Kadın, hırsızı tespit etmek üzere, hırsıza en yakın davranan ve tam anlamıyla yüzünü gören kişi olarak, emniyete götürüldü.. Onlarca hırsızın tuhaf suratlarını görmek canını sıkmıştı o gün..Hepsi monitörden değişik pozlarla O’na bakıyorlardı.Mümkün değildi, ayırt edilmesi..Sanki başka bir milletti onlar, hırsız milleti..Beş yıl sonra aynı masada otururken, emniyet müdürlüğü tarafından arandı..-Telefonunuz çalınmıştı, şu an bulundu, aşağıya gelerek bir imza atabilir misiniz ?Kadın, hırsız eli değmiş o telefonu istemiyordu artık. Ama alıp ihtiyacı olan birine verebilirdi. İmza için aşağıya indi.Gelen tuhaf bir polis memuruydu. Memur iki de bir çantasını açıp birşeylere bakıyor, sonra düzgün bir şekilde kapatıyordu. Aradan iki ya da üç dakika sonra tekrar açıyor, tekrar hiçbirşey olmamış gibi kapatıyordu. Sanki iki üç dakikalık oksijenini kullanmış, bitince almak üzere oksijen kaynağı olan çantasını açıyordu..Kadın ise kendisine uzattığı kağıdı okumaya çalışıyordu..Polis Memuruna,-Orada ne var, dedi.-Ne ne ne nerde?-Orada, çantada ne var?Roller değişmişti yine, o bunu istemdışı hep yapardı, beklenmedik sorularla karşısındakinin kafasını karıştırır, panikleyip olağandışı davranışına sebep olurdu..Kadının ses tonu diğer kadınlara göre biraz sert çıktığı için, polis ürkmüş, çantası elinden kayıp yere yuvarlanırken, bir deste kağıt havalara uçmuş, arkalı önlü yerlere saçılmıştı..Herbiri, birbirinden değişik çıplak kadın resimleri vardı kağıtların üzerinde..Kadın hayretler içerisinde kalmıştı. Adam, çarşaf gibi fotoğraf, gazete, dergi sayfalarının üzerine kapanmış, onları gizlemeye çalışmıştı.Sözde, onu hırsızdan koruyan, hırsızın yaptığını kınayan, sapık bir polis memuruyla başbaşaydı artık..