Murat Belge’nin böyle bir şeyi vardır, bir kitabında “kimlik” konusuna taksim geçerken lafını ettiği. Şu minvalde: Paris’te sokakta yürürkene, birisinin “Hey Türk”! diye seslendiğini duyuyorsunuz; dönüyorsunuz, kimse dönmüyor sizden başka, evet “o Türk” sizsiniz, ama sahiden siz kimsiniz? Kimdir “Türk”?Murat Belge’nin yanıtı neydi unuttum, biraz umutsuz bir yanıttı hatırladığım kadarıyla, “Genel geçer, herkesi kapsayan bir Türk kimliği yok; Cumhuriyet yaratamadı böyle bir kimlik” minvalinde.Hızla geçiyorum, bir kitap okuyurdum ki ne, Murat Belge’nin bu ağır sorusu takıldı aklıma.”Yaşayan en önemli Ortadoğu uzmanlarından biri” diyebileceğimiz, Harvard Üniversitesi’nden Prifisör Roger Owen, Orta Doğu’nun yakın tarihini anlattığı kitabının girişinde, Türkiye’nin de bir Orta Doğu ülkesi haline geldiğini yazmış. Demeye getiriyor ki, “Türkler’in bir kısmı böyle düşünmüyor olabilir, ama Türkiye bir Ortadoğu ülkesi oldu bile.”Şimdi tabii bu, ağır bir ifade; ben şahsen Türkiye’nin bir Batı ülkesi olduğundan en ufak şüphesi bile bulunmayan insanların arasında büyüdüm. Tam böyle Harvard’a telefon açıp, “Lan dallama, Bedevi mi diyon bana?” demeye hazırlanıyordum ki, Owen’ın da benim çocukluğuma, aile ortamıma, yatılı okuldaki hocalarıma bir itirazının olmadığını gördüm. Türkiye’nin bi zamanlar bir Ortadoğu ülkesi olmadığını o da ima ediyor; “Türkiye bir zamanlar hakkaten Ortadoğu’yu falan unutmuştu, bambaşka dalgalara bakıyordu” demeye getiriyor.
Ama akabinde diyor ki, “Son 20 yılda olay değişti. Sabah akşam Kürt meselesiyle yatıp kalkan Türkiye, bölgedeki ayak oyunlarının, bi takım ince diplomatik ilişkilerin ve böyle böyle Ortadoğu tarzı siyasetin parçası oldu.” (Mealen)Owen’a göre, bu dönüşüm bi şekilde kaçınılmazdı; misal, Türkiye’nin Ortadoğu alemlerinin bir parçası haline gelmesinde, İsrail’in bölgedeki en önemli müttefiki haline gelmiş olması etkilidir; etkilidir ama durduk yere de doğmadı bu ittifak; Türkiye bu ittifak sayesinde Suriye’yi Kuzey’den ve Güney’den kapana aldı, Öcalan’ı çıkarttı oradan vs vs.
“İyi güzel, Ortodoğu ülkesiyiz, ne var?” denilebilir, fakat tabii “Ortadoğu” deyince, nevi şahsına münhasır bir “ayak oyunları” diyarını, baskıcı, otokratik rejimler coğrafyasını anlıyor Owen. Türkiye’nin parçası olduğu şey bu.Tabii denilebilir ki, “Ha ırkçı beyaz anglo sakson protestanlar’ın kenti New York, ha sömürgeci yvşkların şehri Londra, ha Ortadoğu.”O da var.Jamaika güzel bir memleketmiş yalnız, öyle diyorlar.
yorumlar
ülkesi olmak kötü bir şey mi acaba diye düşündüm birden. daha önce de düşünmüştüm gerçi ama… yada bir yerin ülkesi olmak? zaten ülkenin ne olduğu belli değilken bir de bir yerlerin ülkesi olmak. neyse.
Jamaika’ya göç etmek için hazırlıklara başlamalı.
