Equilibrium
Equilibrium

Kurt Wimmer’in senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı 2002 tarihli ”İsyan” (Equilibrium) günümüzde göreceli olarak adı fazla geçmeyen ama bana göre yine de özel bir yerde görülmesi gereken bilimkurgu-aksiyon filmidir. Başrolünde çekildiği dönemden beri adını iyice duyurmuş olan Christian Bale başta olmak üzere çeşitli film ve dizilerden aşina olduğumuz oyuncular olarak Sean Bean, Dominic Purcell, William Fitchner, Emily Watson, Angus Macfady, Sean Pertwee, David Hemmings ve Taye Diggs gibi isimleri sayabiliriz. Film, kara-ütopya denilen karanlık ve umutsuz bir gelecek tasviriyle başlıyor ve hikaye bu dönem ve ortam içerisinde şekilleniyor. Filmin renkleri ve atmosferi de bu karanlık geleceği destekliyor. Bu durumu fotoğraflara bakarak görebiliriz.3. Dünya Savaşı gerçekleştikten sonra geçen hikayede, dünya bu zorlu dönemin ardından totaliter bir sistemin içerisine girmiştir. Bu sistemde dünyadaki savaşları önlemek adına insani duygular bastırılmakta ve engellenmektedir. Özellikle duygulara hitap eden sanat eserleri ve sanatsal her türlü eylem yasaklanmakta hatta bunlar üzerine kafa yoran insanlar ölümle cezalandırılmaktadır.

Sistemi korumak, insanların sisteme karşı düşünce ve eylemlerini engellemek için geliştirilen ”Prozium” (Prozac+Valium) adındaki hap, her gün sistemin belirlediği saatlerce her dünya vatandaşı tarafından içilmek zorundadır. Bu hapı içmeyenler sistem tarafından belirlendiği takdirde sistemin güvenlik ekibi duruma müdahale etme görevini üstlenmişlerdir. Bu ekibin üst düzey görevlilerinden John Preston, Prozium’u içmekten vazgeçtiğinde yavaş yavaş kurulan sisteme karşı en tehlikeli kişilerden bir haline dönüşecektir. Filmin kısaca konusu bu, belki duydunuz ya da daha önce hiç duymayıp nasıl duymadığınıza şaşırmış olabilirsiniz. Bu durumu belki de filmin günümüzde kimi benzer türde yapımlar kadar adının geçmemesine bağlayabiliriz. İlk olarak filmin görsellik ve çekimlerini göze alarak ”The Matrix” benzetmesine mağruz kalmasını söyleyebiliriz.

Sonrasında filmin kara-ütopyası yani hikayesi daha önce çekilmiş olan bir çok filmi ve bunlara kaynaklık etmiş olan kitapları andırması durumu olarak görülebilir. (Fahrenheit 451, 1984, Brave New World.) İşin garibi bu kitaplar yazıldıklara döneme göre ne kadar etkili olsalar da üzerine uyarlanan filmler en azından görsel olarak ”Equilibrium”a nazaran o kadar etkili filmler olmamışlardır. Özellikle filmde rönesans döneminden kalma ve tarihe tanıklık etmiş bir çok eserin yakılıp yok edilmesi gibi sahneler başta olmak üzere bir çok sahnenin dikkatle izlenmesi gerekir. Filmdeki aksiyon sahnelerinin kaynağı ise başta Hong Kong sinemasında görülen ”Gun fu” denilen yakın dövüş sanatlarıyla ateşli silahların karışımı olan savaş tekniği olmak üzere yönetmen Kurt Wimmer’in yarattığı ”Gun Kata” tekniğidir. Bizzat kendi kareografisini oluşturduğu tekniğin sahnelerinde de kendisi oynamış olmasıyla, yönetmenin filmin aksiyon sahnelerine verdiği önemi buradan görebiliriz. Kısacası hem aksiyon hem hikaye olarak bir çok filme ve kitaba benzetilen ”Equilibrium”u belki fazla abartmamak gerek ama en azından 2000’de adı geçen filmler arasında adını anmak fazla olmaz. İzlemeyenlerin veya duymayanların izlemesi gereken filmlerden biri olarak görüyorum.