Artık üç şekerli içiyorum çayımı ve yanında çilekli, susamlı kurabiyelerim. Güneşin doğuşunu seyrediyorum hızlı geçen bir gecenin ardından, yüzümü yıkıyorum soğuğa aldırmadan, dudağımı şekilden şekile sokup ıslık çalmayı öğreniyorum, sonra bir üç şekerli çay daha…Sen gideli ne kadar oldu, kış ayımıydı, yağmur yağıyor muydu? Vedalı mıydı, vedasız mıydı? Tüm istatistiklerini sildim senin, dün vardın bugün yok! Sancıda yok, keşkeler de, hayalinde yok, vicdanın melankolikliği de…Artık gülümseyerek geçiyorum balıkçıların önünden, seni hatırlamak ağır gelmiyor bundan böyle. Artık kimse saklamıyor sigara paketlerimi içmeyeyim diye, kimse o kadar derin bakmıyor gözlerimin içine, kimse şımartmıyor beni senin gibi ve kimse ısmarlama şiirler istemiyor benden.Bu sıradanlıklar mıymış seni bana unutturmayan ve her aklıma gelişlerinde geceleri uyutturmayan? Artık sigarayı azalttım sen saklamasan bile paketlerimi, üstelik gözlerimin içine senden daha derin bakan başkalarının olduğunun farkına vardım, arasıra aynaya bakıp iltifatlar yapıp şımartırken kendimi, artık sana değil, bu şehre, denize, maviye ısmarlıyorum şiirlerimi…Kareler siyah beyaz değil şimdilerde, masumluk yine gelmiş oturmuş simama. İnsanın kendini sevmesi ne güzel şey, üstelik bir vefasızla o sevgiyi paylaşmak zorunda kalmamak!Bir özlemi özlenmemek üzere aslında hiç özlenmemişlerin içine dâhil ederken hayatı daha tatlı yaşamak adına bir hamle daha yapıyorum. Üç şekerli içiyorum artık çaylarımı, yanında kurabiye tadında özgürlüğüm. İki kolumu bir kuş gibi iki yana açtığımda şehir kucaklıyor beni, deniz kucaklıyor, sensizliğin ufukta batışını seyrediyorum çocuklar gibi şen…Artık kimse uyandırmadan kuş gibi kalkıyorum yatağımdan sabahları, sensizliği çağrıştırmıyor odamdaki hiçbir nesne, özleminin deniz seviyesinden yüksekliği döndürmüyor başımı ve dalıp gitmiyor gözlerim sensizliğin en ücra köşelerine…Odamın duvarlarına yazmıyorum özlem diye seni, artık korkmuyorum ayyuka çıkacak diye bitmiş de olsa o masum sevdamız ve üzerine gidiyorum aşkların, vakti geldi diyorum yenilerine yelken açmanın.Artık üç şekerli içiyorum çayımı ve yanında çilekli, susamlı kurabiyelerim. Yağmurun kokusunu çekiyorum içime, özlemin basit ve manasız. Yüreğimi şekilden şekile sokup sensizliği öğreniyorum. Şiirlerimi şehre, denize, maviye; en yeni özlemleri kendime ısmarlıyorum, sonra bir üç şekerli çay daha…