Daha doğrusu 2. dünya çökmeden önce kategorilerinin içinde huzurlu huzurlu uyuyan batı fikrinin, ortada kalıveren tanımsız ülkeleri ve coğrafyaları bir yerlere sokuşturması icabeder, etmiştir.Oryantalist fikriyatın gözle görünmez sömürgesi Türkiye de, ki gözle görünmezliği ne yazık ki içerdendir yalnızca, devinen politik duruşlardan, durdurulmalardan ve hareketlendirilmelerden nasibini alacaktır. Ha 3. dünya ülkesi, ha gelişmekte olan, ha Ortadoğu.Yoksa siz annenizin margarin kullanmasını batılılaşma mı zannediyordunuz?
almanya yenilince biz de yenilmi$ sayildik, i$te o gun her $ey degi$ti.
kansavaş/terörnefret/kinağlama duvarı/acıbütün dünyanın gözü üzerinde bir kaç devlet.hal böyle olunca ortadoğu ülkesi olarak anılması istemiyoruz tabi ki. avrupadan ve ortadoğudan sıyıralım kendimizi ve öyle bakalım. -ki her iki tarafta istemiyor bizi- bunlar zaten bizde olan şeyler belki biri eksilecek ama yerine mutlaka yenileri eklenecek. nedenler değişsede sonuçları hep 1
Bir miktar azınlığın bir miktar mantığı Avrupa diyor ama duyguları, kültürleri ve bilinç altları Orta Doğu… Bir miktar çoğunluğun %100 duyguları Orta Doğu diyor, hiç tereddütsüz ve endişesiz… Bir miktar birileri de yüksekçe bir yer arıyor çıkıp bakmak için onun bunun tepesine basıyor ki, görebilsinler memleket nereye gidiyor? Gittiği yöndeki çıkarı gözünden kaçmasın diye…İki arada bir derede ve gözü hala geldiği kıyıda kalmış bir toplumun Avrupalı mı Orta Doğulu mu olduğunu tartışmak niye? İnsan kendini nereli görüyorsa oralıdır. Biz de Orta Doğuluyuz. En azından, öyle olmak için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
Savaş ve terör tarihin hangi noktasında olmadı?Cennet dediğimiz vatanı ne zaman cinnet olarak adlandırmadık ki?Ne kadar sevdik birbirimizi?Yazılar yazamadığımız hangi duvarlara başımızı koyup ağlayamadık?Ortadoğu’nun tek bir tarifi var Türkiye için; gazete manşetlerinden aparma: Ortadoğu’da dönen oyunlar.Keşke petrol kuyularımız olsaydı bizim de, keşke bizim için döndürülen oyunları elimizin tersiyle silkecek kadar güçlü/zengin olabilseydik. O zaman isim seçme hakkımız olurdu: “Lütfen türkiye için şöyle diyiniz: Atlantis’ten Gelen Ülke”Yönetici özeti: İsmin ya da hangi coğrafya içinde tanıtıldığımızın bir önemi yok.
owenin anladığı ortadoğu kavramının da bizim kabul ettiğimiz ortadoğu kavramının da doğruluğu tartışılamaz.türkiye’yi jeopolitik olarak biyere yerleştirmenin ne kadar zor olduğunu uluslararası ilişkilerle ilgilenenler biliyordur,bu durumda biz avrupalıyız ve ya ortaoğuluyuz,değiliz cümleleri sadece kişisel tercihleri yansıtmak zorundadır.ayrıca türkiye’nin de birçok siyasi oyunun piyonu ve bazen de kurucusu olduğu defalarca ortaya kondu.
Önce adam akıllı bir ülke olsak, birlik olsak, sona ne biliim; teknolojide, ilimde irfanda önde gitsekte o zaman bu amca bizim için dese ya bu adamlar acaip amma velakin bir yer ülkesi değil dese. Bizde ha desek ait olalım bir yere batı gelse “abi allah rızası için batı ülkesi olun.Ab yi verelim size yönetin bizi. Serbest dolasımı acında gün yüzü görelim.” dogu -orta yada değil farketmez- gelse petrol bizde o bizde bu bizde bize gelin beraber kalkınalım dese. Arada sırada ırakta yapılacak barış şenlikleri için amerikadan hippi istesek ingiltereden çiçek desenli vosvos minibus ithal etsek. O zaman istersek kalkın leyn biz mars ülkesi olacaz bile deriz hatta böyle bir durumda ben tüm hafifçileri 3 yıl bedava jamaika tatiline götürürüm şerefsizim. Hadi bakalım olmaz mı olur mu?
