bildirgec.org

İş Görüşmesi

| 03 August 2007 10:47

İş görüşmesine gidecektim. Adeta bir damat gibi giyinmiş, Havamdan geçilmiyordu. Aynanın karşında saatlerce oyalanmıştım. Kendimden nefret edecek bir hale gelmiştim artık. İçeriden arkadaşım “Olm gerchen, sen bu kafayla iş falan bulamazsın. Yırt at o diplomayı. Görünüşü s.ktir edecen olm.” dedi ve ekledi “Önemli olan boyu değil, işlevi olm ehehe.”Evet, bir bakıma haklıydı da. Lakin dış görünümün de bir önemi olmalıydı aslında. Beni idealleri olan, ciddi, hedefleri olan birisi olarak göstermeliydi. Aksi takdirde benim cıvık bir insan olduğumu sanabilirdi ibişler. Heyecanlıydım. İçimde fırtınalar kopuyordu. 1 saat sonra gidecektim görüşmeye. Karşıma oturttum onu ve beyin fırtınası yapmaya başladık. Bir süre daha bu böyle devam etti ve kendisi sıkılmış olacak ki, yüzüme bile bakmadan çekti gitti. Bir de kapıyı hızlıca kapattı yavşak. İçimden artık bu arkadaşlığın bittiğini, benim derhal yeni arkadaşlıklara yelken açmam gerektiğini düşündüm. Balkona çıktım ve kafasına tükürdüm. O da anlamıştı artık iplerin iyice koptuğunu. Benim onun gibi, arkadaşını satan, zor günlerinde yanında olmayan birine ihtiyacım yoktu. Bu dünyada dost mu bulamayacaktım azizim.Evet, artık vakit gelmiş, tüm hazırlıklarımı yapmıştım. Ayakkabılarımı bağlamak için dışarı çıktım. Yavaşça eğildim ve işe koyuldum. Ayakkabı bağlamayı çocukluğumdan beri pek de iyi beceremediğimden olsa gerek, terlemiş, yorulmuştum. O esnada bizim üst katta manyaklar, merdivenlerden dört tekerlekli bisiklet sürmeye çalışıyordu. Hızlıca üstüme geliyor, duramıyorlardı. Ve… aniden şerefsiz velet bacağıma çarptı. Çocuğa büyük bir öfkeyle baktım. O ise olanlar habersiz, eblek eblek yüzüme bakıyordu. “Abi bir şeyin var mı? Yemin ederim bilerek yaptım. Nihohaha” diye kahkayı basarak kaçtı. Peşinden koşmaya başladım. Kenyalı atletler gibi sadece yere bakarak, tüm gücümle koşuyordum ki, kendi kendime “Lan küçücük çocuk. Uğraşmaya bile değmez. Hadi yolcu yolunda gerek” dedim. Daha doğrusu iç ses dedi bunları. Çok severdim kendisini. “Sağ ol iç ses. Sen bir harikasın” dedim ve yoluma devam ettim.Acilen bir taksiye binip, görüşme yapacağım yere gitmem gerekiyordu. Epey bir vakit harcamıştım. Yolun kenarında bir taksi bekliyordum. O taksi, benim kaderimi belirleyecekti. Evet, benim kaderim, ağzında kül halinde bir sigara olan, taksicinin elindeydi. O esnada bir yandan dolmuşlar, bir yandan da belediye otobüsleri geçiyordu. Ama illa taksiye binecek, kazı yiyecektim. Rahat batıyordu zira. Sonunda beklediğim an geldi, taksici abimiz durdu ve “Atla dostum” dedi. Tüm samimiyeti ile karşıladı beni taksici abi. Zaten az ileride