Uzmanların iddialarına göre email ofis çalışanlarını “sosyal etkileşim” için yalvaran laboratuar farelerine dönüştürdü.

Harvard Business Review’in eski editörlerinden Nicholas Carr’a göre, özellikle bilgisayar ve akıllı telefonlardan sürekli artan miktarlarda akan bilgi insan beyninde “darboğaza” neden olmuş ve düşünce gücü ile iş yapma yeteneğini kısmış durumda.Carr, The Shallows: What The Internet Is Doing To Our Brains isimli kitabında bu bilgi kirliliğinin verimli düşünce gücüne zarar verdiği ve email’in insan beynindeki yeni bilgiyi araştırma güdüsünü “fazla mesaiye” tabi tutarak insanları adeta gelen kutularına bağımlı hale getirdiğinden bahsetmiş.
Son çalışmalar bu iddiaları kanıtlar nitelikte. Güncel bir araştırmaya göre İngiliz ofis çalışanları gelen kutularına bir saat içinde tam 30 kez bakıyor. İnsan beyninin bağımlılık sayılabilecek davranışlar sergilerken mutluluk verici bir madde olan dopamin salgıladığını göz önünde bulundurur isek bu duruma zaten yatkın olduğumuzu da söyleyebiliriz.Carr geliştirdiğimiz cihazların bizi nasıl yüksek teknolojili lab farelerine çevirdiği hakkında şöyle düşünüyor:

Dijital mesajlardaki süreklilik olgusu beynimizde karşı konulmazlık duygusunu uyandırıyor. Çünkü ne zaman gelen kutunuzu açsanız yeni ve önemli (veya öyle sandığınız) birşey görme olasılığınız her zaman var.

Bilim adamlarına göre dikkati bölen durum konsantre olma yetimizde zarara yol açarak davranış bozukluklarına neden olabilir.Google CEO’su Eric Schmidt bu “süreklilik cihazlarının” düşünme süreçlerini olumsuz etkilyeceğini düşünüyor. Schmidt hızla artan bilgi fazlalığının derin düşünme yetisini etkileyerek öğrenme sürecini kesintiye uğratacağını düşünüyor.Carr ise anlamayı engelleyip, hafızayı “kısa süreli” hale getiren farklı kaynaklardan aynı anda bilgi alma işleminden kaçınmayı öneriyor. Carr’a göre çok fazla veriyi çok kısa sürede aldığımızda ve linkler arasında çok hızlı şekilde dolaştığımızda beynimiz aşırı yüklemeye maruz kalarak hafızamızı bloke ediyor. Bu durum da hem aldığımız bilgi miktarını çok azaltıyor. Üstelik alınan az bilgi uzun süreli hafızamıza alınamayarak hafızada “sızmaya” neden oluyor.