Yine o aynı uçurum gözlerinde… Sen oradan bakınca… Çok uzaklardan… Ben öyle çaresiz kalıyorum ki! Bir daha hiç önceki gibi bakmayacaksın sanki gözlerime. En küçük mesafe bırakmayan o ışıktan köprü gözlerinden bana uzanmayacak.
Oysa ben ne çok severim onun üzerinde gezinmeyi. En soğuk, en karanlık anlarımda güle oynaya geçerim oradan senin kıyılarına. Kendi denizimin hırçın dalgalarını arkamda bırakır, senin dinginliğinde yıkarım ruhumu.Evde bir şey olmuştur mesela. Kötü kelimeler kara bulutlar yüklemiştir göğüme. Denizim dalgalanır gitgide… Mavisi bile bir başkadır sanki, sonsuzluğu hatırlatmaz. Sadece bir çırpınıştır artık. Duyulmayan feryatlardır.Senin gözlerinden uzanan o ışıklı köprüden geçtiğimde, sesim duyulur olur yine. Çırpınışlarım biter. Artık sen varsındır şimdi. Sıcacık ve güçlü ellerin vardır.Ama o uçurum varken gözlerinde… Bir şeylere küsmüş, atmışsan tüm köprülerini yaşamla aranda… Ellerin çok uzaklara gider, bırakır ellerimi. Bir başıma kalırım dalgalar arasında. Kaybolurum.
yorumlar
Sevgili mavilikler,yazını beğendim Tanımlamaların çok hoş.Ben de insanların gözlerini çok etkileyici bulurum.Işıl ışıldırlar hep.Ağızlarından çıkan kelimeler başka olsada, gözleri yalan söylemez asla.Bir insanın gözlerine baktığında onun duygularını,ruhunu okuyabilirsin.Hele gözlerine bağtığın sevdiğin insansa onu anlatması da bambaşka.Kaybolur gidersin ruhunun derinliklerinde,konuşmadan anlaşırsınız işte.Bir parça zümrütten daha değerlidir gözleri de sözleri de.Maviden,yeşile,yeşilden kahverengiye,ela var birde.Işıldayan gözler bir başkadır sanada sevdiğinede 🙂 Sevgilerimle….:)
Güzel yorumun için teşekkürler…
birnin anası paristeyum gözlerinive düşünme sebebinibir kabus bu kapkara ve besilisen inanıyor musun yazdıklarına anam?uyu bence insan fazla düşünmemmeli:)
Yine saçmalamışsın Ivan. Ne oldu sana anlamıyorum ki! Önceden böyle değildin sen. Bir yazıdan hoşlanmadıysan da böyle anlamsız sözler etmiyordun. Nerde o eski Ivan?
Yazdıklarıma inanıp inanmadığıma gelince… Ivan, şiirlerini okumuş olmasam simgesel anlatımdan hiç anlamadığını düşüneceğim. Denizim, göğüm, ışıktan köprü gibi kelimeleri gerçek anlamlarında kullanmadığımı çok iyi biliyorsun. Yani ortada inanılmayacak bir durum yok. Işıktan köprü de, gök ve deniz de bir şeyleri simgeliyor. Neleri simgeledikleri de çok açık bence.
sana inanmadığımı da nerden çıkarttın?ben katkım olsun diye bişiler yazıverdim.alınganlığı bırak.
Yolunda devam et mavilikler.Bu sana yakışıyor.Aşkı ve duygusallığı çok iyi bir şekilde anlatıyorsun.Ellerine ve kalemine sağlık.
Çok teşekkürler… Yorumun moralimi yerine getirdi. Sanırım Hafif’in geneli duygusal yazılardan pek hoşlanmıyor. Bu bir tercih meselesi… Neyse ki hep böyle yazılar yazmıyorum. Hayatın katı gerçeklerinden söz eden yazılarım da var. Ama yorumun, böyle yazılarımdan hoşlananların da olabileceğini gösteriyor. Tekrar teşekkürler…
Keşke ben de senin gibi duygusal yazı yazabilseydim.Ama başarılı olduğum bir konu değil.Benim tarzım maalesef biraz vahşi kaçıyor.Yazmış olduğum hikayeden de bunu alıyabilirsin.Daha çok bilinmiyen gerçekler, enterasan olaylar ilgi alanımı oluşturuyor.Ama bu duygusal yazıları okumaktan hoşlanmadığım anlamına gelmiyor.Senin yazılarını okumak gerçekten çok hoş.
Teşekkürler…
ben de azimle çalışıp duygusal yazı yazmayı başaracağım..çok çalışmam gerek çoookkkk..
Sen bilirsin ama bence duygusal yazılar yazmasan da olur Morfik. Çünkü gerçekçi olmak hiç de kötü bir şey değil… Ayaklarımın daha sağlam yere basmasını, senin kadar gerçekçi olmayı çok isterdim. Çünkü hayata karşı güçlü durabilenler, genelde daha gerçekçi olanlar arasından çıkıyor.