Bir zamanlar oldukça sakin bir şehirde bir çocuk varmış. Kendi halinde, pek insanlara katılamayan ama içi sevgi dolu bir çocukmuş bu… Elleriyle “dışın dışın” yaparak birbirlerini vuran çocuklar arasında tek “vurulan” oymuş :))
Çok seviyormuş etrafına bakmayı, insanları incelemeyi. ilkokul, Lise sıkıcı geçmiş, bir sürü hayal kırıklığı… Üniversite desen tamamen kabusmuş, uyanmış zaten o rüyadan da.
Birgün en sevdiği oyuncağı almışlar ona. Hiç bir zaman en iyi dostu olmasa da çok sığınmış ona. İnsanlarla konuşmayı sevememiş, gittikçe uzaklaşmış. Derken birden okşamış bir melek onu uzun saçlarından. Daha sonra bir melek, bir melek daha… Ama meleklerin rengi beyaz olmazmıymış ki? Neden siyah diye şaşırmamış mı? Anlamış bir gün uyandığında, kolundaki son meleğiyle tek başına kaldığında. O onu hiç bir zaman terketmeyecekmiş ki…
O sıralar değişmeye başlamış hayatı. Yine etrafındakileri görmeye başlamış. Derken bir tane daha melek çıkmış karşısına. Ufacık, minicik, şirin mi şirin :)) Melek korkmuş ondan, çocuk da melekten… Mlek yanına gelmiş çocuğun. Çocuk da ellerini uzatmış meleğe. Konmuş avcuna minicik melek. Sonra çocuğun kolundaki meleği öpmüş minik melekcik, bitmesin demişler hiç bir zaman…
yorumlar
şaka şaka??
ilk okuduğumda hiçbişey anlamadım
sonra acaba kız arkadaşlarını, evlendiğini ve çocuk sahibi olduğunu mu anlatıyo? dedim kendi kendime…
Ben sanırım bunu kimse anlasın diye yazmadım. Moralim çok bozuktu ve ağlamak üzereydim. En yakınımda bu sayfa vardı ve rahatlamak için birşeyler yazdım.
Aslında yazmak istediğim işlerimin çok kötü gittiği, duygusal bir çöküş içerisinde olduğum ve uyumak istediğimdi… Ama yazamadım. Bilmiyorum…
..oyle iste..
Tükeniş gibi geldi ama….
bence hoş bir yazı, ne anlama geldigi çok önemli degil,.. her ne kadar ben, dil üstünde kaydırmaca türü lengirli yazıları sevmesem de, bu, abartısız, okunabilir ve güzel,.. gorcan abi oley,.. (burda da moral düzeltmeye çalıştım:)
tanju baba’dan “dostlarım” geliyor dostlar,.. morali bozuk olan, ve rahatlamak için birşeyler yazmak isterken yanında bu sayfayı bulanlar için en çok,..
şimdi diyorum ki ben:
"kolundaki son melek seni terketmiyo" diyosun ya…işte o kolundaki son meleğin adı da: hafif.org
beni de terketmiyo hiç…
dün müydü, ondan önceki gün mü hatırlamıyom ama bi türlü açılmadı bu sayfa. Yaw ne kadar alışmışım, ne kadar özledim onu anlatamam…
Neyse bugün ilk tıklamada açıldı da ohhh! dedim…:))
Bu arada kötü giden işlerin düzelsin diye başarılar dilerim. Moral kazandırmak isterdim. Aslında şuraya herkesin güleceği resimler yollicam ama beceremiyom ki, yeni başlıyanlara blogların alfabesinden başlıyarak bi bölüm ekleseniz de cahilim, anlamıyom, bana Çince gibi gelen bu ipuçlarını okuya okuya bi gün anlıycam elbet triplerinden kurtarsanız bizi noolurdu.
ekim’in geçenlerde yaptıgı bi blogla haberdar oldugumuz, hafif’in burası neresi yazısında resim konusu açıklanmakta energy’cim,..
Ben biliyorum Fil’i de kolundaki meleğini de diğer meleği de hepsini biliyorum. size söylicek miyim ?..
Kolundaki melek dediği onu hiç bırakmıcak olan siyah bulutların üzerine yanlışlıkla konmuş(kondurulmuş da diyebiliriz) olan şirin bir… dövme.
diğeri…o bi kız işte sevgilisi arkadaşı çok arkadaşı daha çok sevgilisi..
Fil’e gelince o da oyuncak fil, kart fil, toka fil, küpe fil, kukla fil…
o kızın ona verdiklerinin hepsi fil ya da fil şeklinde..
e sanırım anlamışsınızdır ki o "küçücük çocuk" da kendisi oluyo…evet haklısınız bu da bi otobiyografi oluyo..
bi de gorcan abi evli değil! o genç , o bencil bi tek çocuk!