Biz, Owen diye bir adam ortadoğulu dedidiye ortadoğulu oluyorsak, siz de bunuyiyosanız alın size daha iyisi :Biz aslında ortadoğulu bir millet değilAtlantis toplumunun yeryünde kalankısmının torunlarıyız.. :)Elin gavuruna inanan buna da inansınşimdi.. Hem de bir Türk söylüyor şimdi.Bizi medeniyetten koparmak isteyen biradamın görüşleri yalnızca bu owen ınsözleri. Ortadoğu yu aşağılamıyorum amagerçek budur. Türkiye, Ortadoğu ülkesideğil, medeni milletler toplumunun bir parçasıdır.. Sırada ne var? Beckhamdiye biri çıkıp Afrikalısınız mıdiyecek ? : )))))
Komplekssiz baktığınızda yemek küLtüründen,trafikteki davranış alışkanlıklarımıza,genel muzik zevklerimizden politikcılarımıza evet biz o coğrafya!nın insanlarıyız,ülkesiyiz.Ama biz layık! müslüman bir ülkeyiz,yöneticilerimiz seçimle işbaşına geliyor.(nasıl işbaşından gittikleri yazımızın konusu değil)Haftasonları gazete köşelerinde bir sürü layf sıtayl yazıları çıkıyor olmasıyla avrupalı(medeni(oryantalist bakışa göre tabi)anlamında!!!)olunmuyor.ayrıca sen adam olda adam sana MARSLI desin kimin umrunda……HEPİMİZ AFRİKALIYIZ,ZENCİYİZ,KIZILDERİLİYİZ …
Valla bütün memleket, cümle alem, 50 yıldır Etilerli taklidi yapıyor bence. Üç beş Hizbullahçı’yı, üç beş komünisti saymazsak, aynen böyle. ‘Saf Anadolu insanı’ diye bir şey yok, hayal o. Demiyorum ki “Anadolu insanı hıyardır”, değildir, onun da süper güzellikleri, hıyarlıkları var kendince; dediğim şu, Etiler-Anadolu, Fatih-Harbiye hesabı ayrımlar romantik birer hikayedir, yok öyle “iki Türkiye” hesabı bi numara. Herkes Etilerli şekli yapıyor memlekette.Misal, Carrefour, Tesco, şu, bu Türkiye’ye neden yatırım yapıyor, düşündün mü Parabolic kardeşim? Wal Mart neden Türkiye’ye gelmeye hazırlanıyor? Yahu, bizimkiler yıllardır “yabancı yatırımcı olsun da, çamurdan olsun” hesabı takıldığı halde neden bi tek onlar, perakende aleminin babaları, ama onlar da akın akın geliyor Türkiye’ye? Çin’e, Brezilya’ya yılda 30-40 milyar dolar yabancı yatırım girerkene, Türkiye’ye giren yabancı yatırım miktarı 1 milyar dolarkene bu herifler ne buluyor ya Türkiye’de?Etilerli, Parisli, Londralı, New Yorklu talidi yapan 60 milyon insan buluyorlar Parabolic kardeşim.Öz yurdunda garipsin. Şaka tabii.
