En çok bulunanları pepsi kapaklarıydı zamanında . En zor bulunanı ise tekel kapağı idi (bizim mahallenin kurlarına göre) . Bunun bir zamanı olurdu bir an bütün mahalle gazoz kapağı oynamaya başlardı sonra herkes bilye oynardı. Mevsime göre de değişmezdi kim çıkarırdı bilmiyorum ama gazoz kapağı zamanı çıkınca kahvede çalışan mahalle abileri daha bir değerli olurdu. Rica edilirdi bazen araya baba girerdi (nadiren) kapaklar için çocuklar yere bakarak yürürlerdi. büyük çocuklar toplamazlardı onlar kazanırdı küçük çocuklar mahalle mahalle gezerdi çünkü her mahallede aynı anda başlamazdı gazoz kapağı zamanı . Gazoz kapağını torbada taşırdık bilyayı cepte taşırdık sanırım birisinin taşla diğerinin bilye ile oynanması dışındaki tek farkları buydu. Arada bir istanbula giden çocuklar olurdu ellerinde garip kapaklar olurdu gelirlerdi anlamsızca bakardık açık arttırma gibi herkes değer biçerdi ama çocuklar da satmazdı kapağı niye satmazlarsa sonra haberi gelirdi çocuk kapağı satmış olurdu kaç kapağa satarsa satsın aptal ya da enayi olurdu. Ben hiç gitmemiştim istanbul’a bir keresinde babamla hiç evin olmadığı şehir dışında depo mu şantiye mi hatırlamadığım bir yerde tekel kapağı bulmuştum çok net hatırlarım hiç ama hiç heyecanlanmadım sadece yerden aldım ve cebime koydum. Hatta oradakiler bırak pis o felan dediklerinde bile atayım diye geçirmiştim içimden ama ısrar etmemişler ki atmamışım. Mahalle de kapağı göstermiştim ama satacam dememiştim elinde tekel kapağı bulunan başka çocuk vardı büyüktü uyanıktı yıllar sonra bile hatırlıyorum ama aklımda hep uyanık olarak kaldı . Nasıl başladığımı bile hatırlamıyorum sadece oyunun ortasında hatırlıyorum kendimi. Diğerinin taşını vuran kazanacaktı aklıma tekel kapağı geldikçe o çocuğun o taşı atarken ki surat ifadesi gözümün önünde, nasıl da uzman halde benim taşıma baktığını dudaklarını ıslık çalan insanlar gibi büzdüğünü ve sadece benim taşıma baktığını hatırlıyorum. Benim taşımı vurmuştu yanında diğer büyükler vardı hemen geldi elini açtı çok garipti sanki nirvanaya ulaşmıştım o gazoz kapağı çok önemsizdi benim için elini nasıl uzattığını ve suratıma hiç bakmadığını ve sadece cebime baktığını çok net hatırlarım . O yanındaki diğer büyükler nasıl da basit gözükmüştü elinde 2 tane tekel kapağı olan çocuğun başındalardı neydi amaçları bu kapaklar yüzük gibi miydi? Hiç üzülmedim sadece herhangi bir oyun bitmiş gibi . Verdim kapağı kimse bana bir şey soylemedi kimse oyunu yorumlamadı kimse hata yaptın demedi enayi demedi 2 tekel kapağı olan çocuk diğerleriyle gitti mutluydu.Neden bilmiyorum ama gazoz kapağı denince aklıma gelen sadece bu, hala çok önemsiz geliyor o gazoz kapağı bana . Artık sokak aralarında gazoz kapağı oynayan yok diye hayıflanmıyorum. Kutu kolalar geldiğinden bu yana artık şişe kola satılmıyor sanırım ondan. Babam da biz bilye oynamazdık kemiklerle oynardık diyordu ben küçükken. Sanırım ben de baba olursam çocuğuma biz kapaklarla oynardık tasolarla değil diyeceğim , kimbilir o oğluna ne diyecek?
yorumlar
Ben hatırlamıyorum, hangi kapağı zor bulurduk, hangisi değersizdi ama kahve önlerinde nemli çayların arasında veya başımız önde sokak sokak ve mahalle mahalle gezip gazoz kapağı aradığım çok olmuştur.Bir de güzel mermerim vardı.yağ gibi kayardı toprak üstünde.Hava olsun diye söylemiyorum müthiş bir mermerdi.benim mermerimdi.mermercinin önündeki kırık mermerler arasında bulmuştum onu.Eski oyunlar deyince akılma çivi geldi hemen.iki kişi oynarsak V(yahut Z) çizerdik ıslak toprağa, üç kişiysek Y, dörtsek X..çivinin ince olması daha iyidir.içerdeyken çıkmak kolay olur ama kıstırmak için biraz kalın olan çivi daha kullanışlıdır.birden bire kayboldu çivi oyunumuz.Bir ara radyoda; bu oyunun sonunda kafasında çiviyle hastaneye gidenlerin çokluğu yüzünden anasaya kararı ile kaldırıldığını falan söylemişti birisi..Misket her ne kadar burjuva oyununa kaçsada o da güzel oyundur.tumbayı pek sevmezdim ben.başta oynadığımızda başa kalırdım genelde.birden fazla adam oynatma ustalık işidir.stratejiyi iyi belirlemek lazım.Morsuda pek sevmezdim ama iyi oynardım.Herne hikmetse morsta iyiyimdir ama kuyuda halim içler acısı.oldukça çeşidi vardı bu misket oyununun.ben hepsini bilmem tabiki..sonra g.t kazımaca oyunu vardı, kibrit vardı,sigara kağıdı vardı.sigara kağıdı demişken; bir ara meşhurdu sigara kağıdı içindeki parlak kağıtlardan toplamak.bende 250gr. topladıyıdımda elimde kaldıydı.Annem çok kızardı.bulsa kesin çöpe atacaktı.Hala bulamadıysa kömürlükte olacak.ne demiş atalar sakla s(z)amanı gelir zamanı:)son olarak eski günlerin anısına “çer çöp,herşey benden baş bendeeeeen“