Hayat, kıvrak bir dansöz yada işveli bir kadın gibi. Dün Kader dizisini seyrettim, orda kahramanımız kadere inanırmısın diyordu? Ya sizler sizler kadere inanırmısınız? Bazen herşey öyle kurgulanmış şekilde gelişiyorki, kader diyoruz , tesadüf diye geçiştiriyoruz, belkide tesadüf değil, herşey önceden yazıldı ve kurgulandı. Bir şekilde seçimlerimiz ne olursa olsun sonuç daha önceden yazıldığı gibi gelişiyor belki de..Bir filmde izlemiştim, kadın treni kaçırıyordu 1 saniye ile filmin ilk bölümünde kaçırdığında yaşadıklarını, ikinci bölümünde ise kaçırmadığında yaşadıklarını çekmiş yönetmen, sonuç aynı yaşadıkları belki farklı ama son aynıydı.Yazıma başlarken dediğim gibi hayat bir dansöz, biz onun göbek atmalarıyla, gerdan kıvırmalarıyla eğleniyoruz belkide, belki de için için ağlıyoruz dansözün yüzündeki kedere, acıya bakarak.Yaşamı sorgulamak çok anlamsız birçok yazar, düşünür, insan herkes birşekilde sorguladı yaşamı daha önce, şimdi bende sorguluyorum. Sorgularken acı duyuyordum, içim acıyordu, şimdi ise ifadesiz, duygusuz, nötr bir şekilde bakıyorum yaşama, ne acı var ne şaşkınlık nede kırgınlık ne de sevinç.. Mutluluk mu dediniz o da ne? Mutluluk anlardan oluşur, heran mutlu olamazki insan, bir yemek yerken mutlu olabilirsiniz, bir bebeği severken mutlu olabilirsiniz, hem çok kolay hemde çok zor, aslında zor olan mutlu olmak değil mutlu kalmaktır. Bu sözü bir yerdemi okudum yoksa şimdi ben mi uydurdum bilmiyorum ama sevdim:)Neden yazdım bu yazıyı diye sorarsanız bilmiyorum, çoğu zaman yazmak beni rahatlatıyor. Evet rahatlamak için yazdım, ohhh ne güzel oldu mutlu oldum:))))