Bırak akıp gitsin zaman, milyonlarca yıldır olduğu gibi. Bırak geçip gitsin… sıfırla bir arasında kaybolmaya devam etsin insanlar. Durdurmaya gücün yeter mi?Adi bir kurşunun felaketini durdurabilir misin? Peki ya sinsi mayınları… Bir adımla bitecek olan her şeyi durdurabilir misin? Geri getirebilir misin gidenleri? Sen de gözlerini kapatıp 10’a kadar sayacak mısın diğerleri gibi? Gözlerini açtığında kaybolacak mı herşey? Görmeyince olmamış gibi mi davranacaksın? Ne zamandır bu haldesin? Yazık sana… madde olmadan nefes alamaz olmuşsun, çok yazık…Hadi tekrar kapat gözlerini ve yine say. Unutmak senin için çok kolay. Her rakamda yavaş yavaş silinsin hafızan. Bir, iki, üç, dört…Aç gözlerini şimdi dünyaya bir daha bak. Değişmiş mi etrafındakiler? Olanları unutabilmiş misin? Ne görüyorsun? “Doğumlar, sevinçler, zenginlikler, eğlenceler, gençler…” daha dikkatli bak. Şimdi ne görüyorsun? “ölümler, patlamalar, uyuşturucu bağımlısı gençler, yetim kalan çocuklar, feryad eden ana-babalar, gözü yaşlı eşler…”Olmadı mı? İstersen tekrar say.Bir, iki, üç, dört…Tekrar, tekrar ve tekrar… Boşuna!Değil 10’a, 10 milyona kadar saysan da hiçbir şey değişmeyecek!Yüreklerdeki acıyı saniyeleri saymakla yok edebilir misin? Akşam babasının gelmesini beklerken uyuya kalan küçücük çocuğun; babasının cenazesindeki boynu bükük halini unutabilir misin?Bırak bu inatçılığı. Neden unutmak için direniyorsun. Olmayacağını bile bile neden bu ısrar? Sen unutsan bile bu gerçekler değişmeyecek. Bir an unutmayı başarsan da günün birinde mutlaka karşına çıkacaklar. O zaman ne yapacaksın? Yine mi unutmaya çalışacaksın.Sen unutsan da biz unutmayacağız. Hadi kapatalım gözlerimizi ve sayalım; fakat bu sefer hatırlamak için…