ibm denince aklıma ilk olarak 1990’lı yıllardan sonra üretilmeye başlayan ev bilgisayarları geliyor. yaşı otuzu aşmış çoğu kullanıcı 286, 386, 486 gibi terimleri hatırlayacaktır. işte o rakamların hemen sol tarafında büyük harflerle şöyle yazardı. ibm. kişisel bilgisayar anlamına gelen pc harflerini yanyana koyan firmadır ibm. dünyayı bilgiyasar ve kişisel bilgisayarlar ile tanıştırmakta büyük katkısı oldu ibm’in. kısaca özetlemek gerekirse, ibm 1911 de kurulduğunda ismi “computing tabulating recording corporation” idi. “ctr” ismindeki bu firma daha sonra 1924 yılında “international business machines” kısaltması olan ibm ile anılmaya başladı.

2. dünya savaşı yılları ve öncesindeki büyük amerikan ekonomik çöküşü yıllarında işten çıkarma yapmayıp extra işçi alan tek firma oldu. delikli kartla çalışan otomasyon sistemleri ve basit hesaplamalar yapabilen makineler üzerine yatırım yaptı. bu makinelerden bazıları ilk atom bombası yapımında gerekli olan hesaplamalarda kullanıldı.aradan geçen yıllar içinde, delikli kartlardan manyetik kayıt cihazlarına, kapasitörlerden transistörlere kadar pek çok buluş ibm mühendisleri tarafından yapıldı. daha sonrasında ise bu buluşları floppy disk ve barkod teknolojisi izledi. 1995 yılına geldiğimizde ibm 225 bin çalışanı ile yıllık 71 milyar dolar ciroya sahip bir devdi.bu arada microsoft, apple ve intel gibi “yeni” firmalar ibm tekeline son vermeye çalıştılar, bazen başarılı oldular da. 1990 lı yılların sonunda ibm teknoloji ve yazılım geliştirmeye odaklandı. ibm, şüphesiz dünya çapında tanınmasını dünya satranç şampiyonu garry kasparov’u yenen deep blue ismindeki makineye borçlu. 1996 yılındaki ilk maçta kasparov kazanmıştı ama 1997 de deep blue ilk defa bir şampiyonu yendi ve bunun mümkün olabileceğini gösterdi.bu, makina zekasının insanı geçebileceğinin ilk somut kanıtı olarak tarihe geçti.2000 li yıllar teknolojinin korkutucu bir hızla ilerlemesine şahit oldu. bu yıllarda ibm, başka dev firmalara teknoloji satmayı sürdürdü, sony için playstation işlemcisi yapmaktan, dünyanın en hızlı bilgisayarı olan roadrunner‘i yapmaya kadar. çok çekirdekli ilk ticari işlemciyi yapan firma oldu.günümüzde ise, donanım üreticilerinin hızına karşı, yazılımcılar pek hızlı ilerleyemiyorlar. sebebi aslında basit, yazılım yaratmak çok zor, hele ki yapay zeka yani otonom sistemler insanların onlara öğretebildiği verilerden ibaret iken. insan beyni gibi karmakarışık bir algı sistemi, kendi kendine öğrenebilen bir sistemi nasıl simüle edebilirsiniz ki? su renksizdir ama deniz mavidir, bunu anlamak bize kolay gelsede makineye bunu anlatmak, yada bana denizden bir bardak su verirsen rengi ne olur sorusunu sorabilmek. i̇şte bunlar karmaşık. gelelim bu yazıyı yazma sebebime, işte ibm sonunda yapay zeka konusunda gerçekten ilerleme kaydediyor olabilir. çünkü şu aralar watson isminde bir otonom, hatta yapay zeka üzerinde çalışıyorlar. watson ismi ibm firmasını çok ilerilere taşıyan “thomas j. watson” ismindeki yöneticisine bir vefa borcu olmalı.

Thomas Watson
Thomas Watson

peki nedir bu watson? watson aslında deepqa denilen bir projenin rumuzu. amacı ise; sorulan her soruyu anlayıp tıpkı insanın başaracağı gibi, cevaplayabilmek. kolay gözüküyor, ama değil. diyelim ki şöyle bir soru sordum size, çam ağacının iğne yaprakları ne renktir? buna herkes yeşil diyecektir elbette. soruyu değiştirelim biraz,şöyle yapalım bu sefer; iğnelerini bir diğerinin dip kısmına sokarak kolye yapıp sevgilinize hediye ettiğiniz yapraklı ağaç hangisidir? bu defa soru karıştı ama biz anlayabiliyoruz, yine çam ağacı elbette ama bu defa düşünmek için zaman harcadınız…son derece yüksek paralel işlem gücüne sahip beynimiz bile bazı soruları idrak etmeden cevaplayamıyor, yapay zeka nasıl yapsın?watson bunu yapmak için tasarlandı, jeopardy denilen bir yarışma var amerika’da, amaç, cevabı hakkında bilgi verilen durumun sorusunu bulmak, mesela, “imparatorluğun yıkılışından sonra türkiye’de cumhuriyeti kurdu?” cevap: “atatürk kimdir?” bir ara bizde de olan riziko yarışması sanırım. ancak sorular hep böyle kolay değil elbette. watson bu yarışmada dışarıdan hiç destek almayacak, sunucunun normal konuşma diliyle sorduğu soruları anlamaya çalışacak, yorumlayacak ve doğru cevaba karar verecek. 3000 tane işlemcisi ile yaklaşık 3 buzdolabı büyüklüğünde şimdilik.watson’un hedefi basit, bu oyunu hiç kaybetmemiş olan 2 şampiyonu yenmek. hemde aynı yarışmada…ben oyumu ibm den yana kullanıyorum yinede; hatırlayın kasparov’u ilk seferde yenemediler ama bakın iş nereye geldi.Watson 14-16 şubat 2011 yılında rakipleriyle yüzleşecek.bu videolarda Watson’ı iş başında görün..12