Sustum. Onlar konuştukça ben hep sustum. Ait olduğum bir yer olmadığı gibi hiçbir yeri de sahiplenemedim. Mutsuz ve yorgun insanlar görmekten bıktım. Donuk yüzler görmekten sıkıldım. Otobüs kuyruklarında hep somurttum. Hınca hınç dolu bir otobüste kızların kendini koruma çabasını gördükçe “böyle olmamalıydı” dedim kendime. Tacize küfrettim. Köprü üstlerinde bira içen liselilere anlam veremedim. “Yeniden Sev Beni” filmini her izlediğimde ağladım. Camilerin çeşmelerinden sadece su içtim. Tren yolculuklarını çok sevdim. Çıktığım yolculuklarda hep ucuz otellerde kaldım. Sigaramı asla değiştirmedim. Çamaşırlarımı hep kendim yıkadım. Saçımı uzattım, kestirdim, sonra yine uzattım. Kitap okumayı alışkanlık haline bir türlü getiremedim. Nietzche’yi okuduğumda önce korktum sonra Schophanhauer’le tanıştım. Murat Yılmazyıldırım’ı dinlemekten hiç vazgeçmedim, vazgeçemedim. Selamsız doğan her yeni güne küfürler savurmadım. Dedim ya sadece sustum. Farklı olmak değildi amacım yalnızca “kendim” olmaya çalıştım…