İnsanı, yaratılanlar içerisinde sadece insanlar anlar. Her insanın bir sorunu vardır ayrıca gerek aile gerekse iş hayatında üstlenmek zorunda kaldığı bir sorumluluğu da vardır. Kim istemez ki maddi ve manevi sıkıntılar içerisinden kurtulup refah içerisinde yaşamayı. Evet birçoğumuz bunu isteriz. Belki bilerek beklide bilmeyerek bu refahı isteriz. Tabii ki insanın refah içerisinde yaşamını idame ettirmesine bir itirazım yok. Ama refaha ulaşan insanın halen kendisi istemediği halde sefalet içinde bulunanları unutmasına ne demeli? “Bana ne kardeşim herkes kendisinden sorumlu” deyip bir çırpıda işin içerisinden çıkmak mı yoksa “Neticede hepimiz kardeşiz. Ben refah içerisinde yaşarken ve Allah bana bunca malı ve mülkü vermişken sefalet içindeki kardeşlerime bir yardımım dokunsun” diye bir şeyler yapmaya çalışmak mı daha iyidir.Günümüz insanlarının çoğu egoist bir yaşamı tercih ediyor. Bizim atasözümüz olmadığı halde yıllarca bize atasözü diye yutturulan “bana değmeyen yılan bin yaşasın” mantığı ile bir yere varamayız. Bu topraklarda yaşayan insanlar olarak, renk, ırk, dil, din ayrı yada aynı hiç fark etmez bulunduğumuz konumun hakkını vermemiz lazım. Yukarıda söylediğimiz gibi kimisi zengin kimisi fakir olabilir. Zengin üzerine düşen vazifelerini yerine getirirse yani vergisini hakkıyla verir, malından bir kısmını zekatı olarak dağıtırsa zannediyorum ki ülkede fakir diye bir şey kalmaz. Fakir olan da “nasıl olsa birileri yardım yapıyor böyle de hayatımı sürdürürüm” demeyip elinin erdiği ve gücünün yettiği kadar çalışmaya devam ederse hem zengine, hem ülkesine, hem de kendisi ve ailesine bir katkı da bulunur. Unutmayalım ki ömrümüzün her anında ayrı bir sınava tutuluyoruz.Teşekkür ederim.