Bu yazı, Scottish Left Viewve Global Researchsitelerinde ortak olarak yayınlanan Why We Fight: The Nature of Modern Imperilasm adlı makalenin, her iki siteden de izin alınarak yapılan çevirisidir. Yazar Alan McKinnon, İskoç Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’nınbaşkanıdır.Önemli Not: Bu makaleyi çevirmek için zaman ayırmam ve burada paylaşmam, makalenin genel içeriğini beğendiğimin bir göstergesi olsa da, içinde yazan her şeyi yüzde yüz onayladığım anlamına gelmez. Burada okuyacağınız makaledeki fikirler yazara ait olup, öncelikli olarak kendisini bağlar.
NEDEN SAVAŞIYORUZ – 2

Bankacılığın çöktüğü ve iç borçların büyüdüğü, doğudaki ekonomilerin yükseldiği, hegemonyasına Latin Amerika’dan siyasi olarak meydan okunduğu, ve Irak ve Afganistan’daki savaşların kazanılamadığı, dolayısıyla da iddia ettiği gücüne meydan okunmaya başlandığı hızla değişen dünyada, bu durum daha da elzem olmaktadır. Özellikle, hızla büyüyen Çin ekonomisi sebebiyle dünya petrol talebindeki daimi artış, Rusya’nın Suudi Arabistan’a rakip bir petrol ve doğalgaz devi olarak ortaya çıkışı, ve dünyadaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin neredeyse yarısını Amerikan kontrolünün dışında bırakarak Rusya, İran, Çin ve Orta Asya’daki ülkeleri birbirine bağlayan bir ağ meydana getiren Asya Enerji Güvenlik Şebekesi’nin kurulması, ABD’nin dünya petrol şebekesinin atardamarını kontrol etme stratejisini krize sokmuştur. Üretim maliyetlerinin hâlâ en düşük seviyede olduğu Basra Körfezi bölgesinde bilinen petrol rezervlerinin yüzde 70’e yakını bulunmaktadır. Bu açıdan bakınca, Amerikan politikasının, dünyanın ikinci en büyük petrol ve doğal gaz rezervine sahip olan İran’a odaklanmış olması hiç de şaşırtıcı değildir.Amerika’nın tüm bunlara cevabı büyük oranda askeri olmuştur: NATO’nun genişletilmesi ve Rusya’yla Çin’in düşman üsler ve ittifaklarla çevrelenmesi. Buna ek olarak bir de, aba altından askeri harekat sopasını göstererek, Uluslararası Atom Örgütü ve Birleşmiş Milletler üzerinden yürütülen yaptırım kampanyalarıyla İran’ın zayıflatılmasına ve tecrit edilmesine yönelik süregiden baskılar vardır. Buradaki tehlike, ABD’nin, Obama başkanlığında olsa bile ekonomik anlamda zayıfladığında rakiplerine karşı en büyük avantajını, yani küresel savaş makinesini kullanma eğiliminde olmasıdır.Elbette ki, stratejik unsurları kontrol etmek için verilen mücadele, bugün dünyada olan biten her şeyi tek başına açıklamaz. Afganistan ve Irak’taki savaşlar sadece petrol için verilmiyor. Amerika’nın Orta Doğu’daki stratejisi, kuvvetler dengesini Filistin aleyhine değiştirmek, Irak ve İran’da uydu devletler kurarak yayılmacı İsrail’i bölgedeki tek askeri güç olarak bırakmaktır (Tabii bu da sonuçta Orta Doğu petrolünün kontrol edilmesiyle bağlantılıdır). Orta Afrika’daki (Özellikle Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki) savaşlar sadece stratejik madenlerle ilgili değildir. Ancak, buradaki varlıkları kontrol etmek için mücadele eden rakip gerilla gurupların ve bunlara destek veren komşu Afrika ülkelerinin arkasında, maden şirketleri ve onların ulus devletleri bulunmaktadır.Stratejik kaynaklar için mücadele etmekle doğrudan ilgili olmayan şeyse, serbest ticaret, açık ekonomi, devlet sektörlerinin kaldırılması ve özelleştirmenin, ABD ve müttefikleri tarafından IMF, Dünya Bankası, AB ve NAFTA aracılığıyla dünyadaki her ülkeye empoze edilmesidir. Borçların “affedilmesinin” ve yeniden takvime bağlanmasının bedeli olarak zorla uygulatılan Yapısal Düzenleme Programları, ABD ve İngiltere’deki uluslaraşırı şirketlerin, fakir ülkelerin ekonomilerine, bu ülke halkları üzerinde felaket sonuçları olacak şekilde nüfuz etmesinin yolunu açmaktadır.devam edecek