YAZI BİR MANSON VE PUEL YAZISIDIR. BELESH AYIK OLDUĞU ZAMANLARDA ZOR KULLANARAK YAZIYA SIZMIŞTIR. SEK MADDELER KENDİSİNE AİTTİR.Telefonun şarj aletine şarz denilmesi.Matkapla mutfakta delik açmaya çalışırken kendiniz kaptırıp matkabın ucunun yan komşunun mutfağından çıkması.Feci şekilde sıkışıp umumi tuvalete gitmek. O ilk anın verdiği coşkulu ıkınma ile ürettiğiniz kütlenin hızla ve sertçe suya dalışı esnasındaki saliselik rahatlamaya doyamadan daha önce bilmem kaç kişinin içine ettiği tuvaletten dolgun bir su damlasının popoya sıçraması.Parmak çıtlatılması.İzmaritleri attığınız bira şişesi ile içtiğiniz bira şişesini karıştırmak. Hele ağzınızda kalan o kültablası tadı. Paha biçilemez.İş çıkışı hiç umursamadan ve kıyafet değiştirmeden arkadan örülmüş düz saçların ve pantolon tişört babet kombinasyonunyla gittiğin yemekli toplantıdaki en ufak topuzun 35 cm, en basit elbisenin gelinlik kıvamında olduğunu görmen. Bütün gece süren rahatsızlık…Rüyada Edward’ı görürken, çalar saatle uyanmak.Gideceğiniz yere geç kalmışsınızdır zaten, koştura koştura hazırlanmışsınız. “Lan bi su içeyim de öyle çıkayım bari.” Denilip mutfağa girilir ve damacanadan sızmış su birikintisine basılır. Bir süre ıslak çoraplara bakılır, hemen arkasından küfür edilmesi âdettendir.Yemeğin en şahane en kaşarlı, en kızarmış, en sulu lokmasını sona saklamak. O an hayaliyle yaşamak. Ve bi tek o lokma kalınca şunun tadına bir de ben bakayım diyen ses.Suya balıklama atlarken, bikinin üst kısmının kayabilmesi olasığı (ve hatta kayması), saliseler içinde yaşanan zevzek tereddütler, suda cebelleşmeler.Çok yoğun bir iş gününde canınız çay, kahve çeker. Bir koşu alıp da geleyim dersiniz. Masadan kalkılır. Yeterince uzaklaştığınızda açık olan camdan hoş bir rüzgar eser ve masanızın üstündeki bütün kağıtlar havada uçuşur. Bir elinizdeki bardağa, bir masanıza, bir yerdeki kağıtlara bakarsınız. Derin bir of çekilir hemen ardından.

İtinayla hazırlanmış tarçınlı, cevizli, havuçlu mis gibi kokan ve deli gibi kabarmış keki servis tabağına almak üzere ters çevirmeniz, akabinde enlemesine ikiye ayrılmak sureti ile biri kalıpta diğeri servis tabağında olmak üzere yarımşardan iki parça kek sahibi olmanız.Film seyrederken yanınızdaki kişinin sürekli konuşup film hakkında birşeyler sorması. Bünyedeki bütün damarlar çekilir.Mutfaktan bakmadan aceleyle aldığınız kül tablasına sigarayı koyduğunuzda gelen “coss” sesi.Bütün işi bitirip oh yaşasın daha yerimden kalkıp su bile içmem deyip o an elinizdeki cam yağ şişesini yere düşürmeniz, yarısının halıya yarısının şaka gibi seramiklere akması. Temizlemiyorum anasını satayım diyerek temizlik malzemelerine uzanmanız.Kuaförden yeni çıkmış yürürken, binanın birinin tepesinden kocaman bir damla suyun tam kafaya denk gelmesi.Bir yaz gecesi evde vızz sesine uyuz olunduğu için sivrisinek avına çıkılır. Duvarda olduğu tespit edilir. Hızlı, atik ve çevik bir hareketle “şaak” diye tepesine binilir. Bingo.. Lekeli bir duvar. Yeterince tembelseniz yaz sonunda dalmaçya modeli tarzında benekli benekli bir odanız olur.Adet görmek. (şapkalı a)

