Zaman zaman dostlarımız olur. Çeşitli yerlerde tanışır, toplanıldığında davet ediliriz. Ya da işyerinde güzel arkadaşlıklar kurarız sonra bu ilişkileri gündelik yaşantılarımıza taşırız. Ama bir tanesi vardır ki, ihtiyacımız olsun ya da olmasın hep yanımızdadır.-Ben çok kötü hissediyorum kendimi..Acayip aşığım ve onun umurunda değilim.En iyi arkadaşım fena halde aşık olmuştu. Bir şeyler yapmalı, onun fark edilmesini sağlamalıydım. Okul dönüşümde Erol u sıkıştırıverdim bir kenara..-Neşe yi çok seviyorum, o kadar da güzel ki..Onun hayatına girecek kişi, çok şanslı bence.-Gerçekten mi, niye ki ..-Evet, harika bir kalbi var. Kirpiklerine dikkat ettin mi, yukarıya doğru kıvrılıyor..-Evet de, aşk başka bir şey, çok güzel olması gerekmez ki, seni heyecanlandırması lazım..-Ama bir çok kişiden teklif alıyor..Ertesi gün Neşe, yanıma gelmişti, çok sevinçliydi..-Hey, ne oldu biliyor musun, Erol aradı, hafta sonu sinemaya davet etti beni..Çok mutluyum..-Adına çok sevindim, istediğin oldu, işte..-Bana kirpiklerin çok güzel, dedi..1 yıl sonra-Çabuk bize gel, çok kötü bir şey yaptım..-Ne?-İlaç içtim, bana seninle yapamayacağım, çünkü aşk yok dedi. Ne olur, onu ara, çok sevdiğimi söyle..Bana geri dönsün..-Erol, nasıl böyle bir şey yaparsın, seni deli gibi seviyor..-Beni bir daha onun için arama..Nihayet evlendiler, bir yıl sonra kızları olmuştu..Evlerine gittim, bir akşam yemeğine, ona mutlu musun dedim..Gözlerime baktı, Neşe..-Hayatta en kötü şey gerçekleri görmek istememekmiş, o bana hiç aşık olmadı, bunu hiç hissetmedim. Bensiz, bir çok aşklar yaşadı, ben ise sığınacağı bir liman oldum hep..Şu an düşündüğümde bir aşk evliliği yapmak için her şeyimi verirdim, dedi..Suçlu muydum, evet suçluydum, en iyi arkadaşımın ne istediği önemliydi..Gördüğüm yanlışları onu üzmemek adına söyleyemedim.Belki bir kez ayrıldığı için üzülecekti ama ömür boyu değil..
yorumlar
pbk, nacizane fikrim, önemli olan başkalarının sözlerini dikkate almak, ama bu arada kimliğini kaybetmemektir. çocuk zaten baştan kaybetmiş.çoğumuz yaşamadan anlayamıyor, kabul edemiyoruz. arkadaşına bildiğin ya da bildiğini tahmin etttiğin şeyleri anlatmamış olabilirsin. ama emin ol, o olan bitenin başından beri farkındadır. aşk fark edilmeyecek birşey değildir. bir de üzerine, “beni sev ve ne olur beni incitme”. yok böyle bir masal.bazen nefes verir aşk, bazen nefesimizi keser. bazen de üzerimize yazdıklarının hepsi yalandır. yalanı seçmiş, kaldı ki bile bile seçmiş.senin tavrında suç denebilecek birşey göremedim ben. iyi niyet gördüm.
bazı an olur ki bildiklerimizi söylememek dostlarımıza hem acı hem tatlı olur… dizginlerin elimizde olduğu anları profesyonel tavırlarımızla atlatabilmek en mantıklısı. tıpkı PBK nın yaptığı gibi! en basit numune; çevrende ki ayıpları her daim gör ama ört… örttüğün ayıpların hedefi olan çevrendekilere saygı göster… iş bu ne güzel bir eylem…
Erol da gazla calisan araba gibiymis.
araba bi şekilde çalışır… benzindi, gazdı… ama anlatım şeklinle herhangi bir yakıtın bağdaştırılamayacağı bariz gibi sanki… belki de bana göre… saf ve erolsuz…
hadi hatun aşık olmuş. diğeri neden başkalarına aşıkken bu hatunla evlenmiş? biri bana mantıktan söz etsin!!!