Yakın tarihte görebildiğim en eski dönüm noktası kırım savaşı. Gerçi biz bu savaştan (1852-56) galibiyetle ayrıldık ama, müttefiklerimiz olan ingiltere ve fransa’nın taktığı boyunduruğu bi daha çıkaramadık.Bu mühim savaş sırasında çok büyük dedem abdülmecit, hafif uyku’nun çok büyük dedesi serdar-ı ekrem ömer paşa’yı görevlendirmişti. Ailecek tanışlığımız o yıllara dayanır.Ömer paşa aslen hırvattı ve omer pasha latas olarak anılırdı. Deli bakan gözleri ve 2 metreye yaklaşan boyuyla bir korku timsaliydi. Ulan çok iyi yazıyorum be, okul kitaplarını da aslında benim yazmam lazım. Bundan sonrasını dikkatli okuyun; internette veya kitaplarda olmayan şeyler. Kırım savaşı sırasında ve sonrasında özellikle ordu yapısı üzerine ve şimdi bilemediğimiz diğer bazı konularda eleştiriler yaptı. Ulan ben bunu blog yapsaydım be. Neyse. Bu elyazmaları o zaman sakıncalı bulunarak hasıraltı edildi. Çok büyük dedem abdülmecit, saray ileri gelenlerinin baskılarına rağmen ömer paşa’yı korudu. Zaten müthiş savaşçı ve idareci özellikleri, ömer paşa’yı vazgeçilmez kılıyordu. Adam bi karadağ’da vuruyor bi doğu’da parlıyordu. Sırp, hırvat, kürt, arap dinlemiyordu. Eyvah kürt dedim. İç ve dış düşmanlara aman vermiyordu. Osmanlı’nın son parlak günleriydi. Hey gidi günler be! Neslin dedeeen, neslin babaan!Nerde kalmıştık… Evet sıkı durun; bu elyazmaları o zamandan beri ‘classified’ arkadaşlar! Halen arşivlerde bulunmaktadır ve fakat günümüz türkçesine transkripsiyonu yapılmamıştır. Aradan 147 sene geçmiştir, ama hala sakıncalı listesinde durmaktadır, kimseye gösterilmemektedir. Oley!Osmanlı’nın çöküşünün başlaması kırım savaşı sonrasına denk gelir. Batı’nın şimdiki Batılı koordinelerine kavuşması da aynı yıllardadır. Osmanlı-türk kimliğinin bozuşması ve şu anki şahsiyetsizleşme durumunun tohumlanması da o sıralardadır.Kendini bilmeme, kendini bulamama olarak ifade edebileceğimiz kimlik sorunu, bizde hep siyasi iktidarın temel alındığı bir eksende ortaya çıkmış. Dolayısıyla dönemsel ideolojiler tarafından belirlenen bir kavram olarak tartışılmış. Batıcıl, doğucul, her ikisinden de bir parça alayımcıl.Safını belirle arkadaş! Kimlerdensin? Taraf olmayan, karşı tarafta yer almış sayılır! Benden diilsen, düşmanımsın!Son 15-20 senedir ise ‘birey olma’ modası sürüyor. Aslında bu da yukardaki durumlara bi reaksiyon olarak ortaya çıktı. Bizdeki ‘birey’ arkadaşlar, batı’da kapitalizmin savurduğu, yalnızlaştırdığı, parçaladığı insanlardan, özellikle onların artistik-estetik ifadelerinden (müzik, sinema, roman felan) etkilenerek, aslında gayet sosyal duruşlar edindiler. Global köy, dünyanın küçülmesi, ulus-devletlerin b..u yemesi gibi konjonktürel teraneler de, bu arkadaşların durumlarını rasyonalize etti. ‘Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz kenar batılıyız’ halinde devam etttiler, etmekteler.Halbuki çok fark vardı. Bizse onların bizi sevmesini, takdir etmesini, bizi bize anlatmasını istiyorduk. Bi muhabirin uçaktan iner inmez sorduğu soruyu hatırlıyorum bilmemkime: ‘Did yu layk törki?’ Öhös. Herif de yes falan gibi gevelemişti. Bu Buket Uzuner salağı da tv’de ‘ben türküm diyince çok şaşırıyorlar amerika’da. Aa, hiç benzemiyosun türke diyolar. Ben de diyorum ki, hiç de diil diyorum, türkiye modern bi ülke, hatta atatürk kadınlara ilk seçme-seçilme… avrupa’dan önce, bıdı-bıdı…’ falan demişti.Farkın ortaya çıkması veya yüzümüze vurulması halinde ise saldırganlaştığımız malumdur. Taksim’de ingiliz kıçını gösterdi diye allahallahlaşan ekip, yere düşen herifi 20 küsür yerinden bıçaklamıştı. Halbuki bizim kültürümüzde düşene vurulmaz; en fazla tekme falan atılırdı.Tabii isteyen daha gerilere de gidebilir. Mesela türklerin anadolu’ya hakim oluşu diye lanse edilen meşhur malazgirt savaşında, romen diyojen ordusunda alpaslan’a kıyasla çok daha fazla türk olmasından başlanabilir. Veya yine meşhur ankara savaşı’nda, yıldırım abi’nin yanındaki türklerin timur abi’nin saflarına geçmesi ve sırp-rum askerlerin ölene dek padişahın yanında savaşması hatırlanabilir. Ya da ergenekon destanının nereden araklandığı üzerine çalışılabilir. Hatta ‘türk’ kelimesinin bile, eski yazıtların latin dillerine transkripsiyonu sonucu ortaya çıkan sesin okunuşu olduğunu hatırlayabiliriz. Bunca zamandır neden uluslararası camiada referans sayılan bir türk türkolog çıkmadığı da aşılmaz bir ironi olarak karşımızda durmaktadır.Velhasıl türk olmak kolay diildir.
