Yıl bin950…yer Şumnu ili bulgaristan…O zaman ki Rus güdümünde ki Bulgar hükümeti ve halkı bir karar alır…Ve bu karar hemen uygulamaya konur…karar şudur: ” Ya bir hafta içinde sahip olduğun mal mülk ve diğer herşeyi bulgar olan birine bırakıp ülkeyi terk edeceksin yada bulgarca bir isim ve soy isim seçip burada kalacaksın…”Dedem, 3 kardeşi ve babası, artık burada kalamayız deyip o hafta ülkeyi terk etmeye karar verir…Malk mülk o kadar fazladır ki ne yapacaklarını şaşırırlar…Oturdukları köy bir türk köyüdür… Ve bulgar bulabilmek için yan köye giderler… 1500 baş koyun… ( tanesini 100 milyondan hesaplayın…) Adamın ismini ben hatırlamıyorum ama böyle böyle yok pahasına sana verelim derler…Bulgar arkasına yaslanır ve kimin malını kime satmaya çalışıyosun pis türk der….Askerliğini günde 20 saat kömür madeninde 4 yıl yapmış olan dedem konuşur adamla…Tamam der…İmzalı kağıdı alır… Henüz 1 senelik evli olan dedem 15 günlük bebeği yani babam, Büyükbüyükdedem, Dedemin kardeşleri hepsi vatanlarından yurtlarından bulgarlarca söküp atılır…75 yaşında ki dedem anadili türkçe kadar iyi bulgarca konuşurdu (akranı olan büyüklerim öle derdi).. 25 sene boyunca ağzından bir tek kelime bulgarca konuştuğunu duymadım…bin970 lerde Avusturya’ya işçi olarak müracat etmiş fakat pasoportları yakıp “Ben gavurdan zor kurtuldum bir daha gavur zülmü çekmem”Şimdi gülüyorum ben de dahil olmak üzere herkes bu ülkeyi bırakıp birilerine uşak olmak için can atıyor…Yeni gelen (1988) göçmenlerinin çoğu tekrar geri döndü ve Bulgar vatandaşı oldu….Analarına, babalarına ve atalarına yapılan zülümleri çok çabuk unuttular….Yaşasın Avrupa Birliği… Köpek olmak için yeni kapılar açacaksın bizlere….