Jan Van Eyck-
Jan Van Eyck- “EVA”

15. yüzyılda yaşayan efsane ressam Eyck, Adem ile Havva tablosunda, epey kavisli kadın göbeğini, cazibenin temel öğesi olarak betimler.Cazibeden ziyade,
İNSAN VÜCUDUNUN “İKİ BEYNE” SAHİP OLDUĞU GERÇEĞİ ÇOK AZ KİŞİ TARAFINDAN BİLİNİR.

Daha doğru ifade ile, insan vücudu bünyesinde “İKİ SİNİR SİSTEMİ” barındırır.BİRİNCİSİ, merkez üssü beyin olan sinir sistemi.İKİNCİSİ, dış etkenlere aynı şekilde cevap veren, tek farkı merkez üssü “bağırsaklar” olan sinir sistemi.Bu sinir sistemi nedeniyle mide, günlük yaşantıdaki tercihlerde ve duygusal yaşantıda aslında “karar alma organı” görünümündedir.”Midenin ekşimesi”, “Öfkeden midenin yanması” gibi günlük konuşma diline yerleşen deyimler ise, karın boşluğunun dış dünyaya gösterdiği tepkilerin bir yansımasıdır.”Göbekteki beynin” dışarıyla mesaj alışverişinde bulunduğu, deneyimleri hafızasına kaydeder ve “duygusal” bir organdır. Bu bölgenin, sindirim sistemi ile bağırsakların çalışmasını kontrol etmesinin yanı sıra, psikolojik sıkıntıları kolit, ülser, ishal ve gaz gibi tepkilerle dışa vurulur.

Karın, evrimini en hızlı tamamlayan vücut bölgelerinden biridir.Birincil amacı beslenmek ve sindirmek olan yeryüzünün ilk canlılarının sinir sistemleri karın bölgesindedir.Fiziksel fonksiyonlarını yerine getirebilmek için beyin merkezli bir sinir sistemine gereksinim duyan canlılar ise çok daha sonra ortaya çıkar.Bugün karın boşluğu, canlıların en önemli bölgesi olmaya devam eder. Mide, bağırsak, karaciğer, böbrek gibi yaşamsal öneme sahip birçok organı barındıran, bedenin “coğrafi merkezi” konumundadır.Ayrıca üremenin en önemli ve son aşamasını taşıyan, vücudun hem motoru hem de en ilkel ve hayvani bölgesi olarak nitelendirilir. Aynı zamanda güzellik ölçütü, yaşam ve gücün simgesi, yaralayıcı şakaların ve tutkuların hedefi olması da cabası…

Kimi psikologlar göbeği, doyurulamayan arzuların, oburluk duygularının, açlığın, seksin ve genellikle de hislerin birleştiği yer olarak tanımlarlar.Bunun yanı sıra, gıdalardan elde edilen gücün de merkezi olduğu ifade edilir.Uzakdoğu felsefesine göre insan enerjisinin kaynağı, göbek deliğinin üç parmak altındadır.Psikanalitik bakış açısına göre ise anneliği simgeler. Yine sıkıntılı anlarda kolların göbek üzerinde kavuşturulması, sığınma ve korunma ihtiyacının bir ifadesi olarak değerlendirilir.Belki de üreme organına yakınlığından olsa gerek, karın bölgesi birçok kişi için başkalarının kolay kolay dokunamayacağı, sadece aile üyelerinin temasına izin verilen bir bölgedir.Hamile bir kadının karnına dokunmak ise toplumda fazla yadırganmaz. Çünkü dokunulanın, kadından çok karnının içindeki canlı olduğu düşünülür.Göbek kimi zaman nefretin ve insanın kendini cezalandırmasının da hedefi olur.Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin bu konudaki tanımı oldukça ilginçtir: “Göbek, insanın kendinde tanrıyı görememesinin nedenidir.”Göbekli olmak çoğu zaman şaka konusudur, aşırı kilolu olanlar ise acımasız alayların kurbanı.