yazdıklarına genel olarak bende katılıyorum…ama benim yazdıklarımdan nasıl böyle bir cevap verme gereği hissettin anlamadım.Orda etiler değil de bostancı da olabilirdi…(daha beyaz hayatlarin yaşandiği anlamında ayrıca baska sehirler için baska bölgeler…) ama tum bunlar misal adamin bmw ye binmesinin namus cinayeti işlemiyeceğini universite mezunu olmasının karısını dövmesini engellemeyeceği üniversitede prof olmasının at yarışlarını izlemek için odasına tv aldırmayacağı beklentisini maaelesef getirmiyor ülkemizde..genetik kodlar hala aynı cunku ve onu kısa surede değiştiremiyorsun….Senin söylediklerin biraz lümpenliğin tanımının ve genç partinin oylarının içinde gizli zaten…baksanıza mhp bile ‘halkımız cahil’ o yuzden bu oylar oralara gitti diye şikayet etmeye başladıysa…..
ben de yakında ilan edecem bağımsızlığımı.
Bu yazının üzerine şu yazı nasıl da gider. Sahi neyiz lan biz?Avare avare dolaşıyoruz yeryüzünde.
“Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler, zaten bu kadar kalın, bu kadar kısa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da olmazlardı!“Eleştiriyi bunları yazmaktan beis duymayan biri yapıyorsa denir ki; körler ve sağırlar birbirini ağırlar.
dediğine inanan bir sürü yetişkin var. Ulan mahalle maçımı yapıyorsunuz da…
tesadüf bu ya geçen hafta inglizce sözlük alayım dedim. Kitapçıda merriam webster’ın unabridged sözlüğünü gördüm. 470 bin madde diyor. tdk’nın internetteki sözlüğüne baktım 100 bin kelime. yani insan aklının erdiği ama bizim adını koymadığımız 370 bin şey var.Herhalde o yüzden Türk’ün ne olduğu dilimizin ucunda ama bir türlü söyleyemiyoruz.Bugün Çetin Altan da küpürü kesilecek bir yazı yazmış bu konuyla alakalı. iliştirelim.
.
üslup beyan aynıyla insandır(Y.Kemal Beyatlı)Hanfendi içinde kalan Türk, Arap, “Don paça soyunmuş adamlar”,siyah(kara!) çarşaf, türban, balık, “İslamistan”, “dana”, ümraniye sancılarını kusmuş.Evet kusmuş.Acaba hanfendi “bu “yaratıklar” laftan değil hakaretten anlar”diye düşünürek mi yazısını böyle bir üslupla kaleme aldı?Ayrıca tüm Ümraniyeliler de acaba Mine ablamız pardon bacımız ne diyor diyesabah erkenden “kıllı vucutlu yaratıklar inlerinde yatarkene kapkara çarşaflı, fikirli,bahtlı dişileri danalarını yolladıkları gazete bayiilerinin önünde kuyruğa geçmişler.Bir yandan da “coplu” polisler “hizayı bozma len hizayı bozma” diye nutuk atıyorlardı.Yazıktır efendim yazıktır.Varoşlarda kendi hallerine terkedilmiş, sadece seçim zamanı kapıları çalınan bu insanlarımızdan (bende dahil) daha çok ülkemizin bu okumuş etmiş, entel, çağdaş, “avrupai” ablalarımıza yazıktır.Hanfendinin yüreği sızlamış olacak ki “neredeydiniz” diye feryadı figan etmiş.Yazının başındaki Mısır-Türkiye ve yazının sonundaki Ümraniye-Kadiköykıyaslarının arasındaki alaka da oldukça ilginç.Hanfendinin bu üslubunu hüsnü zan ile contra beyin de bahsettiği “TDK Türkçesinin” kıtlığına bağlıyalım.(yutturamadık mı?)
