Ewan Gordon Mcgregor. 31 Mart 1971 doğumlu İskoçyalı aktör. Daha küçücükken hayali bir rock star olmak olsa da kısa sürede oyunculuk yapmadan yaşayamayacağını anlayıp ailesinin de desteğiyle küçük yaşından itibaren oyunculuk, drama eğitimleri aldı. Henüz mezun olmadan 1993’deRobin Williams‘ın başrolünde oynadığı Being Human‘da küçük bir rol alarak sinema dünyasına adım attı. 1994’de de ilk önemli rolü olan ve ona en iyi İngiliz aktör ödülünü kazandıran Shallow Grave (Mezarımı Derin Kaz) filminde Alex Law karakterini oynadı. Ama onu asıl ünlü yapan film 1996’da Danny Boyle yapımı Transpotting filmi oldu. Bu kült film Ewan’ın kariyerinde de dönüm noktası oldu.Amcası Denis Lawson‘ın da oynadığı Star Wars serisinin 1999’da ilk 3 filminin çekilmesi kararının ardından Ewan McGregor’a Obi Wan rolünü oynaması için teklif götürüldü. Ve böylece “”Star Wars”” hayranları tarafından da oldukça tanınan ve sevilen bir aktör oldu. Başarılı kariyeri, festivallerde onlarca ödül alan Moulin Rougefilmiyle devam etti. Nicole Kidman‘la başrolü paylaştığı bu müzikalde söylediği şarkılarla müziğe olan yeteneğini göstermiş oldu. Sesinin güzelliğiyle o kadar dikkat çekmiştir ki 1997 tarihli A Life Less Ordinary filminin yönetmeni Danny Boyle, aktörden sesini biraz bozup daha az profesyonel şekilde söylemesini istemiştir.

2001’de Josh Hartnett, Eric Bana, Orlando Bloo ve Transpoitting’de gene birlikte rol aldığı Ewen Bremner gibi birçok tanınmış oyuncuyu bir araya getiren Black Hawk Down filminde rol aldı. 2003’de Tim Burton yapımı masalsı dram filmi Big Fish’de oynadı. “”Karayip Korsanları”” serisinde Will Turner rolü için düşünüldü. Ama rolü Orlando Bloom kaptı.2004’te Long Way Road adlı belgeselde en yakın arkadaşı Charley Boorman’la birlikte motosiklete atlayıp dünyayı dolaştı ve bu gezi sırasında Moğolistan’da dört yaşında bir kız çocuğu evlat edindi. Asi yaşam tarzına rağmen tam bir aile babası olan Ewan 1995’den bu yana Eve Mouvrakis ile evli ve evlat edindiği kızıyla birlikte 3 tane kızı var.

2005’de Scarlett Johansson‘la Island, 2006’da Renee Zellweger ile Miss Poter, 2007’de Colin Farrell ile Cassandra’s Dream gibi başarılı yapımlarda yer aldı. Daha önce Scenes of a Sexual Nature ‘da olduğu gibi Jim Carrey ile birlikte oynadığı I Love You Philip Morris‘de de birkez daha eşcinseli canlandırarak oyunculukta sınırları olmadığını gösterdi.

Fimlerinde birbirinden bu kadar bağımsız karakterleri başarıyla canlandırarak her rolün altından kalkabileceğini kanıtlayan, tavırlarıyla, aksanıyla fikrimce her filmini zevkle izlettiren başarılı bir aktör o. Sinema dünyasının bu kadar içinde ve işine bu kadar aşık olmasına rağmen Hollywood’a da bir okadar uzak. Bu konuyla ilgili şöyle demiştir kendileri: “Hollywood’da yaşasam sıkıntıdan ölebilirim. Etrafta bu yaşam tarzıyla dolaşarak; eleştiri yeteneğinizi kısa sürede kaybedersiniz.” Ayrıca Hollywood’a uzak olarak sansasyonlara da uzak kalmış sadece işiyle gündeme gelerek takdirleri kazanmıştır. Matrix’de Neo, James Bond’da Bond rolünü geri çevirerek, hernekadar Star Wars’da oynamış da olsa gişe filmleri peşinde olmadığını göstermiştir.Gelecek projelerinden bazıları ise şunlar: Terry Gilliam’ın yıllar önce planladığı fakat bir dizi aksilikle çekemediği The Man Who Killed Don Quixote (2011), The Raven (2011), Salmon Fishing in the Yemen (2012), Naomi Watts ile rol alacağı The Impossible (2011), Haywire (2011), kadrosunda Eva Green’in de bulunduğu Perfect Sense (2010) ve Beginners (2010)