inecektim, sokarım samimiyete. Hemen götürsün yeter, diye düşündüm.Yolumuzda ilerliyor, benim ise içim içimi yiyiyordu. Taksimetreyi incelemeye başladım. Biraz fazla gibi geldi bana fiyat. “Nasıl taksimetre lan bu” diye düşünmeye başladım. Abi de durumu çakmış, aynadan beni dikizliyordu. Ben de ona bakmaya başladım. Arada kafamı dışarıya çeviyor, tekrar aynadan bakıyordum. “Abi yoluna bak istersen” dedim. Sonra çok şaşırdığım o cevabı verdi bana “Dostum benim gözlerimde tıpın bile çare bulamadığı bir sorun var. Ancak aynadan, yolcunun gözlerine bakarak araba kullanabiliyorum. Tarzım bu” dedi. “Manyaksın yani” dedim ve bana “Hadi dostum, bırak mızmızlanmayı da geç otur şöyle, rahatla. Bi içki ister misin ha?” dedi. Evet, sanırım çok değişik bir taksici ile yolculuk yapıyordum. Şaşkınlığımı gizleyemiyordum ve sonra ona “Abi ciddi misin? Var mı içki?” dedim. “S.ktir lan. Zaten bugün cuma. İçki içilmez. Zındık kafir seni” dedi. Evet evet, emindim artık. Bu arabadan inmem gerekiyordu. Ama iş görüşmesine de yetişmem gerekiyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ve o an aklıma bir fikir geldi. Amerikan filmlerinde görmüştüm bu numarıyı. Abinin gözlerinin içine bakarak “Şu öndeki arabayı takip et çabuk” diye haykırdım. Kendisi de aksiyon sahnelerinden hoşlanmış olacak ki, “Evvett dostummm” dedi ve hızlandı. Eee manyakla manyak olacaksın azizim.En sonunda istediğim yere gelmiş, kazığı da yemiştim. Verdim parasını ve “Yürü lan yavşak, nereden de bindim arabana” dedim. Elini dudaklarına götürürek öpücük yolladı bana. “Adios amigos” diyerek gitti.Binaya doğru ilerlemeye başladım. Önce kapıdaki güvenlik görevlisini inceledim. Sonra kapıyı. İkisi arasında bir ilişki kurup, derin düşüncelere dalmak istiyordum ama buna pek vaktim yoktu. Kapıdan içeri girdim ve asansörü beklemeye başladım. Benimle birlikte birkaç kişi daha bekliyordu. Yüzlerine gülerek “Merhaba” dedim ama cevap vermediler. Hiç aldırmadım bu duruma. Keza bu insanlarla muhattap bile olmazdım. İç ses s.ktir olm boşver, dedi ve ben de yanımdakilere bakarak “s.ktir olun lan” dedim. İç ses “Lan ne yapıyosun” dedi. “Abi sen dedin ya” diyerek cevap verdim ve iç ses bana “Hay Allah belanı versin” karşlığını verdi. Utandım. Başımı öne eğerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Bana yer yoktu artık o asansörde. Son bir çabayla “Beni de alın” dedim. Ama nafile… Cevap bile vermediler.Merdivenlerden çıkıyordum ki, tekrardan heyecanlandım. Mülakat başlayacaktı az sonra. Artık gelmiştim. Kapıya doğru, kendimden emin adımlarala yaklaştım ve çaldım. “Giiiir” sesini duyar duymaz attım kendimi odaya. Beni bir koltuğa oturttular. Rahat olmamı söylediler ve