”pbk, nacizane fikrim, önemli olan başkalarının sözlerini dikkate almak, ama bu arada kimliğini kaybetmemektir. çocuk zaten baştan kaybetmiş.”Puella, çok güzel bir fikir yakalamışsın yazımda..Pelitas, ama şu an pişmanım çünkü iki kişi de mutsuz.Ser-Hus, bu gaz ın sahibi benim işte, kontrolsuz gaz verdiğinde gider bir yere toslarsın..Mutlu olacaklarını zannedersin, olmazlar, en iyisi karışmamak..
Pilli Pati nerelerdeydin uzun süredir..Şimdi soruna cevap veriyorum..Bazı insanlarda özgüven eksikliği vardır, aşkın peşinden gitmek yerine, kendilerini tamamlayan, zorda kaldıklarında da sığınacak bir liman ararlar..Belki çocuk kolayı seçmiştir o an..Ama şimdi anlıyor ki hep eksik kalmış..
pişman olmayıpta açsaydın konuyu… sonuç: yine iki kişinin mutsuzluğu olacakmış zaten… iki kişinin zarar gördüğü bu hikayede, 3. kişi gerekeni yapmış vurgusu var anlatılan da…
pilli pati, anladığım kadarıyla çocuk bu aşkları evlendikten sonra bulmuş, yaşamış zaten. çünkü nikah, düğün vs hepsi bittikten sonra bir bakmış, herşey, herşeyden önce olduğu gibi. önemli olan amaç, ama araçlara takılmış. sonra amaç neydi dediğinde başkalarının kollarında bulmuş kendisini. sanki.
Keske hic karismasaydin Pbk, ama bosver kader diyelim biz. Sen sadece vesile olansin. Onlar nasil olsa bi araya geleceklerdi söyle veya böyle…
hayatında çok marjinal getiriler yaşamış demek… soyadı profit miymiş bu erol’un?
Pelitas, ben arkadaşımı sevmesi için zorlamışım Erol u, o da beni kırmamış, kendini kırmış..Çünkü gerçekten özgüvensiz biri..Ama zaman geçip te özgüvenini kazandığında ben ne yaptım demiş.Evet puella, aşkla yapılmayan evlilikler daima, bu tür sorunlara açık hale gelir, aşkla yapılanlar da pek farklı olmuyor artık ya neyse..Ah bu sahtelikler..
Pilli Pati, ciddiyetimi bozuyorsunuz:)Nico, bir ara arkadaşımdan ayrılmıştı zaten ama o kadar çok ağladı ki araya girip tekrar barışmalarını sağladım, haklısın keşke karışmasaydım..
ah pardon! o halde şöyle bir ciddiyet ekleyeyim!
ama pbk, bir insanı sevmediği biri ile birlikte olmaya – ki bunu kabul edip birlikte olan insanın insanlığından şüphe ederim – zorlarsın. e sonra? sevemediyse biter. ama sen evlilik diyorsun, üzerinde durmadan geçiyorum çok farkı yok bence birliktelikten, ama çocuk sahibi olmaya ne kadar zorlayabilirsin ki.. burada konuşup ahkamlar veriyoruz ama ortada bir kız çocuğu var. bence bundan sonra önemli olan, o kızın hayatıdır. gerisi gerçekten de sadece ahkamdır.
tüm özneler erola çıkıyor belli… ama tüm pişmanlıkları fayda etmiyor erolun… eroluda gurursuz kılanlar olur…
Hos da, bu Erol kardesimiz sevmeyi sevmeyi bu isi neden bu kadar ileriye tasimis? Bu isler öyle hatir gönül icin yapilacak isler degildir diye düsünüyorum. Belli ki O’da sevmis. Sevmis mi acaba ne dersiniz???Maksat muhabbet olsun diye seettim de.)))
xnicox, bence çocuk pbk nın da dediği gibi o sırada hayata ve kendine güvensizliğinden, kendisini ömür boyu sevecek bir kadın arıyordu ve buldu. sonra anladı ki, aslında mutluluk ömür boyu seviliyor olmak değil. hepsi bu.
Pilli Pati; ciddiyetimin sınırlarını formüllerinizle zorlamayınBen size kendi formüllerimi vereyim..Kağıt öncelikle kağıt çamuru hazırlamak için, su içerisinde liflerine ayrılır. Eğer gerekirse içindeki lif olmayan yabancı maddeler için temizleme işlemine tutulur. Mürekkep ayırıcı olarak, sodyum hidroksit veya sodyum karbonat kullanılır. Daha sonra hazır olan kağıt lifleri, geri dönüşmüş kağıt üretiminde kullanılır.Puella;o kız çocuğunun varlığı, erkeğin zaafları ve kadının verdiği tavizlerle yaşanan hayat hayat mıdır?Pelitas; Erol gurursuz değil sadece zayıf karakter..
