Bazı kimselerin konuşmalarında,yazdıkları yazılarda kullandıkları dil,ne kadar korkunç?Ben birşey anlamıyorum,ya sizler?Türkçemiz almış başını gitmiş,yerini içerisinde ne arasanız bulabileceğiniz bir çöplüğe bırakmış adeta.Kimisi samimiyete bağlıyor,kimisi farklı olmaya…Heyecan,sevinç,samimiyet,coşku,öfke ve daha nice duyguyu ifade edecek kelimeleri,Türkçe’de bulamama ihtimalleri var mıdır sizce?Çok okuduklarını söyleyenler de var aralarında.Ama çok okumaktan daha önemli bir şey var,o da ne okuduğu,ne dinlediği…Aile içerisinde ve arkadaş çevresinde nasıl konuşulduğu.Ama ben ümitliyim…Yarınları emanet ettiğimiz gençliği,güzel Türkçemizin son temsilcilerini,gerek günlük hayatlarında kullandıkları konuşma dilinde,gerekse yoğun katılım gösterdikleri bu ve benzeri sitelerde,sohbet sayfalarında kullandıkları Türkçe’den dolayı alkışlayacağız.Belki de yarınların edebiyatçılarını…”Bak bu yazıyı ben yazmıştım”,ya da “bu yorumu ben yaptım”diyebilecekler çocuklarına.İnternette gezerken,tesadüfen okuduğum ve bana göre herkesin,bir kıssadan hisse çıkarması gerektiğini düşündüğüm,Yusuf Yanç’a ait bir şiiri sizlerle paylaşmak istedim.