Annesini hatırladı birden. Kopmuşlardı birbirlerinden. Ama bu kopuş zamanla olmuştu, yine böyle sezdirmeden…Gözleri doldu. Gözlerinden birkaç damla yaş akacaktı ki, izin vermedi.
Bu evde ne güzel şeyler yaşamıştı. Ne mutlu zamanlar geçirmişti. Esin hep peşinde dolanırdı. Bayılırdı onun kıkırdamasına. Hiçbir şey düşünmezdi onun bu içten hali yanında olunca.O yine burada olsa dağılır mıydı acaba beyninde ki karıncalar?Suzan’ı mı çağırsam acaba? Esin onu pek sevmez ama. Oysa benim dostumdur Suzan. Deli Suzan. Ancak dost olacak bir kız, sevgili değil.Sırları düşlerini geçse, bu gün geçmeyecekti sanki… Gözleri dalgın, beyni dalgındı. Bir zelzele olmuş şimdi olanları düşünüyordu.Oysa ki, hiç planlamamıştı bunları. Bir anda oluvermişti.‘ Ah! Esin Ah!! ’Bu düşüncelerle dolaptan çayı aldı ve çaydanlığa koydu ama birden dökmekte olduğu çayı demliği temizlemeden döktüğünü ve demlikte önceki bayatlamış çayın olduğunu fark etti.Birden kızmaya başladı kendine. Demliğin suyunu lavaboya, çayını çöpe döktü. Soğuk suyu açıp demliği yıkamaya başladı. Parmak uçları üşüdü. Tekrar poşetten çay koydu demliğe.Ocağı yakmak için bir kibrit aradı. Buralarda bir yerde olmalıydı. Ocağın yanında ki çekmecede olmalıydı.Baktı ama bulamıyordu. ‘Aman Esin, nereye koydun şunu!’Her zaman burada olurdu. Onun altındaki çekmeceye baktı. ‘Makarnaların yanında, kibrit. Fiyonk kibrit gel buraya.’ Ocak çok az yanıyordu. Çay yapmaya yetmeyecek kadar. Fırlattı kibriti duvara. ‘Ne harika! Bugün her şey aleyhime. İnanamıyorum!’Söylene söylene salona geldi. Hava çoktan kararmıştı. Son bir umut tüpçüyü aramak için tam telefona yaklaşırken telefon çaldı.Hayır, telefon eden tüpçü değildi. Arkadaşı, Umut. Fakülteden. Nasılmışmış, İyi miymişmiş de…Arkadaşının sesi yine coşku dolu, neşeli geliyordu. Kendini daha beter hissetti. ‘Dışarı çıkar mısın?’ diyordu ahizenin diğer ucundaki ses. ‘Bara gideceğiz. Şarap içeceğiz. Sen seversin’ diye düşündük.Bir an ne yapacağını bilemedi. Ne yanıt vereceğini…‘Hani ne yapayım diye düşünüyordun o kadar? Hadi bak şimdi gidebilirsin, hadi belki unuturumda belki tüm bu olanları .’‘Tamam’ dedi.Giyinmesi gerekiyordu ‘ Ne tuhaf, Esin’in gittiği gün dışarıya gidiyorum. Bara gidiyorum. Hiç umursamıyor gibi, düşünmüyor gibi… Aman! Yas mı tutayım evde kalıp da, kafam patlıyor zaten.’

(www.corbis.com adresinden alınmıştır.)
(www.corbis.com adresinden alınmıştır.)

Düşüncelerinden bir türlü kurtulamıyordu.‘Ne giyeyim? Ay, hiç sorunun kalmadı. Beni beğenecek biri var sanki… Yok mu? Yok. Artık.’
Ne kötü. Yüksek bir binaya çıkıp, fırlatmak istiyor kendini içimdeki ruh hali.’ Ama onun böyle söylemesi yalnızca sözdü, asla yapamayacağını kendide biliyordu. Uzaklaşmak istiyordu her şeyden.‘Aslında uzak bir ülkeye gitsem, her şeyi bıraksam ve her şeye yeniden başlasam ne iyi olurdu. İçindeki her şeyi atsan kurtulabilir misin her şeyden?..Kurtulmasının tek yolu şu kafasında ki sorunu çözmekti.‘’ Tanrım ruhuma yardım et diyeceğim zamanlardaydım. Öyle ki içimde ki okyanuslar bir süreliğine tatile çıkmış ya da onlar hiç yok muydu ki orada? Bu daha kötü ya! Asıl onun olmasını istemiyorum. Onun un sermesinden iplere… Korkuyorum.Öyle ki, ansızın pınarlarım solacak diye korkuyorum. -yazdığı yazıdan kafasını kaldırıp- “Varolma çabası ne zormuş .” diye geçirdi içinden Can, ve son yazdığı öykünün ne kadar kendini anlattığını…
Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.