“Dünyada insanlığını bilmekten,insanca yaşamaktan daha güzel,daha doğru bir iş yoktur.” diyordu Montaigne “yaşama” sanatını betimlerken.Yaşamayı bir sanat olarak belleyenlerden Çetin Altan da bu konuyu irdeler durur:Etli,şaraplı,kadınlı,kahkahalı hayatlar ve diğerleri.Bir tarafta “ölmeden önce yaşamı değerlendirmeye odaklanmış medeniyet” öbür tarafta “öldükten sonra ödüllendirilmeye odaklanmış medeniyet”,bir tarafta “yaşam kalitesi” açısından dünyanın bir numaralı şehri Zürih’te “etli şaraplı,kadınlı kahkahalı bir deneyim”,öbür tarafta “rensiz,kadınsız,kahkahasız,baskılı bir dünya”Birbiriyle çarpışan iki farklı kültüre ayrı ayrı sahip olan ama ikisinden de doğruları alarak kendine göre sentez oluşturmaktansa,birlikteliklerinden doğan kaosu ayrı bir kültür belleyenlerin ülkesine yeni bir haber geldi geçen hafta:Kuveyt tarihinde ilk kez kadınlar,ara yerel seçimde oy verdiler.16 bin kadın katıldı seçime,annelerine ninelerine nasip olmayanı,yaşadıkları ülkede tatmanın keyfiyle.”İnsanca” yaşamanın ilk adımıdır bu ara yerel seçim.Yönetici kesimin belirlenmesinde fikri alınarak ilk kez “insan yerine” koyuluyorlar,yani hakkettiklerini alabiliyorlar,zaten bundan dolayı “kadınların zaferi” diyerek sunuluyor haber.Türk kadını ile Kuveytli kadın arasındaki farkı gözümüze sokulan “iki Ahmet farkı” temalı fotoğraflardan da anlayabiliriz.Bizim “Ahmet”imizin daha albenili olması doğduğu ülkenin liderinden ileri gelir.22 Kasım 1916 tarihinde günlüğünü aldığı notta gizlidir Atatürk’ün:”Gece saat 9’a kadar Erkanıharp Reisiyle örtünmenin kaldırılması ve toplumsal yaşamın düzeltilmesi hakkında sohbet;1)güçlü ve hayata vakıf anneler yetiştirmek,2)kadınlara özgürlüklerini vermek,3)kadınlarla bir arada bulunma,erkeklerin ahlakı,düşünceleri,duyguları üzerinde etki yapar.”Batılılaşmayı batılı standartlarda yaşamak yerine fes takıp gezmek olarak görmeyen Atatürk’ün,bırakın kadınların,tüm insanların dışarıya çıkmaya korktuğu bir zamanda,savaşın tam ortasında yazdığı son madde;bakana kız çocuğunu okula göndermeyeceğini fütursuzca söyleyen adamdan daha muhafazakarların yaşadığı bir dönemde,Çetin Altan’ın belirttikleriyle birebir uyuşur.Toplumdaki herhangi bir aksaklığın geneli ele verebileceği düşüncesinden hareketle;kadınların olmadığı sofra,bu sofradaki renksizlik tanımı ile “Eşitsizlikten bunalıp ameliyatla erkek olan 5 Suudi kadın” haberi her daim aklımızda olsun.İki gerçekli,iki “Ahmet”li bir dünyada Kuveyt gibi geç bir açılım yapmaktansa şansı sayesinde Atatürk gibi bir lidere sahip olup,kadınlarına bu hakkı modern Avrupa ülkelerinin çoğundan önce veren Türkiye,dilerim ilerde kız çocuklarının okuma hakkını elde etmek için ana haber bültenlerine çıktıkları günler yerine,eşitliği ve erdemini tam olarak kavrayabilmiş insanların “şen,kahkahalı” yaşadıkları günlere sahip olur.