içecek bir şey isteyip istemediğimi sordular. “Abla varsa gazoz, yanına da bir bisküvi” dedim. Yüzüme ters ters baktı. Bir süre sonra gazoz ve bisküvim gelmişti. Gazozumu içmiş, bisküvimi de yemiştim. “Eveeet” dedi ve beni soru yağmuruna tuttu. İşte o an gelmişti. Elindeki kalemi azğına götürerek ve yanındakini göstererek “Denize ben düşsem mi kurtarırsın, yoksa onu mu?” dedi. İkisine bir süre baktım ve kendi kendime düşünmeye başladım. Vereceğim bu cevap, benim kariyerimi, gelecek ile ilgili planlarımı etkileyebilirdi. Ve cevabımı verdim “Seni onun kollarına bırakır, ortamdan uzaklaşırım. Nihohaha”. diye de bir kahkaha attım. İsabetli ve kaçamak bir karar verdiğimi düşünüyordum. Lakin bir anda kendimi kapının dışında buldum. İkisi eskiden karı kocaymış ve ben onu nasıl eski kocasının, yani şimdi nefret ettiği o insanın kollarına bırakır mışım? Evet, bu cevabı almıştım. Kendi kendime “Tüküreyim böyle şansa” dedim ve ortamdan uzaklaştım. Taksi parası da boşa gitmişti.Çok üzgün ve başım öne eğik bir biçimde yürümeye başladım. Ceketimi omzuma atıp, yolumda ilerliyordum. Ne param kalmıştı, ne de pulum. Bir saat boyunca yürüdüm ve mahalleye geldim. Veletler dışarıda top oynuyor, ben de onları hayranlıkla izliyordum. Çocukluk anılarım canlandı gözümde. Topla yoldan geçen teyzeyi kafasında vurup, türlü hakaretler işittiğim günler geldi aklıma. Çocuklar bir o kaleye, bir bu kaleye koşturup duruyorlardı. Aradan biraz daha zaman geçti ki, çocuğun biri yanıma yaklaştı. Abi orda öylece bakıyorsun, oynasa sen de, dedi. Çocuğu kollarından tutup sallamaya başladım “Sahi mi? Ha sahi mi? Yapar mısın bana bu iyiliği” diye haykırdım. “Abi kolumu acıtıryorsun, geç oyna yaa” dedi. Çok sevinçliydim. Çocukluk günlerime dönmüştüm. Başladım onlarla oynamaya. Gol atıyor, asist yapıyordum. Sevinç gösterileri yapıp, timsah yürüyüşü yapıyorduk çocuklarla. O kadar coşmuştuk ki, tüm mahalle ayağa kalmıştı. Bir anda yaşlı bir amca belirdi ufukta. Amca yanıma doğru yaklaştı ve bana “Ulan koskoca adamsın, ayıp değil mi bu yaptığın?” dedi ve topu suratıma fırtattı. İçimden türlü küfürler ediyordum. Amca bana döndü ve “Sıkıysa sesli söyle” dedi. Müneccim midir nedir? diye düşündüm ve tekrardan başım önde, evime doğru yol almaya başladım.Artık hiçbir ortama dahil olmuyordum. Nasıl hayattı lan bu? Mahallede çocuklarla top oynayıp, nostalji bile yapamıyordum. Kimse beni anlamıyordu. O günden sonra dışarı bile çıkmadım. Dargın olduğum arkadaşım mı? O şimdi büyük bir firmada üst düzey yönetici. Sanırım haklıymış. Önemli olan nerede, nasıl davranacığını bilmekmiş. Adaletin bu m dünya? diye düşündüm ve gelecek ile ilgili yeni planlar yapmaya başladım.