Puella, haklisin galiba…
Bu gün hafif’te pek hareket yokmuş derken konularda gezinirken hareketin kralını burda buldum.Konuya gelecek olursak, pbk. Hikayen benim favori filmim Amélie Poulain dadında olmuş. Amélie gibi çifti gazlamışsın ama sonunda sorun çıkmış şimdi. Acaba dedim Amélie bizim Amélie’nin yerinde olsa ne yapardı?Sanırım gazlamaya devam ederdi.Nereye kadar?Çifti öbür tarafa gönderene kadar böyle tatlı gazlamalarla çifti kuluçka makinesi gibi sıcak tutmak zorunda kalırdı. Kısacası aşk amelesi yada Amélie’si olman icap edebilir. Yada salla gitsin, “ne halleri varsa görsünler” de. Biri yanlış kişiye aşık olmanın bedelini, diğeri de doğru kişi olup olmadığına emin olmadan karar vermenin bedelini ödemek zorunda diye işin içinden çıkıver.Ama sen yine de bence ilk seçeneği zorla.
Anthro, PBK kardesimiz cok vicdanli. Bu yüzden kiramamis kizcagizi. E, Erol’da PBK’yi kiramayinca al sana bir Amélie Poulain hikayesi.)
bu iki insan oluklu mukavvalar arasından bakmışlar dünyaya! böyle ince şeritler halinde… olayın bütününü görememişler!
pbk, insanlar gelir ve insanlar gider. ama olduğu yerde kalıp insanların gelip gidişini seyreden çocuk en ağır hasarı görür. ben bunu demek istedim..
E kolay değil onun gibi olmak Nico. Dün de zaten günün duygusal kızı favorimdi. Tost hikayesi ile (çağla’nın tost hikayesi ile alakası yoktur) Bugün de aşk böcüğü oldu. PBK’da serüven bitmez. 🙂
Şimdi ben bu yazıya objektif bakacak olursam, Neşe nin isteklerinde son derece hırslı bir kız olduğunu anlıyorum, Bunun için Erol a laf geçirebilecek birini seçmiş yani beni, ben de o gazla Erol a gitmişim bir güzel Neşe yi övmüşüm.. Neşe iyi arkadaşım ya , onun için olumlu birşey yapmak istemişim..Çöp çatan olmuşum..Ama hırs, elde etme isteği üzerine, evlilik kurulmaz..İki taraf ta birbirlerini istemeli, kendilerinin ne istediğine karar vermeli sonra bu işe girişmeliler.diyorum..YaniNeşe; Suçlu,Ben; İşbirlikçiErol; kurban..
Vah Erol’um vah…Sakin kizma Pbk, maksat muhabbet olsun.)))
o çocuk da birgün gelip gidenlerin arasında yerini alacak.
karaktersiz bir erol ile mücadele etmek zaten zordur… eroldan arta kalan üzgün arkadaşımıza teselli içerikli; “herşeyde bir hayır vardır” iletilerimizi yollayalım o zaman…
bence bu işten en karlı erol çıkmış. başta da demiştim profiterol diye… çamaşırlarını yıkatacak birileri ve aşık olduğu başka birileriyle oh ne ala…
Anthro 🙂
Pilli Pati; erkekler asi kadınlara aşık olur..Kendilerini seven uysal kadınlarla da evlenirler..Bu arada bir iki kere daha profiterol dersen, bu saatte açık pastane aramaya çıkarım birazdan, işte böyle gaza gelirim..
PBK, acik yer bulursan bana da haber et. Canim fena halde pasta cekti. E, caylar kimden?
hafif’in çaycısı var mıydı?
Alamanya da nerde bu saat te açık dadlıcı..
ama orda da doktor ötker amcanın profiterol paketleri vaa… yaa! hadi kaçtım.
pbk; güzel bir yazı, kötü bir aşk hikayesi!
Dur Pati nereye? Daha pasta dilimleyecektik ya”Haklisin Pbk, benimkisi bi hayal iste. Bi an gendimi Istanbul’da, Kartal Kiyi Pastanesinin önünde sandim di…
Teşekkür ederim Makaleci, bazen iyi şeyler olmasını istemek kötü sonuçlara sebep olabiliyor.Siz siz olun bu gönül işlerine pek karışmayın tavsiyem..Pilli Pati, Dr ötker, geçen sene, bardakta hazır puding i icat edip hakkın rahmetine kavuştu, sustu artık yani..