Evde yalnızken, lavaboya eğilmiş yüzü sabunlarken, içerden bir ses gelmesi. Akabinde hızla yüzü durulamanın, yarım açılmış gözlere sabun kaçmasına engel olamaması.Gece türlü sebeplerden ötürü hoparlörün ses ayarı en yüksek seviyede unutulmuştur. Sabah uykunuz henüz açılmamıştır. O halde kompüterin başına oturup, açma düğmesine basarsınız. Ve o meşhur Windows açılış sesini beklemeye başlarsınız saf saf…Ayak serçe parmağının kapı, sandalye kenarına çarpması. İnceden sızlar.Cep telefonunun yasak olduğu bir yerde, çantada çalan telefonu bulamamak.Mis gibi kokan, özenle hazırlanmış tereyağlı pilavı iştahla yerken, ağzınızdan gelen “çitonk” sesi ile donup kalırsınız. Hayır ne yapacağınızı da bilemezsiniz. Çıkarsam mı, tükürsem mi, yemeğe devam mı etsem. “Şey, bir peçete alabilir miyim?”Süper dalgın ve hamarat bir şekilde yeri silerken yahut yüzeye yakın bir işle iştigal ederken aniden kapının çalması, hızla yerinden kalkmak, pencerenin birbiri ile doksan derecelik açıyı layığıyla yapmış köşesinin kafatasında oyuk açması, zonklamalar, kuş cıvıltıları…E-postanıza gelen abuk subuk ppt dosyaları, özellikle “bunu 10 kişiye göndermezsen ayvayı yersin” tarzındakiler.Binbir hevesle aldığınız güzelim şarabı açmaya çalışırken mantarın parçalara ayrılıp içine düşmesi. Daha ileri versiyonları için bkz: Mantarın bütün halinde şarabın içine düşmesi.

Rafa bakıp kara kara hangi kitabı alacağını düşünürken yanındaki liseli kızarın kıkırdayarak abi bu seri nefismiş çok heyecanlıyım diyerek serinin ilk kitabı olan twilight’a uzanması. ( ama ama ben de hiç okumamış olmak isterdim… )Pompalı damacanadan su doldururken, bir basış fazla yapmış olmanız ve içinizden tüm “dur.. duurr..” demelerinize rağmen suyun bir bölümünün ellerinizin üzerinden akıp yere dökülmesi.Sigaranızı yakmaya çalıştığınız son kibritin rüzgarda sönmesi.Manikürde elemanın derine inmesi, tüm hafta tırnak dibinin inceden sızlaması.Muhabbetin en güzel yerinde son sigaranızı yaktığınızı fark edememek.Kısa etek ve topuklu giymeniz. Topuğun kırılması o olmazsa çorabın kaçması.Tam halvete gireceğiniz esnada ezan okunması durumu. Hemen destur bismillah denilir, göz temasından itinayla kaçınılır. Gülsem mi, ağlasam mı bilemezsiniz.Doktor bu ilacı sürekli kullanacaksın dedi, hayatiymiş, misafir geldi yazdıramadım, bugün verin yazdırayım diyen hasta. Üstelik ilaç bildiğin ağrı kesici!Fatih Ürek, yılan dansı, transparan fileli gömlek trilocisi.Karnabahar, fava1 numaralı bilgisayarda ctrl+c yapıp 2 numaralıda ctrl+v yapınca kopyaladığın şeyin 2. bilgisayarda görünmemesi. ( bunu atladıklarına inanamıyorum)yazarların ortak notu;Savaş Ay, Fatih Altaylı, Ayşe Özgün, İbrahim Tatlıses, Mustafa Topaloğlu, İlyas Salman, Torinolu Şaban, Reha Muhtarps/ başlık gora film repliklerinden alıntıdır, resimler tamamen yazarların ruhsal bozukluklarından kaynaklıdır özel bir amaca hizmet etmemektedir, hayvanları korumayan döven söven, dağa bayıra atan eşşolueşşektir, hayvan koruma yasasını destekliyoruz.