Bizim köyün avcıları da varmış.Öğrendiğime göre, avcıların da tavcıları olurmuş..Üstelik ava gittiklerinde kendilerini seferi zannedip oruç bozarlarmış!Bu adamlar ne avlarlar?Ne avlasınlar, envai çeşit kuşun olduğu yerde.. Tabiki kuş.Yukarıda ” Tavcıları da varmış ” dedim ya meğer bu tavcılar, adamları gaza getirip üç beş yolluk için bu işi yaparlarmış..Muhtara sordum,”Bu ne iş dayı, buralar sahipsiz midir? elin gavuruna toprakları sattık. İyi de adama Zambiya da bile böyle özgürlük vermezler yazık değil mi?”
“Sorma beyim, tur operatörleri bunları topluyo ormana götürüyo, jandarmaya haber veriyoz, onlar misafir deyu bişey yapmıyolar”
Flamingoların yaşadıkları alana, golf sahası yapan zihniyet elbetteki her şeyini paraya tahvil edecektir..Mendebur herifler!Ellerinde bir yaban kargası, yolda bir güzel yolmuşlar.. Gerine, gerine jeeplerinden sarkıtmışlar..Yanlarında da Havva anamız kılıklı hatunlar..İşin, üçkağıdını da öğrenmişler bu arada; Hayvanı yolda yoluyorlar ki, kasabaya köye rahatça sokabilsinler..Yahu denizler senin..Umman emrinde, alacağını ordan alyorsun zaten..Zehir zıkkım olsun emi!Gücümüz yetmiyor ki !.Zihin potansiyeli bile işlemez hale geliyor insanın.Hiç bir bulutun örtmediği, bilinmez kuytulardan esen esintiyi dinliyorum..Topraktaki tüm feyzlerin taştığı, her otun boy attığı, her çiçeğin kokular saldığı, her nesnenin taştığı bu lezzeti berhava etmeye kimin gücü yetebilir?Bu aydınlığı bozan, pervasız insanların korku filmine çevirdikleri düşüncelerim, puhukuşlarının özgürlüğe vuran kanat çırpışları ile kısmen dağılıyor..Ne var ki, suda maksatsız ve lezzetle dolaşırken bile, tepenizdeki kuşların çığlıklarından, etrafta hala marazi, sinsi ve hınzır insanların varlığını hissediyorsunuz..Tabiatın insanla işi yok ama insanın onunla ilgili çok sinsi planları var maalesef..