Kartal Kıyı pastanesi de, görmeyeli hastane olmuştur belki de Nico, insanlara şifa dağıtıyordur pasta yerine..Teşekkürler ben de kaçtım..
haklısın pbk, ama seninki tamamen iyi niyet! bu da çok kötü bir şey değil aslında…Sadece negatif bir sonuç doğmuş istemeden, hayat bu işte!
Kartal ilçemiz hala şifa ve pasta dağıtmaktadır. bu tip olaylara karşı donanımlı olma mantelitesini korumaktadır…
Pelitas, Kartal’da carsinin icin de hala o eski “Kiyi Pastanesi” duruyor mu?
kıyı isimli bir pastane tanımasam da yorumumun arkasında duracak kadar biliyorum kartalı:)
Ah, Pelitas’im bir zamanlar Kiyi Kartal’in en meshur Pastanesi idi Tahminim hala olmali orada tam carsinin göbeginde Denize 10 metre mesafede…
görmek bize de kısmet olur inş. ve analizler adedince size bilgi vermek….
Eskiden orada bulusurlardi asiklar. Tatli yerler, sonra kiyiya cikip el ele dolasirlardi…Ah, ah ne güzel günlerdi o günler. Simdi cok ariyorum o günleri.(
Hayirli geceler artik ben yatiyorum…
o günleri ararken uykuya dalmak… uykum var ya! o günleri mümkünse hatırlamamak… ama hep “aşık” olmak istiyorum…
Cayimi almisim, Erol`un ask hikayesi ahkam dolu tikliyorum ve okuyorum, daha sekeri koymadan konu caya ordan sekerek pastaneye, yemesi kolay telafuzu zor profiterolun uzerinden kayarak Kartal kiyilarina kadar ulasmis…Belkide Erol Kartal cocugudur, yakacik tepelerinden soganliya inen bayirlarda cocuklugu gecmistir, kucukken cok hirpalanmistir, mahalle maclarinda zorla kaleye gecirilen tiplerden biridir, okulda kizlardan da dayak yiyordur, lise de pipin kalkmiyomus Erol diye dalga gecilmistir…ah ezik Erol, klavyesi olsa da konussa…
Ser_Hus, valla süpersin. Bize de söle bi yandan carkli cay veren olsa…Pelitas, rihtimda gezdigim günleri hatirliyorum. Bir de balik ekmek yeme yaninda yat. Ha, sonra tabii ki kacamak asklar. Acaba abisi mi görür. Birden Baba’si mi karsimiza cikar. Vay beee ne günlerdi onlar…
Ser-Hus; Erol, yakacık tepelerinden Soğanlı ya inen bayırlarda çocukluğu geçen , mahalle maçlarında hırpalanan biri olsa, belki daha kuvvetli tuttuğunu koparan, doya doya çocukluğunu yaşayan biri olur hayatla daha iyi mücadele ederdi.Fakat Erol, fazla dışarı çıkmayan, evde playstation oynayan, Üniversitesi ni başarıyla bitirmiş master yapmış, yurtdışında kendini çeşitli üniversitelerde geliştirmiş iyi bir insan..Madem merak ettin söyleyeyim, bana göre tek problemi sayılı şirketlerde genel müdür olan anne ve babasının sert yapılarını evde oğullarına karşı da sürdürdükleri, sevgisini hissettirmeyen, kuralcı bir aile modelinin meydana getirdiği yani ezdiği bir kişilik…
hata kimde?
Çocuklarını hırslı bir şekilde yetiştirirken, sevgilerini esirgeyen ve onların sadece bir çocuk olduğunu unutan anne ve babalarda…
iki kişinin aşkına hiç karışmamak en iyisi galiba:=) sonunda suçlu sen oluyosun ne yaparsan yap
Karışmak bazen kurtarıcı olabiliyor o ilişki için, çünkü her iki kişi de gözlerine inen perde sebebiyle mantık dışı tavırlar sergileyip pişman olacakları kararlar alabiliyor mesela. Ama genellikle bu gibi durumlarda ikisinden birini kaybediyorsun maalesef.
Arkadaşına bir çift kanat almakla uçmayı öğretmiş olmazsın ve arkadaşın yere çakıldığında bunun sebebi de olmazsın. Her insan ilk kendini tanımalı ve ne istediğini bilmelidir.
Yukarıdaki eski yorumlara göz gezdirirken şunu okudum da çok güldüm.