Televizyon karşısında bezik ve bitkin bir şekilde zaplarken, Abbas Güçlü ile Genç Bakış’ı yakaladım geçen akşam… Mehmet Altan ve Ahmet Hakan yarı uykulu halimle seçebildiğim iki dinlenesi konuktu.Üniversite öğrencileri yine abuk sabuk sorular soruyorlar, konuklara ayar vermeye çalışıyorlardı. Zaten bu programın başladığı günden bugüne değişik bir şey sorulduğunu ben görmedim. YÖK, üniversite ve türban sorunu, Türk-Kürt ayrımı…vs”Ya ben bambaşka bir ülkenin üniversitesinde okuyorum, tamamen farklı düşünüyorum, ya da bu soruları soranlar gerçekten kendilerini geliştirmekten aciz televizyon çocukları…Hiç okumuyorlar, görmüyorlar. Atatürkçü olmayı, solculuk zannediyorlar!” diye düşünürken benim gibi düşünen bir tane gözlerinden öpülesi -mecazi olarak- arkadaşım çıktı dedi ki:”Biz neleri tartışıyoruz? Hangi devlet ya da özel üniversitemizin diploması yurt dışında birinci sınıf olarak kabul ediliyor? Hangisinin eğitimi, araştırmaları, ulusal makaleleri değer görüyor?”Üniversitelerin bilim ve araştırma yuvası olması gerekirken, tamamiyle siyasi görüşlerin,politik çekişmelerin zeminine çekildiğini üzülerek izlemekteyim. Bugün hala türbanı bir sorun olarak gören, Doğu’da ayrımcılığı körükleyen görüşlere değer veren,peşinden giden, düşünmeyen, üretmeyen üniversite öğrencilerimiz varsa, problemleri hükümetlerde aramak yanlışın en büyüğüdür.Teknolojik gelişmelerin uzağında, tamamen yabancı sermayaye bağımlı bir gelecek bu ülkenin gençlerinin önündeki en büyük engeldir. Bu engeli aşacak olan da yine gençlerdir. Üniversiteden çıktıktan sonra iş bulamıyorum diye ona buna sitem eden gençlere üniversitede iken ne ürettin diye sormak gerekir. Ülkesinin geleceği,dolaylı olarak da kendi geleceği için hiç bir araştırmaya katılmamış, üretmemiş, bilimsel boyutta düşünmemiş hiç bir gencin işsizlikten dert yanmaya hakkı yoktur. Üniversiteler siyaset yuvası değil, bilim yuvası olmalıdır.Gençler hayata böyle bakmamalıdır. Çünkü sınırlarımız içerisindeki siyaset bizi ileri taşımazken, üniversitelerde üretilen her fikir,teknoloji..vs sınırlarımızı aşıp , modern dünyaya bizi bir adım daha yaklaştırır.*(Bu yazının fikir aşamasında,yazının başında bahsi geçen programın bir kısmında Mehmet Altan’ın anlattığı bazı şeylerden oldukça etkilenilmiştir.)*