ilginc bir ruya gormustum bir zamanlar. uzun yillar once. ruyamda buyuk ama cok buyuk bir satodaydim. satonun butun malzemeleri demirdendi. yada demir gibi bir metalden. siyahti hersey. kapilar, sandalyeler, masalar. sandalye demirden olur mu demeyin olmustu iste. isin ilginc yani herseyin boyutlarinin devasa olmasiydi. yada benim boyutlarim etaftakilere gore bayagi kucuktu. hangisini isterseniz secin artik.

O kadar kucuktum ki ayrintisina birazdan girecegim kapinin altindaki bosluktan gecebiliyordum. yanimda rahip yada monk (kesis) benzeri insanlar vardi. basliklari o kadar buyuk yada yuzleri o kadar karanliktiki gorunmuyordu yuzleri ve sanki yuzleri yok gibiydi. (benzerlik bulmaya kalkisacaklar icin simdiden soylemeliyim. bu ruya kesinlikle yuzuklerin efendisinden once gorulmustur:) neden benim yanimdaydilar? neden yuzleri gorunmuyordu? neden tipatip birbirlerine benziyorlardi? bilmiyorum.

birden bir korku hissettim. hissettiklerimde yalnizda degildim. bilebeldigim kadariyla evin sahibi ve kedisi pesimizdeydi. kapinin (evet o kapi) altindan gecerek disari ciktik. kapi satodaki diger esyalari gibi demirdendi. dis yuzeyi degisik geometrik sekillerle bezenmisti. ve siyahti. disari ciktik ama cok uzaga gidemeyecegimiz belliydi. sonucta bir devden nasil kacabilirdik ki. disarda bir ilginclik daha vardi cunku tum otlar, taslar, calilar da dev boyutlardaydi. sanki tum dunya buyumustu ya da biz kuculmustuk. sonucta cok uzaklara gidemedik ama bizim monk’larla beraber bir ot yigini icine saklandik ve devlerin bizi bulamamasi icin dua etmeye basladik.
sonra ne mi oldu? ben uyandim… :))