Japonya’da ise karın, bambaşka bir eylemin aktörüdür. Japonya’da geleneksel olarak intihar, karnın kesilmesi yani “harakiri” ile gerçekleştirilir.Japon kılıç sanatı “Laido” nun ustalarından K. Kumai, harakiri şöyle anlatır: “Harakiri, trajik bir intihar biçimidir. İntihar edenin yüzünde acılı bir ifade oluşması halinde, sahip olduğu son saygınlığı yitirmemesi için, gerekirse yanında bulunan yardımcısının onun başını keserek müdahale etmesini sağlayacak kadar yavaş bir intihar biçimidir.”Karın boşluğu aynı zamanda insan vücudunun en zayıf noktalarından biridir. Askerlere süngü eğitiminde hedef olarak gösterilen karın bölgesi, savaşlarda en çok darbe alan bölgeyi oluşturur.Birinci Dünya Savaşı’nda askerlerin büyük çoğunluğunun karın bölgesine aldıkları darbeler sonucunda öldükleri veya yaralandıkları görülür.Bugün ise insanlar, göbeklerini eritebilmek için, ciddi rahatsızlıklara yakalanma pahasına diyet yaparak, kilometrelerce yolu koşarak ya da yürüyerek kendilerini cezalandırır.Günümüzde yağsız ve göbeksiz bir vücuda sahip olmak, bir başka ifadeyle tığ gibi görünmek moda…Kaslı bir karna sahip olmak için spor salonlarına, özel malzemelere harcanan paralar veya başarısızlıklar sonucunda bonus olan insani kompleksler küçümsenemeyecek oranlara varıyor.Halbuki, yüzyıllar boyunca dolgun ve çıkık bir göbek, zenginlik ve bolluğu simgeliyordu.19. yüzyılın zenginleri, göbeklerini yelekler ve altın zincirlerle süsleyip gururla sergiliyorlardı.Kısa bir süre öncesine kadar Güney İtalya’da güçlü ve iktidar sahibi kişileri tarif etmek için “omo de panza- göbekli adam” nitelemesi kullanılıyordu. Bu yörelerde genç kızlara nikah öncesinde özellikle kilo aldırılıyor ve müstakbel kocalarına hazır hale getiriliyordu.

Osmanlı ve Anadolu kültüründe de durum çok farklı değildir. Daha önceler tabloları “balıketi” kadın figürleri süslerken, günümüzde ince belli kadınlar seks sembolü halini aldılar.Hatta İngiliz uzman Desmond Morris’e göre, giderek cılızlaşan ve uzayan yeni nesil kadınının vücut hatları, kabaca kadın üreme organını anımsatır.Göbeğe yüklenen cinsel çağrışımlar, moda ve giyim tarzını da etkiliyor.Vals yaygınlaşmaya başladığında, “Ahlaksızlık balo salonlarına da girdi.” şeklinde hayıflananları en çok rahatsız eden unsur, kuşkusuz kadın ve erkeğin karın bölgelerinin dans boyunca temas etmesiydi.Victroia döneminde bel kelimesinin uluorta söylenmesinin ayıp olduğu düşünülünce…1900’lerin başında bale afişleri için çekilen fotoğraflarda, balerinlerin göbek deliklerinin rötuşlandığı düşünülünce…Adını, ilk atom bombası denemelerinin yapıldığı “Bikini adası” ndan alan iki parçalı mayoların sahillerdeki patlaması, itici gücünü yüzyılların bastırılmışlığından mı alır?Kadın göbeğinin çekiciliği, Hıristiyan ilahilerinden Sau Nu King’in taocu seks öğretilerine kadar uzanan pek çok kutsal metne ilham kaynağı olur. Çin filozofları ise, kadın göbeğinin cinsel birleşme sırasındaki önemine yer verirler. Bu metinlerde kadının göbeğini kullanarak, erkeğin karnının altındaki enerjiyi nasıl harekete geçirmesi gerektiği öğretilir.

Göbek ve sumo güreşçileri. Bir sumo güreşçisi, dev karnını kullanır rakibine karşı. Bu karnın formda kalması için ise günde en az 22 tabak pilav yemesi ve 3,5 litre bira içmesi gerekir.

Göbek ile birlikte anılan bir başka olay ise, “göbek dansı”Nasıl doğduğu hakkında kuşkular bulunsa da, göbek dansı ilkçağlarda erotik bir öyküye dayandığı tahminlerine bağlı olarak “kasların dansı” diye adlandırıldığı tahmin edilir. Bu öyküde göbek dansının ilk kez, çok şişman ve sıkılgan bir adamı sekse davet etmek için yapıldığı ileri sürülür.Ne var ki, bazı araştırmacılar çok eskiye tarihlendirilen bu öykünün bu dansla ilgili olmadığını ileri sürerler.Günümüzün kadın modası, kadın göbeğinin dövme ve piersinglerle yeniden keşfedilmesi yönünde.Belki de bu modayı, çağdaş kadının kendi cinselliğinin sahibi olmaya başladığı ve artık katı kurallarla sınırlanmayan bir yüzyılın işareti saymamız gerekiyor. ( mu acaba?)Ve günümüzün erkek modası “karından konuşmak”yönünde.Belki de bu modayı ağzı olan konuşuyor, ağzı olan konuşunca yoruluyor ve nihayetinde karnından yardım alıyor gibi algılamak ve artık ahlaki kurallarla sınırlanmayan bir yüzyılın işareti saymamız gerekiyor..(ve vantrologlar/ vantriok. ses dahilerini tenzih etmeyi görev bilmek şartıyla…)Kaynaklar:1. Focus 06/19962. Desmond Morris/çıplak maymun