun? Yitip giden bir sevgili mi, yoksa birikmiş faturalarmı saklıydı onda. Ya da sınavdan beklediğinden iyi not alan bir öğrencinin keyfi mi saklıydı? Belki de biraz ilerideki ana caddede hayatına son veren birisinin karar anıydı bu izmarit! Ardı arkası kesilmedi soruların.. Kim bilir?…
yorumlar
benim de aklıma şunu getirdi;
sigarayı severek, emerek içip izmaritine yani sağlığımızı koruması gereken kısmına ne biçim davranıyoruz?
yere atıp üstüne basıyoruz. belki de izmaritler o zaman hakkını helal etmiyor ve insanlar ondan kanser neyin oluyor…
Az önce yerde ufacık bir kuş yavrusu görmüştüm. Gözlerini hayata kapamıştı, kim bilir ne zaman. Düşünmüştüm, neler sığdırdı acaba yaşamına diye, ya da bir yaşamı oldumu hiç, hissetti mi? Sonra bu yazıyı gördüm. Dünya mı küçük, yoksa ben mi, anlayamıyorum bazen.
Bu kadar ince düşünürseniz, ilerde pek sağlıklı yavrular dünyaya getiremezsiniz. Amman dikkat diyorum 🙂
Hem belki refleksel olarak sigara yakıp, içtikten sonra otomatik olarak izmariti yere atıp üstüne basmıştır sahibi, farkında bile değildir hiç bi şeyin. Yani hayat anlamsızdır.
benim de aklıma bin bir ihtimal geldi; mutlu son yapmak istedim, bir yandan da adam izmariti yerde söndürdü diye adama kızdım. Adam, çünkü ruj izi yokmuş, e ruj kullanmıyorsa dedim, ama yolda sigara içen kadın popülasyonu erkeklere göre daha az ne de olsa. Adam olsun, kız arkadaşından azar işitmiş hoş bir delikanlı düşünmeye çalışsam da aklıma direk ayakkabılarının arkasına basan, kumaş pantolonu deforme olmuş, bağrı açık bir adam canlandı gözümün önünde; bir de yere tükürmüşse benim cinler tepeye yürür hemen. Ama aklıma soktu sayın ince, kesinlikle bununla ilgili bir hikaye yazacağım, sonra da buraya yapıştıracağım. Haydi bakalım…
Cebinden çakmağı çıkardı, kaçıncı sigarasıydı bu bugün yaktığı? Akciğer kanseri kendini ziyaret eder miydi acaba ona bu kadar davetiye çıkarmışken? Sigarasını yaktı, derin bir nefes çekti içine, ciğerleri acıdı. Ne gerek vardı bunca tantanaya, topu topu küçük bir yanlış anlama üzerine kuruluydu her şey, sokakta başı boş köpek gibi kalakalmıştı. Ayaklarında güç kalmayıncaya kadar yürümek istiyordu, saatlerce, şehir bitse yollar bitmezdi ne de olsa. Kızın son sözleri aklına geldi, “gelme bir daha” demişti, “istemiyorum seni!” Oysa hakketmemişti, ama söz dinletememişti kıza, o kadar sinirliydi ki kulakları kendi sesi dışında hiçbir sesi duymuyordu, adamın sözlerine kulaklarını tıkamış, onu hayatından silmişti. Yerdeki taşa bir tekme savurdu, ayakkabıları da eskimişti, kendisi gibi, kızın ona duyduğu aşk gibi… Silinmişti işte geçmiş, verilen sözler, hikayeler… Mutsuz son, mutlu son varmış gibi… Aklına küfretti, diline ceza verdi, derin bir nefes daha çekti. Acaba bir paket sigara içse durmaksızın, sevgilisi ona geri döner miydi? “Saçmalıyorsun” dedi kendine, “bir çaput bağlamadığın kaldı telli dedeye.” Sahile yürüse, kendini sulara bıraksa, dalsa dibe, hiçbir şey duymasa… “Hiçbir aşk uğruna ölmeye değmez” dedi sonra, sigarasından son nefesini çekti. Yanından geçen adama gözü takıldı, ayakkabılarının arkasına basmış, pantolonu kırışmış, gömleğinin düğmelerini yarıya kadar açmış. “Ya bu adam olsaydım” dedi, içini korku sardı, haline şükretti. Ayakkabılarını özenle deforme etmiş adam sigarasını yere attı, üzerine bastı, garip bir ses çıkarıp yere tükürdü, yoluna kayıtsızca devam etti. Sevgilisinden ayrılmış adam yol kenarındaki çöp kutusuna gözünü dikti, ilerledi, sigarasını söndürüp çöpe attı, her son bir başlangıçtır dedi, yeni maceralara yelken açtı…
bir sigara izmariti üzerine bu kadar düşünüyorsa bi derdi vardır gibi gelir bana hep.
öyle mi?
Dert disinda her zaman bazi seyler takilir kafama. Evlerin yanindan gecerken icinde nasil insanlar yasiyordur, oturdugum evde benden once kimler oturmustur v.s. gibi. Dert kismi her zaman halihazirda mevcut, ona ozel bisi degil yani 😉