Büyük sandıklarını küçülterek,kendini büyütmektir gitmek
Büyük sandıklarını küçülterek,kendini büyütmektir gitmek

melodiMaziden kalma hazımsızlıkların, fesatlıkların, erdemsizliğe dair ne varsa rengi soluk bayatlamış hissiyatların kulaklarımın zarlarına çarptığı bir öğle vaktindeyim.Alnım, durduğum yerde salgıladığım ter damlacıklarını, kapılarını aralayıp tüm vücuduma buyur ediyor, bunalıyorum,sıkılıyorum,yazmak istiyorum,olmuyor.Ben yazınca ılık rüzgarlar eserdi ensemden taraf;Arka arkaya dizilmiş söğüt ağaçları şarkılar söylerdi kulaklarıma;Nadasa bırakılmış topraklar yalnızlıklarından dert yanarlardı toprağa hasret ruhuma,Ben dinlerdim oturup onları üstüme saldıkları kokularını içime içime çekerek,Kokladıkça severdim yalnızlıkları,dert yanmaları dinlemeyi,Çıplak ayakla bir yaylanın kutsal bir noktasına ayak basarak sanki, kendi bayrağımı dikerdim tepede bir yere,Avaz avaz bağırırdım özgürlük diye kollarımı iki yana açıp etrafımda dönerek.Yazınca ben,uçar giderdim işte, her harf kurtuluşum olurdu, tutunup üstlerine ayaklarımı sallandırırdım,şöyle bir bakardım aşağıya, minyatür bir ben görürdüm orada,gülerdim sonra,büyümeye doğru kapardım gözlerimi,dinlemeye koyulurdum söğütlerin şarkılarını, toprakların yalnızlıklarını,toprakların kokularını…Şimdi de yazıyorum işte,Ama olmuyor.Üstümde kilometrelerce yük; tutunsam da harflere yükselemiyorum,Çırpınıyor her biri semaya hicrete,Bense istemsizce direniyorum.Uçamıyorum,Araya kilometrelerce bir şeyler girdi,Fazlasıyla kasılıyorum. Hem de bu daha hiçbirşey.Ben’ daha var kii’ lerle uyanıyorum her gün,gideceğime hep daha var sanıyorum, belki de gitmeyeceğim sanıyorum,Ama buna rağmen ağırlığım harfleri bastırıyor,Tutunmayıp,en azından onları serbest bırakma imkanım varken, onları da aşağıya çekiyorum, bir sabitliğin en sağlam urganına hepsini bir bir iliştiriyorum.Üzerimdeki ağırlıkla,geleceğimin kanatlarını da yeryüzüne mahkum ediyorum,Bir başka yerde beni kurtarabilecek harflerin hepsini, şimdiden çocukça bir öfkeyle yakıyorum.Küllerini sol yanımdaki karanlık hücreye hapsediyor,yeniden doğmasınlar diye arada bir girip gözlerimin yaşını yerlere akıtıyorum.Ne garip her şey,Bugüne dek anlamadığın yüzyıllık gerçekleri giderken idrak edebilmek,en azından yaklaşmak…En güzel şiirlerin, en güzel yazıların, en güzel duyguların, hasretlerin ,aşkların,nefretlerin, aslında her şeyin en gerçek ve sağlamının ve en güzelinin ancak en uzaklarla beslenebildiğini anlamak,belki de sadece sandığın bir anlayışa,en azından sanma derecesine gelecek kadar yaklaşmak,Birşeylerin özü üstünde durmak,yorumlamak,Hep, ağlamaklı dizelerini okuyup da geçtiğin bir şairin yerine, uzaktan değil de , elini omzuna koyarak kendini koymak…Bence her şey gitmekte saklı.İstersen gitmeden bir gün önce, dünyanın en görkemli aşkına son vermek zorunda ol;İstersen gittiğinde bulacakların, geride bıraktıklarının yanında bir kum tanesinin bir bölü (iki) yüzü olsun;Her ne olursa olsun,Gitmek tamamen geçmişe dönmektir,Gitmek hep maziye düşmektir,Ama bir düşmek ki,Sıcak bir aşkın taşıyıcısı olacak kadar tasarrufsuz olamaz;Bir düşmek ki;Hiç o kadar gerçek olamaz ve bütüncül,Hiç o kadar doğal kokamaz,hiç o derece sola kayamaz,Özlemek hiç o kadar samimi olamaz ve evrensel,Düşünmek hiç o kadar haz vererek acıya boğamaz,İnsan hiç o kadar bilinçli olamaz geçmişin sarhoşluğuyla…Ya,O kadar taşar ki insan uzaktayken; ama hiç yeniliklere o kadar açık olamaz,Hissedemediği,duyumsadığını sanıp da yakınından geçmediği yaşanacakça kadar hayatla hiç o kadar karışamaz,renklerin en gerçek tonlarıyla o kadar alaşımlanamaz…Maz, maz.İnsan,Dizinin dibindeyken her şey, ve aslında hiçbirşeyi olmasa bile hayatta, kendi dilindeyken ve toprağındayken hala,Dilediğince, umut yoktur diye haykırsın isterse kainata,Her gün kendini yenileyen ‘acaba’lar ile uyanır ya hani o aslında…İşte o,Hayal ettiklerine ne kadar uzak olursa olsun,isterse bunun için hayatı pahasına iddialara tutuşsun,O gene hep yakın olacaktır her yana,her yaşama, her lokmaya,toprağa,insana…Eğer bir gün uzaklara düşerse,Geride bıraktığı yakınlarına daha da yakın, en yakın olacaktır ama işte,En uzak kalarak tüm yakınlara.Bilmiyorum ne yazdığımı,farkında değilim,Mutlak bir şeylere çok yakınım,Tutunamadığımı iddia ettiğim harfler belli ki bileklerimi acıtarak tutunmuşlar bana,Yükseliyorum belli ki ,İşin kısaca gerçeği,Ben gidiyorum.Birçok gitmeden daha az gitmek elbette benimkisi, ama birçoğundan da daha nice ayrılığımın mesafesi,maddi ya da manevi.Demek istediğim şu ki;Ben daha önce hiç gitmemiştim,Bundanmış bence küçük ayrıntılara kök salma merakım ve hep bodur kalışım.Şimdi koca çınarlarda kalp gözüm,Gelişimden sonra iki maşrafa suya eyvallah etmez artık özüm.