Dünyamızda son yıllarda yaşanan büyük felaketlerden bahsetmek istiyorum. Aslında felaketlerden ziyade basında ve insanlar arasında çıkan dünyanın sonu senaryolarından. Felaket senaryolarıyla gelen insanların amacını anlamak kolay değil. Sanki felaket senaryolarıyla insanları korkuttukları dünyada yaşamıyorlar. Japonyada yaşanan büyük felaketten dolayı zaten tüm insanlığın içinin sızladığına, felaket anına dair videoları çok kimsenin izleyemeyecek kadar hassas olduğuna eminim. O insanlara bir yardım eli nasıl uzatabiliriz diye düşünürken önümüze sırf biraz daha fazla okunmak yada izlenmek adına felaket ve dünyanın sonu senaryolarıyla geliyorlar.Aslında bize diyorlar ki siz felaket sezedeleri düşünmeyi bırakın gelecek için kendi telaşınıza düşün kendinizi kurtarın. Tamam bende dünyanın iyi gitmediğini küresel ısınma vb. şeylerden dünyanın normal seyrini bozan bir çok neden olduğunun farkındayım. Bu konularda ciddiye alınmalı fakat ciddiye almak için bir felaket beklenmemeli. Önlemlerimizi almamız gerektiğini anlatırken felaket senoryolarıyla önümüze çıkan insanlar, huzursuz bir toplum yetiştirdiklerinin farkında bile değiller. İnsanları bu tarz senaryolarla tedirgin ettiğinizde insanların üstünde farkında bile olmadıkları bir gerginlik ve huzursuzluk oluşuyor. Dünyada felaketler tabiki ciddiye alınmalı ama bu huzursuz ortamda cinnetlerden ve psikolojik sorunlar gibi bir çok sebepten ötürü insanlar ölüyor. Daha derine inmek gerekirse bir baba çoçuğu için gelecege dair parlak planlar kuramıyor, nasıl kurabilir ki felaketler artarak devam edecek dünyanın sonumu geliyor gibi haberlerle yazılarla sürekli karşılaşıyoruz. Bu ortamda insanlık tedirgin nasıl bir dünyaya çoçuk getireceğimizi bilmiyoruz. Bu huzursuz ortam suç oranlarını trafik kazalarını vb. birçok konuda artışa neden oluyor. Bu kaos ortamında zaten dünyada bir geçim derdi ve işsizlikdir gidiyor biz sıkıntı üstüne sıkıntı eklemeye devam ediyoruz.Elle tutulur hiç bir gerekçesi olmayan bu dünyanın sonu senaryolarıyla artık insanları tedirgin etmekten vazgeçin. Binlerce yıl önce yaşamış mayaların yaptığı bir takvimi ele alarak insanları tedirgin etmeye kimsenin hakkı yok. Bırakın insanlar gelecek için parlak hayaller kurmaya devam etsin. Büyüteceği çoçuğunu bir felaket içinde hayal etmesinde insanlığa yararlı bir vatandaş olarak hayal edebilsin, tedirgin değil heyecanlı olabilsin. Bügun eğer boşanmalar artıyorsa cinnetler artıyorsa hayatından memnun olmayan insan sayısı artıyorsa kadına şiddet ev içi geçimsizlik artıyorsa bir insan sadece kendini kurtarma telaşına düşmüşse bunların sebebi huzursuzluk veren ortamdır geleceğe dair umutsuz planlar senaryolardır biliyoruz ki dünyada daha önce bir çok felaket oldu ve bu dünyanın daha bilimin tam anlamıyla çözemediği bir denge politikasıdır ve bunu bir çok bilim adamı her fırsatta söylemektedir hayatını insanlık için harcayan dünya bilim adamlarının söylediklerinin aksine dünyanın sonunun geldiğini her fırsatta önümüze süren bu insanlar bence insanlık suçu işlemektedirler.Bugün gazetelere açıklama yapan bir kaç bilim insanının yazılarını eklemek istiyorum; Prof. Dr. Ahmet Ercan: (İTÜ Jefozik Bölümü Öğretim Üyesi): “Felaketler 2013’te doruk noktasına ulaşacak, 2015’ten itibaren düşüşe geçecek. Yani “kıyamet” yaşanması gibi bir durum söz konusu değil. Felaketlerdeki artış, yer yuvarlağının yapısındaki ve dünyanın eksenindeki değişikliklerden kaynaklanıyor.” ve Zeynep Değirmencioğlu (Astrolog): “Felaketler, dünyanın yörüngesindeki “kafa sallama” dan kaynaklanıyor. Dünyanın güneş ekseninde eğikliğinin değişmesi anlamına gelen bu kafa sallama süreci, her 29 bin yılda bir kendini tekrarlıyor. Bu süreç, canlı bir organizma olan dünyanın kendini yeniden var etmeye çalışması anlamına geliyor. Yaşanan felaketlerse bu sürecin doğum sancıları olarak görülebilir. Ben felaket yaşanacağını değil, bilimin ve bilincin ilerlemesiyle dünyanın çok daha yaşanılır bir gezegen haline geleceğini düşünüyorum.” Ve diyorumki eğer insanlığa faydalı olmamız gerekirse, dünyanında böyle bir süreçten geçmesi gerekiyorsa ki bu durum dünyayı daha yaşanılır bir yer yapacaksa, en az zararla nasıl atlatabilirizde bu süreçi çoçuklarımıza bizim yaşadığımızdan daha iyi bir dünya bırakabiliriz die düşünmeliyiz bence. Doğaya acımasız davranmaya devam edersek doğa kendi dengesini kendi korumaya geçeçek, biz biraz daha saygılı olmayı başarırsak doğa bu tarz felaketlerle bizi cezalandırdığı gibi ödüllendirecektirde. Bu dünya biz insanların felaketlerle helak olması için değil bizim daha iyi yaşamamız için yaratılmış ve yaşamamız için her türlü teday kusursuzla düşünülmüştür. Biz elimizdekinin kıyametini bilelim geleceğe aldığımız gibi bir dünya bırakmak için gayret edelim.