Ne zaman vaz geçtin oynamaktan? Hani seni kabul etmemişlerdi o oyuna. “İyi oynayamıyorsun. Seni alırsak yeniliriz.” diye sırtlarını dönmüşlerdi sana.”Yenilmek mi?!” demiştin.”Bu kadar önemli mi? Benim gözlerimdeki şeyden daha mı önemli mesela?”Karşında dev bir ayna vardı sanki. İçinde de o şey… Bir duygu… Ki kendinden başka hiçbir şeye yer vermeyecek kadar büyük… İşte o vardı şimdi gözlerinin içinde. Onlar görmemişlerdi onu. Sırtlarını sana dönmüş, çoktan başlamışlardı oyuna.Kahkahalar, sevinç çığlıkları arasında maharetlerini sergilemişlerdi bol bol. Oyuna kabul edilebilir olmanın gururuna böyle karşılık vermişlerdi.Sen ise reddedilendin! Oyunun dışında… Gittikçe daha çok uzaklaşıyordun oradan. Daha dışarıya, daha uzağa koşuyordun. İstemiyordun oyun moyun. Çünkü görmemişlerdi onlar gözlerindeki o şeyi. Göremeyecek kadar körleştirmişti gözlerini o oyun.Artık oynamayacaktın hiç! İçinde yarış olan, yenilgi olan, dışlama olan hiçbir şeyde yoktun!Ama yıllar geçtikçe, bu kararın seni ters düşürdü hayatla. Yarışmadan kazanmak sadece oyunlarda değil hayatta da mümkün değildi çünkü. Her şey bunu haykırıyordu sana. Ama sen bunu ne zaman duysan, o sırtını dönüp giden küçük kızı hatırlıyor ve “Hayır!” diyordun. “Hiçbir şey ondan önemli değil!: Birinin gözlerindeki o uçurumdan, o vaz geçmişlikten, yok oluştan… Hayır! Sırtımı kimseye dönmeyeceğim ben. Bu oyunda asla olmayacağım!”Ama hayat hep bunun aksini doğrulayan şeyler sundu sana. Sen ne kadar kaçsan da, o hep hınca hınç bir yarışın ortasına çekmeye çalıştı seni.En büyük oyun hayatın ta kendisiydi çünkü. Güçsüzlüğe tahammülü yoktu. İyi oynamayanı hiç acımadan atıyordu oyundan. Yarış hep sürsün istiyordu.
yorumlar
hepimizin zaman zaman yapması gereken bir özeliştiri sanıyorum durup arkaya bakmamız gerkiyor ki ileriye daha saglam adın larla gidelim temrik ederim
Teşekkürler…
son paragrafı çok beğendim.yazının en can alıcı yeri gibi geldi.hafifte niye yaprak kımıldamıyo ki?
Ben de aynı şeyi düşünüyordum Osghur. Hafif’e bir haller oldu. Eskiden bir yazı sevilsin ya da sevilmesin ahkam kısmı onlarca yorumla dolardı. Şİmdiyse bir yazı gönderiyorum, en küçük bir tepki gelmiyor. “Yazın berbat olmuş. Bir daha yazma!” deseler bu kadar canım acımaz. Sanki boşluğa hitap ediyormuşum gibi geliyor.
Yazın güzel olmuş. Gerçekten de hafif’e bir haller olmuş.
Ölü toprağı serpilmiş gibi hafif.Hiç tadı yok.Kışın gelmesine bağlıyorum ben.güneşli günlerdeki gibi hevesli olmuyor insan.
evolutuion…
bence çok yeni nik var ya eskiler falan tepki olarak susuyor gibi geldi.tartışma yok fikir yok tepki yok.benim canım bile ahkam yazmak istemiyo:(dilerim hafif en kısa zamanda normale döner