Selamlar olsun arkadaşlar. Mübarek Ramazan ayına girerken bir yazı paylaştım sizinle. Şu anda bu yazdığım yazıya ne kadar uyduğumun muhakemesini yapıyorum…Aslında bayram dediğin, onu hakedebilmek için katlandığın şeyleri tam olarak yerine getirip getiremediğinin muhakemesi değil mi?Ne mutlu bayram yaşayabilecek nefiste insanlara…Bu sabah bir sevinçle uyandım. Bayram namazına gitmek üzere yola çıktım. Sanki Ramazan bitince bir prangadan kurtulmuş gibi hissettim. Ne acı bir duygudur bu. Yılda bir ay eline, beline, diline sahip oluyorsun ve diğer onbir ay herşey serbest öyle mi? Değil tabi. Aslına bakılırsa anladım ki sadece aç kalmaktan ibaret denilen ibadetten yapıyorum. Herhangi bir değişiklik yok. Az kızmadım kendime.Değerli arkadaşlar, bizim birbirimize güven duygumuzu geliştirmek, irademize hakim olmak, israftan kaçınmamız için beynimize bir şeyler kazımamıza yarayan mübarek aydan elimizde hafif bir rüzgarda uçuşup kaybolan küller kalmış…İnsan hangi ortamda olursa, o ortama uyuyor. Etrafınız üçkağıtçılarla doluysa, siz de belli bir zaman sonra herşeyi mübah görmeye başlıyorsunuz.Umarım hepimiz insanlara yararlı olabilecek ortamlarda yaşamımıza devam ederiz. Allah her günümüzü Ramazan huşusu içinde geçirmemizi nasip eylesin.Bir daha muhakeme edip düşünmemiz gerktiğini vurgulayarak, mübarek Ramazan Bayramınızı kutlar, Cenab-ı Allah’tan hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.
yorumlar
Neler geçiyor şu hayattan, bir daha gelmeyecek olanlar var, sağlık mesela..Ramazan seneye yine gelecek nasılsa..Yine tutarız orucumuzu, niye bu kadar endişe onu anlamadım.
Bizim Köy’de bir topal hoca vardi. Ramazan’in ilk günü karsilama, son günü de ugurlama kasidesi söylerdi. Son günü teravihte yine topal hoca yine o meshur kasidesi. “Ne tez geldin ne tez gittin.” Hoca bu kasideyi söylemeye basladi. Basladi baslamasina ama bir türlü eklentiyi getiremiyor ha bire ne tez geldin ne tez gittin deyip duruyordu. Arkadan bir genc ayag kalkarak hocam birakin ben söyleyeyim dedi. Genc gayet ciddi basladi ayni kasideyi söylemeye; ne tez geldiiiiin ne tez gittiiiin insanlariiii kupkuru ettiiiin. Tüm cemaatin gülmekten abdestleri bozulmustu. Allah’tan teravih bitmisti de öyle kurtardik isi…Not: Bu anektod yaziya karsi bir asagilama manasi tasimamalidir. Yazi güzel olmus. Yazar kardesimin dediklerine katiliyor ve yaziyi da tutarak bunu kanitliyorum…
Arkadaşlar tevazu gösterip fikir beyan ettiğiniz için çok teşekkürler.Sevgili pillibebekkuyuda; ramazan ile ilgili bir şüphem yok. Elbette Allah sağlık verdiği müddetçe orucunuzu tutarsınız, Allah kabul etsin ayrıca. Ama asıl mesele Ramazan’ı idrak etmemiz. Asıl dileğim her günümüzü Ramazan günü gibi yaşayabilmek. Oruç olup olmamak değil yani. Teşekkürler…Sevgili XNICOX; sıkıntıya girmeden hiçbir şey kazanılamayacağını ekleyerek teşekkürlerimi sunuyorum…Sevgili Thing; sana cevap vermek isterdim ama daha hangi konudan bahsettiğini bile anlamadım. Kusura bakma, zekâmın yetersizliğine ver. Teşekkürler…
Sevgili induendo35, kardesim o yorumu sadece bir misal olarak yazdim. Oruc insanin kendi kesfidir. Kendini kesfetmek ise kolay degildir. Oruc’taki maksat; ac susuz kalmak degildir asla. Esas gaye; insan ruhunun kemale ermesidir. Yukardaki youmda anlattigim bizzat kendi yasadigim bir olaydir. Bu olayda da görüldügü gibi yaptigimiz ibadetlerin cogunu bilincsizce yapiyoruz. Tüm ibadetlerden maksat; insanin kendini tanimasi, ruhunu tüm olumsuzluklardan temizlemesi ve Rabbine yakin olmasidir. Kim ne yaparsa kendine yapar. Allah (cc) in hic birimizin ibadet ve taatine ihtiyaci yoktur. Ha, Thing gibileri kafana takma sakin. Bu gün sap der yarin saman. Ha, bir de bunun esi bir benzeri de Avanak mi Avvallah mi nedir hatirlayamadim. Oda bunun gibi ha bire öter durur. Bu ikisinin Karga’dan farklari yoktur. Bir Sahin ruhlu gelir ikisini de tepeler merak buyurmayasin…
Hepsine değilse de bir kısmına katılıyorum. Zira Ramazan’ ın gelişini “ne yapacağız şimdi?” endişesiyle karşılayan o kadar çok insan varki etrafımda. Aynı duygu bayram içinde geçerli oluyor ne yazıkki.