Güneşten önce uyandım bu sabah. Balkona çıktım. Sabah meltemi esiyordu hafiften. Ürperdim ama hoşuma gitti bu üşümeyle üşümeme arası durum. Belki yarım saat oturdum balkonda. Güneşin doğuşunu izledim karşı apartmanın camına yansıdığı kadarıyla. Diğer balkona geçip ordan canlı yayın güneşin doğuşunu izlemek vardı ama o balkona geçen odanın, henüz uyumakta olan sakinlerini rahatsız etmek istemedim . Biraz da üşendim galiba oturduğum yerden kalkmaya. Ne de olsa 4 saat uyumuşum şunun şurasında. Ama uykusuz değilim şimdilik. Önceki günlerden depolanmış bol bol uyku biriktirmiştim. 3 gündür gece yarısına kadar oturan misafirlerime, depoladığım uykuda yetmeyecek bu gidişle. Saat ilerledikçe gözümün önünde uçuşmaya başlayan yastığıma, başımı koyduğumda, kargaların sesiyle irkildim. Bilinçaltı mıdır nedir onlar kalkmadan da ben kalktım sabahın 5’inde.Yavaş yavaş aydınlanmıştı ortalık , ay halen parlaktı gökyüzünde.Tam karşımda ve sağ tarafımda bulunan dağların haşmetli duruşu, etkiledi beni. Yeryüzünün dengesini ben sağlıyorum der gibi bakıyordu sanki bana. Hiç bitmez mi taş bağırlı dağın kalbindeki sular acaba? Birden resmini çizmek geldi içimden, kül rengi çıplak dağların. Çok isterdim böyle bir yeteneğim olsun. Kursa giderim ben de dedim. Bir sabah gene erkenden kalkar, çizerim resmini senin. Ama sonra, bir de kurs çıkarma başıma diyen bir ses geldi içimden.Aşağıda küçük bir mahalle camisi var. Ev tarzında. Kubbesi yok. Eve minare eklenmiş izlenimi veriyor insana. Caminin çatısına konan güvercinleri seyre daldım. Çatıya konduktan sonra 360 derece kendi etraflarında dönüyorlar. Garip bir hareket. Herhalde uçuş sonrası iniş, baş dönmesi yapıyor ilk planda. Sonra saymaya başladım güvercinleri. 1,2,3,4…..8 ama neden çift bunlar. Tek olmalı. İşte birkaç tane daha geldi. Evet 13’e tamamladık. Tek sayı oldu. Ama planda olmayan 14. güvercinle iş bozuldu. Ne güzel süzülüyorlar gökyüzünde. Eski evimde bir kumrum vardı. Onu hatırlattılar bana. Her gün gelir, penceremin altındaki çam ağacına konardı. Ben de onu izlerdim. Kumruların tek eşli olması çok hoşuma gitmiştir. Eşi ölen kumru, bir daha başkasıyla birlikte olmuyor. Ömürleri boyunca tek eş. Ne sadakat ve ne büyük insanlık dersi. Bir de kırlangıçla adamın aşkı vardı, o geldi aklıma nedense kumru deyince.İnsanlar erkenden yollara düşmüş. Bir kadın, bir adam ve pusette bir çocuk gidiyorlar. Acaba nereye gidiyorlar sabahın köründe, diye düşünmeye daldım.Sonra baktım, simitçi de düşmüş yola erkenden. Akşama kadar yürüyeceği yolları düşününce, ayaklarıma kara sular indiğini hissettim. Kamyona ek yaptığı römorka yüklediği kiremitleri nereye götürdüğünü bilmediğim bir adam, aheste aheste ilerliyor. İyi ki erkenden kalkmış diye düşündüm. Bu upuzun araçla ve bu ahestelikle trafiği tıkar yoksa.Yolda arka arkaya iki kedi yürüyordu. Biri siyah biri beyaz. Kedilerin mart ayındaki sesleri ve defalarca şahit olmak zorunda kaldığım uygunsuz görüntüleri nedeniyle hiç sevmem bu hayvanları. Sırnaşık ve nankör. Bir türlü sevemedim, kendimi çok zorladım ama. Arkadaşım bir gün kedi resimleri olan bir masa ajandası getirmiş bana. Kırılmasın diye koydum masama. Bir gün durdu, iki gün durdu ama üçüncü gün psikolojim bozulmaya başladı artık. Resme bile tahammülüm yok yani, o derece. Engel olamadığım bir duygu bu.Kurt köpeklerini çok severim ama, dokunmaktan korksam da. Hele arabanın yan koltuğuna oturup dilini dışarı sarkıtıp patilerini camdan dışarı çıkarıp etrafı seyrettiği andaki görüntüsüne bayılırım bu hayvanın. Hani bu battaniye gibi kahverengi siyahlı olanları. Sibirya kurdunu değil. Bir arkadaşımın var, arada uzaktan uzaktan seviyorum. Kek yemeyi çok seviyor. Ama içine ilaç koyunca küsüyor, bir daha yemiyor verdiğin kekleri. Terliği ayağından alıp kaçıyor. Kızarsan da naz yapıyor.Bir gün kedinin biri, Ankara’ da, benim tatlı biricik kurt köpeğimin karşısına geçip (karşı apartmanın balkonda) delirtmiş onu. Pis kedi.Sonra giyinmek üzere odama geldim. Oturdum, oyalandım bir süre. Karşı ranzada yatan arkadaşlarım, raflara dizilmiş kitaplar gibi göründü gözüme. Dolabı açıp madem güneşle uyandım deyip güneş sarısı bir badi giydim. Ona uygun bej bir takımla çıktım evden. Gün içerisinde, yan odaya geçip uyumam gerekecek sanırım. Ne iyi etmişim de yan tarafa koymuşum o kanepeyi. Büyük sözü dinlemek işe yarıyor.