Şansınız bol olsun” yazıma arkadaşımın yazdığı yorumu okuyup, cevap olarak bende yorum yazdım.” Yazdıklarınız da haklısınız ama benim yazdığım evler (resimleri netten bulduğumdan gene de hoşlar) inanın bakarken insana eziyet eden görüntüler. Şöyle bir gerçek var. Bu evlerde oturan daire sahipleri hasbel kader onlara sahip olmuşlar. O evleri yenilemeye güçleri yok. O zaman yapsatçılar kat karşılığı evleri yeniliyor . Hem eski evi olanlar hem de yapsatçılar kendi açılarından kazançlı oluyorlar.Ekonomi bir çok şeyi yıkıp geçiyor maalesef…”Ekonomi yıkıp geçiyor…yazdığımda birden çok eskilere gittim. Kızıma hamileydim o zamanlar. Yaz aylarıydı…Kemer Tekirova’ da yazlığı olan arkadaşları, kayıbiraderimi davet etmişti. Yazlık sahibi Antalya’ nın içinde kalıp yazlığa gelmiyeceği için, bizi de davet ettiler. Onlarla beraber olmak için iznimizi alıp gittik.

Evimiz böyle değil, basitti
Evimiz böyle değil, basitti

Yazlık düz ayak, basitçe yapılmış gösterişsiz bir binaydı. Site içindeydi. Yapılırken kooparatife üye olmuş ve sahip olmuşlardı..”.Aaa olabiliyor demek ki ” düşüncesi kafalarımıza girmişti bir kere. Orada kaldığımız sürede biz de yapımı süren yazlıkları dolaşarak “alabilir miyiz? ” bakınmıştık…Bizlerin bütçesini aşıyordu. Tatil bitti, evlerimize döndük.Biz de sahil kasabasında çalışıyorduk. Pazar günleri, daha önce olmayan” yazlık sahibi olma fikrimizi” gerçekleştirebilmek için yapım aşamasındaki siteleri gezerek geçiyordu. Yok bizi sarsacaktı…Fikir öylece kaldı. Kızım dünyaya geldi. Tam yılbaşı günü…Bize yılbaşı hediyesi olma sürprizi yapmıştı.Tekrar yaz geldi. Biz gene arayışlara başladık.Kooperatif taksitleri bile bizim için fazlaydı. Sonra içinde temeli atılmış bir arsa bulduk. Çevresindekiler oranın şöyle iyi , böyle iyi olduğunu anlattılar. İyice heveslendik. Arsayı satın aldık. Eşimle beraber neyi , neleri hayal ediyorsak çizdik. O bizim eserimiz olacaktı. Güzel olmalıydı.Şık olmalıydı. Pencere üstlerinde dış yüzeyde dilimli oval çıkntıları, şunları , bunları olacaktı. Elimizdeki paranın büyük miktarı arsaya gitmişti. Elimizde kalan ve her ay biriktirdiklerimizle istediklerimizi gerçekleştirmemiz zordu. İki elden çalışıyor ama ancak yetebiliyorduk.Plan proje işlerini eşim yaptığı, yeri geldiğinde amele gibi çalıştığı halde…Arzuladığımız özellikler listesindeki maddelerin, bir bir üstünü çizmeye başladık. “Boş ver, bu da kalsın , şu da kalsın diye diye geriye kalandan ortaya çıkan, köylerden geçerken yol kenarlarında gördüğümüz evlerinden biriydi.Böyle yazdım diye küçümsediğimi sanmayın. Bizim şartlarımızda ONA sahip olabilmek büyük şanstı.Bir çeşit ” amerikan rüyası”…Parmaklıklarını kendi ellerimle boyadığım o evde çok güzel günler geçirdik. Ama ekonominin estetiği nasıl yendiğinin şahitleriydik…