Her yere onu da taşımak istiyorum. Biliyorum olur şey değil. Hatta saçma.
Arkadaşım ‘Gelsene gezelim’ dedi. Hiç canım çekmedi. ‘Şudur budur’ dedim, kapattım konuyu. Ama o olsa yanımda, giderim, giderim; o zaman canım ister.Biliyorum, bunların hiç biri mantıklı değil. Sanki o olursa sohbet çok güzel olacakmış, o olmazsa onca yıllık arkadaşımdan sıkılacakmışım gibi. Ben ‘onu istiyorum’ ve ‘sadece onu’ istiyorum, aslında durum bu. Arkadaşlarımı onsuz çekemememin nedeni de bu.Ona karşı güzel bir söz söyleme konusunda ketum davranan ben, bu haldeyim ya; en tahmin etmediği şey, onu bu denli yanımda istememdir sanırım.Bir ilişki içinde olunca insanın bir yanı nasıl çocuklaşıyor, saçma sapan oluyor, mantıktan uzaklaşıyor. Olur şey değil, diyesim geliyor.Oysa elbette sıkılır benim arkadaşlarımın yanında. Çok doğru gelmemesi. Hatta belki teklif dahi etmemem gerekir. Oysa ben ne istiyorum? ‘Herkes bizim ilişkimizi onaylasın. Hatta ellerini tutayım. Tüm dünyaya ilan edeyim. Gözlerimizin içine bakalım. Çok mutlu olduğumuz sohbetlerimizden belli olsun. Arkadaşlarım ne kıskansın ne özenip, nazar değdirsin. Sadece ben mutlu olduğum için çok sevinsinler.
Oldu. Pembe hayaller. Bakkaldan kaç kilo sipariş edelim bu isteklerden, sayın bayan?1- Arkadaşın da olsa kıskanır.2- Bu nedenle kimseye hiç bahsetmemek daha iyisi.3- Çocukça davranışlarını fark ettiğinde, ‘Birinden çok hoşlanmak ve hep onu istemek çok hoş bir şey ama o hep yanında olamaz.’ Bunu hatırla sayın ben.Hem ben değil miydim, ‘İki küre var. Bunlardan biri senin hayatın diğeri benimki. Bak bunların kesişme noktaları var.Bu kesiştikleri bölümleri paylaşırız. Diğer alanlara ne kadar saygı duyarsak o kadar sağlıklı olur bu ilişki’ diyen.
Ah, ah! Hissetmek her şeyi değiştiren, alevleyen kavram.Taşımak bir yana, bireyselliğin bozulmaması en doğru olan; biliyorum. Her zaman ki ben olmaya, her zaman ki o olmaya devam edebildiğimiz sürece renkli paylaşımlara merhaba demekten sıkılmayız, biliyorum.Diyorlar ki, ‘Biz bu dünyaya arzularımızı tatmin için değil, nefsi öğrenmek için geldik. Akıllı insan, kimi zaman arzularının önüne geçen ve doğru davranmayı becerebilen, elbette.
Hatta sesimizi duymak göreve bağlanmamalı, telefonlar kapalı olunca kıyamet de kopmamalı. Günde defalarca telefonlaşmak da orta okuldan kalma bir alışkanlık olsa gerek.Birbirinden ziyade, ‘kendini bil’en insanın bunlara ihtiyacı yok.En iyisi alıp sevgiliyi, hep hayal ettiğim gibi; hep hayal ettiğim sinevizyon aletimizin siftahını yapıp, en güzel, en kaliteli filmleri kocaman duvar perdesinde keyifle seyretmek.
Budur derim. Huzur derim. Bir de elbette şükür derim.Neyse ki, sorun yok; is yok.
Akıllı olmayı bir kenara koymadıkça, ilişkiyi laçkalaştırmaktan uzaklaşabiliyor ve daha olgunca davranabiliyoruz.Anlaşmak da böyle bir şey, birbirinin sınırlarının olabileceğini kabul etmekle başlıyor. Sonra bu sınırlara saygı duymakla devam ediyor.Tam da bu nokta da yeşeriyor, dallanıp budaklanmaya başlıyor; o ilk başlar da, ‘Olur mu acaba, zamanla olgun bir fidan olma yoluna girer mi?’ dediğimiz ilişki…Akıllı olmayı bir yana koymadıkça her şey yoluna koyuluyor. Çocukluklar olabilir. Ama onların çocukluk olduğunu anladığımız anda kendimize, karşımızdakine dur diyebiliyorsak eğer, o zaman hisler bizi aşağılara çekmiyor.Hisler yitiren değil, çoğaltan oluyor bu sefer. İlişkinin nasıl yol alacağına karar veren de biziz sonuçta.Son söz olarak, dört kavram var diyebilirim: kendini bilmek, güvenmek, sınırlara saygı, akıllılığı elden bırakmamak.An o ki, ancak o zaman temellenir bir fısıltının ahenginde ilişki diye betimlediğin düş bahçesi.
-Rengarenk Tılsıma Küçük Not: Herşey için teşekkür ederim, güzel gözlerin, bakışların, ilgin, saygın, anlayışın, dostluğun, sohbetin ve cümlemin sonuna üç nokta koyduğum bölümler için…Eğer ben çocuklaşacak kadar seni yanımda istiyorsam kimi zaman, bu senin benim hayatımdaki yerini açık olarak anlatır.Ben seni, senin beni anlattığın kadar anlatmasam da; bu çocukça isteğim, herşeyi anlatıyor sanırım. Tabii ben kendimi tutuyor ve akıllıca davranmayı tercihliyorum, seni tercihlediğim gibi.-(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)