…Berkecan yaşadığı şoku atlatıp koridor boyunca koştu. Merdivenleri üçer üçer çıkarak deli Hayri’nin odasına yöneldi, beşinci kata doğru koşarken hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklar ne olduğunu anlamaya çalışarak ona baktılar , o ise onların arasından, arkasından edilen küfürlere aldırmadan hızla geçti. Sonunda ulaştı Hayri’nin odasına . Odada cılız keçi sakallı bir öğrenciye rastladı. Delikanlının elinde bir kitap vardı ve incil gibi göğsüne bastırmıştı. Ağzı dua eder gibi oynuyordu. Ama duayla değil , logaritma tablosuyla. Biraz daha yaklaşınca göğsündekinin matematik kitabı olduğunu anladı. Gözleri boş ve anlamsızdı. Berkecan’ı görmüyordu sanki. Sonra garip bir şekilde kafasını ona doğru çevirdi, garip bir ses çıkarıyordu. ” delta eşittir be kare eksi ce ” dedi ve olduğu yere yığıldı . O da kriz geçiriyordu tıpkı müdire gibi. Berkecan hızla ayrıldı odadan , nefes nefeseydi ve ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Yurtta neler oluyordu ve bu olanlardan kimler etkileniyordu. Koşarak aşağıya indi, deli Hayri kaybolmuştu, yerler yapış yapıştı ve kan kokuyordu, paslanmış demir gibiydi. Garip bir şekilde kimse yoktu burada, yurtan çıkmak için kapıya yöneldiğinde ,…