Hanfendi kelimesini üzerinde kalan bir tutam “efendilik ve zerafet” manalarıyla beraber değerli ablalarımız, annelerimiz vs.lerimiz için kullandığımız hatırıma gelince bu kadına hangi şekilde hitap etsem diye biraz düşünmek zorunda kaldım.Sonunda bana itici ve soğuk gelen “bayan” hitabını kullanmayı uygun buldum.Bu bayan cumhuriyet kitaplarında tasvir edilen “Üzerindeki İslam kimliği ile eli sopalı, öğrencilerini falakaya yatıran, gerici, kara cahil Osmanlı hocalarını”(?) andırıyor.Vakti zamanında beybi bey “kendini kaybetmiş cumhuriyet aydınları” diye bir tasvirden bahsetmişti.Bu bayanın da bu tabire uyum sağlamak için ne hallere büründüğüne bakmak için bayanın trenine bir göz atmak yetecektir.Abdest yazamasını bilmeyen bu “soluk benizlinin” verdiği vaazların da anca bu kadar komik ve sinir bozucu olmasına şaşırmadım.Son yazısında Ümraniyede ki “kıllı, tesettürlü, danalı” insanların kendisini arkası yarın gibi takip ettiğini(amma yalancı oldum) anlamış olacak ki “olmuyor! olmuyor!” diye bas bas bağırıyor.Oysa insana konuşmak yakışır, çığlık atmak değil.Gerçi çığlığın özel bir yeri vardır hayatımızda.Bu bir çığlık mıdır yoksa sancıdan kıvranan insanın çıkardığı garip sesler midir?Son yazısında yaptığı teşhirciliği ile kendisini önümüzdeki senelerde Arena‘da görmeyi umuyoruz.Ayrıca papuç bırakmayıcılığı ile de kendisinin Semra hanımın en büyük rakibi olduğunu kanıtlamıştır.Kim bilir belki şöyle bir parça ile Ümraniye’de meşhur bir şöhretle beraber halkın sevgisinide kazanır.Bende bu düşene( gerçi dibe vurmuş ama) vurma durumunda kaldığım için özür dilerim.Bu arada kıllı vucudumla Ruhi Su‘dan Drama Köprüsü‘nü dinleyeceğim
,
,
öncelikle ben yandaki resmi anlamadım hangisi r.owen sigarayı yakmaya calisanmı saıgarası yakılanmı …..tiriyaki sanırım camel de guzel bi cigar dır yeri ve zamanı uygunsa ki burda olmamış…..owen bi,,,şey demiş bizim uzakyol kaptanı yutmus sonra digerleri sıra ilen yutmuşlar yutak…ben izmirde fizik okurdan hoca bi ara kalın bi demir parcası getirdi bunu yok etcem dedi bilmem kac bin akımı terduz biseyler yaptı serefsızım yok oldu harbıden yok oldu ya duman bıle cıkmadı ne alakası var degilmi….bi angut böle dedi diye kendini yok etmeye calışma ters akımla hersey duz olsun orda kal kalla kal.. germe kendini…..herkez bişey derharbiden ya o resim ne iş?izmirde develerle camel tütünü tasşındıgı ıcın o sigara türk adını almış bizim kızılderili japon veyahutta dogu danimarkalı olmamızla ne alaka anlamadım… uzakyol arkadaşım?SEN KENDİNİ NERELİ HİSSEDİYORSUN?BEN AMERİKALI…
Anlaşılan sizin hoca sadece pozitif bilimlerde değil el çabukluğunda da ustaymış. Aslında bunca zamandır en azından kapılardan geçerken yurtdışına giderken falan farkedilmesi beklenirdi ama talihsizlik işte. Ah be me7arım bi çıkarsan rahatlıycan o demiri ama sıkı geçki olmuş . Gaz gücüyle çıkacağını sanmam operasyon şart.