Bakışın üstüme yitik bir öyküyü arar gibi düşerken ben çoktan hazırlamıştım gidişine ağıtlarımı…Aynı sandalın küreklerine asılıp farklı yönlerde yolculuk etmeyi seçen düşlerimize nasıl dur diyebilirdim ki… Sen kıyılarında sazlar yetişen yaz ayları nilüferlerin çiçek açtığı bir göl kenarı kadar dingin ve tutunabileceğin toprak parçasına bir o kadar yakın… Sen hem toprağı hem suyu arzulayan kararsız bir rüzgâr.Bense derin mavilerin dalgalara yakın toprağa uzak asudeliğinde, yalnız sen de karar kılmış ve bir toprak parçasına bağlı kalmadan sende kaybolmaya vakfolmuş…Hafızana şikayet etme günbegün anbean karşında dikilen hayalimi..Seni kendi kıyılarına salıveren yüreğim şimdi unutmana izin veriyor tüm geçmişimizi..Ama biliyorum sen olmadan açılamayacak yüreğim derin mavilere…Bir yanım hala nilüfer,bıraktığın yerde toprağa kök salmış ve her gün yeniden yeşerip seni umutla bekleyen…Bir yanım yorgun kamışların arasında terk edilmiş yaşlı bir sal, her gün biraz daha umut tüketen…İki yanım bir sen……………………………………………………………..not: yazılarımı sevenler, sevmeyenler uzunca bir müddet buralarda yokum bilginize…