yorumlar

pilli pati | 03 August 2007 15:59

öpücüklü “adios amigos” :))süper kurgu! keşke sonunda yine o taksici çıksaydı kahramanımızın karşısına!

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

iş görüşmesi :(

grafi77-bildirgec | 23 June 2005 12:08

ben 12 senedir reklamcılık yapıyorum ve hergeçen gün yeni birşeyler öğreniyorum. ya da öğrenmeye çalışıyorum.Kendi şehrimde reklamcılar arasında tanınan vede aranılan bir elemanım imkanım olsa kendi işimi kurmak istiyorum fakat sanırım bunun için hazır değilim ya da yetersiz görüyorum kendimi. Maddi ve portföy yetersizliği benim önümü kesiyor. Bir de burda ufak tefek bir çok reklamcı var ve piyasayı allak bullak ediyor günü kurtarmak amaçlı aşağı çekilen çok komik fiyatlarla yapılan işler ve malzemeden çalmalar bilinçsiz müşteriyi kendine çekiyor ve doğal olarak bizlerinde işlerine balta vuruluyor. Bu da beni her zaman yeni bir iş yeri açma konusunda tereddütte bırakıyor.Belki biraz cesaret ve maddi olanak gerekli…ve doğal olarak başka biri yanında çalışmaya devam ediyorum.İşin açıkçası şu an ki iş yerimde sigorta anlaşmama rağmen sigortamın ödenmediğini anlayınca patronuma bunu nedenini sordumcevabı ise muhasebecinin hatası olduğu ve farkın bana geri ödeneceği gibi komik bir cevap oldu . Tamam diyerek yeni bir iş arayışı içine girdim ve nitekim şu an ki işyerimin bir borç batağına girmesi ve birçok yapılan işin faydası olmamasının da bunda büyük etkisi vardı.Gelecek vaadetmeyen bi yerde daha fazla vakit kaybetmenin de anlamı yoktu diye düşündüm.İnternette bulunan bir grafiker aranıyor ilanı için alo dedim.Benim için engel olamayan fakat çoğu yerin beni geri çevirmesine sebep olan TESETTÜR olayı vardı yine. Konuşma aynen şöyle….”bayan grafiker ilanınız için rahatsız ediyorum.bay x : tabi şu an çalışıyor musunuz?ben: evet çalışıyorumbay x : grafiker misinizben : evet grafikerim uzun süredir reklamcılık yapıyorumbay x: hangi programları kullanıyorsunuzben : corel ve photoshopbay x: güzelben: yalnız ben tessettürlüyüm bu sizin içi sorun olur mubay x: aaa ıııı siz telefonunuzu bırakın biz sizi ararızben: ben her türlü müşteriyle görüşürüm benim için sorun değilbay x : buraya inançlısı da geliyo ataisti de yeni büyük bi yer açacağız belki oraya oluryani beni orda kimse görmeyecek ben cüzzamlıyım yaben: referanslarım şunlar….bay x: okul nedirben: grafik mevzunuyumbay x: peki gelin görüşelimertesi gün görüşmeye gittim ok oturduk konuşuyoruz ama bekliyorum beni kabul etmeyecek bilmediğim ama çizim programı olan 2 program sordu biliyor musun hesabı bilmediğimi söyledim kafadan koparttı olayı yani ki çizim ve fotoğraf programı bilen birinin bu programları kısa sürede öğrenebileceğini bildiği halde….Kibarca beni reddetti…Gazeteye ilan vereceğini eğer bulamazsa beni araycağını söylediSağol be beni ihya ettin dedim kendimcesanki para dileniyorum….ve ilimizde bayan grafiker bulmak inanın çok zor parmakla sayılacak kadar az…Pek çok müşterim beni takdir etti tesettürlüsünüz ve bu işi yapıyorsunuz fotoğraf çekmeyede gidiyorum ölçü almaya da fiyatına kadar ben ayarlıyorum ve bu insanları çoğu zaman şaşırtıyorolay bunu birkaç kez özel kuruluşlarda yaşamam beni yıldırmadı devam ediyorum işime ve çok seviyorum.Fakat yaptığım işin çok takdir edilip te hakettiğimi hiç alamamam ve bu tessetürün benim işime engel olarak görmeleri olmasıda canımı çok sıkıyorsabırlı bir insanım ama bu bana özel bişey örtümle beynim arasında boşluk mu var yada o olunca benim kafam çalışmıyo muya her insanın tercihleri vardır ben mini etekliye de saygı duyuyorum kapalısına da herkezin kendi seçimi ne olursa olsun insan insandır kardeşim sen kimsin de beni yargılıyosun ya da benim önümü kesiyosun bu genel bişey ama inanın bunaldım tamam iş yeri senin almayabilirsin o öyle yapar bu böyle yaparsa sen şusun olmaz sen busun olmazlar devam ederse nasıl bir gelişme bekliyoruz ki….çok bunaldım ve paylaşmak istedim teşekkürler herkese

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.