Ne bekliyordum Hafife üye olduğumda, nelerle karşılaştım, kimlerle tanıştım? Neler kattı bana hafif, neler götürdü, belki de gözümü açtı..Amacım neydi bilmiyorum google da birşeyler arıyordum. Hafife girmem bir tesadüf, hayatta herşey bir tesadüf değil mi zaten? Okuduklarım mı cezbetmişti beni yoksa, yazdıklarımı paylaşma, yorum alma çılgınlığı mı ? Bilmiyorum… Birçok arkadaş edindim, birgün haber almasan merak edeceğim arkadaşlar, sonra onların sırlarına ortak oldum, onlarda benimkilere… Ekranımda beliren mesajınız var simgesi miydi? Hafifi değerli kılan.. Etrafım insan doluydu oysa, eski arkadaşlar, iş arkadaşları, dostlar, arada bir görüşülenler, sık sık görüşülenler.. Peki farkı neydi hafifin… Yazdıklarımı bu saydığım arkadaşların hiçbiri görmemiş okumamıştı, peki neden yüzlerini bile görmediğim bu insanlara iç dünyamı açıyor, onlarla paylaşıyordum bunları..Tanımadığım bir dünyada, tanımadığım insanlarla , tanınmamanın özgürlüğü müydü yaşadığım…Sadece yazılarını okuduğum insanların ruhlarına dokunmak, onları anlamak öyle keyifliydi ki..İlk adımı kimin attığının önemi yoktu. Hepsi farklıydı, kilometrelerce uzakda olanı da vardı, çok yakınımda aynı havayı soluduğumda.. Hiçbirini görmedim, gözlerine bakmadım, sesini duymadım ama nedense yakınımda bulunan birçok kişiden daha yakındılar bana..Şimdi birçoğu burda değiller artık… Olanlarda uğramıyorlar eskisi kadar, tıpkı benim gibi.. Ama ben haberlerini alıyorum, arada bir maillerini.. Yazma isteğimde yok eskisi kadar, neden bilmiyorum… Tükettim, herşeyin tükenmesi gibi tükendi hafif de.. Ama o alışkanlık yok mu? Her sabah pc mi açıp, Hafif de neler olmuş diye bakmayı hala bırakamadım..Hafif beni hafifletiyordu…Birçok kitap, yazar ve müzisyenle tanıştım Hafif sayesinde, bilmediğim bir dünyaya yolculuk gibiydi hafif, yooo hayır veda yazısı değil bu, sadece her zaman olduğu gibi hissettiklerimi yazıyorum.. Birçok kelimenin anlamını, kelimelerle dans edenleri, harflerin efendilerini tanıdım.. Kimi çok küfürbazdı, ama gerçekte bir o kadar nazik, kimi alaycı, kimi sinirli, kimi narin, kırılgan, alıngan, kimi çok bilmiş, kimi pervasız, kimi sevecen…Kimi su gibiydi, okurken ferahlatan, kimi hançer gibi kelimeler boğazıma saplanıyordu. Çoğu kez tepkisiz kaldım birçok olayda, taraf olamazdım, olmak istemedim..Yeraltı edebiyatını, binbir çeşit hayatı, çocuklukta yaşananların bıraktığı arızaları, hafifin soyduğu ruhları gördüm burda… Edepsizleri, utanmazları, yalancıları, doğrucu davutları, sınır tanımazlığı, tabuların yıkıldığını….Bir sürü deli tanıdım, endirsinı , 46. koğuşu, dut ağaçlarının altında deliliğe övgü düzenleri, tersten başlık atanları, turp tarihini, açıkça çapkınlık yapanları, gizliden çapkın olanları, çok okuyanları, hiç okumayanları, eski sevgililere yazılanları, çilekli tatlı tariflerini, en güzel yöreleri gezdim, gördüm…Yazmasını beklediğim yazarlar vardı, şairler vardı.. Hiç okuyamadığım, okurken kaybolduğum yazılar oldu..Hep kuralları olan, aklı başında olmayı marifet sayan bendeniz bile yoldan çıktım bazen, öyle şeyler yazdım ki kendime şaştım.. Havasından mıydı, yoksa suyundan mı bilmiyorum, deliliğin kıyılarında bende dolaştım zaman zaman…Bu yazı bitmeyecek, kısa ve öz demek istediğim şu ki; HAFİF = HAYAT