Yine geldin!Geldin ve oturdun baş köşeye.Seni gidi davetsiz misafir.Seni gidi utanmaz sıkılmaz pespaye!Biliyorsun!Biliyorsun senden nefret ettiğimi.Senden ve çuval dolusu hüzüntü yükünden.Sıkıntı ve kederGeliyorsun!Bilerek ve isteyerek,beni sıkıntılara boğmak için.Beni kasvete büründürmek için.Biliyorum!Kimlerden, nelerden yüz bulduğunu.Kimi zaman anlamsız bir şarkının birkaç notası,kimi zaman bir şiirin birkaç dizesi,bir öykü,bir roman,bir film sahnesi…Teğet geçiyorsun kimi duygulara,Yanağından hiç öpülmemiş bir çocuk,Ya da eksik bir anne şevkati,Platonik bir aşk,Yarım kalmış, eksik bir şeyler,Boşa geçmiş bir ömür,Ve daha neler neler…Sen otur hele!Otur da tadını çıkar.Çirkefsizliğin yüzündenbeni düşürdüğün hallere bakıptadını çıkar.Nasılsa,Nasılsa biraz sonra defolup gideceksin,Tekme tokatla göndereceğim seni,Bir süre için hapsolsam da duygularımın duvarları arasında,Mantığımın kanatlarını açıp kurtulacağım.Sen tadını çıkar,Birkaç dakikalık gardiyanlığın!
yorumlar
“hüzüntü” çok iyi bir buluş…
Benim icadım! :))Fakat başkaları daha önceden düşünmüş.Yorum için teşekkürler.
ee gidin artık…
Bazen eski bir müzik kulağıma çalındığında içimde tuhaf bir sıkıntı beliriyordu. Hani, kimi müzikler neşelendirir, kimisi hüzünlendirir ya…Mantık sayesinde bu sıkıntıdan kurtulduğumu sanıyordum.Henüz yaptığım bir keşfi değerli bulduğum için paylaşmak istiyorum. Mutlaka okuyun:http://www.spatyom.com/farkindalik-t5218.html