Şu sıralar soy sop sohbetlerinin artmasıyla birlikte yeniden düşünüp başladığım noktaya döndüm. Çünkü başka oluru yok gibi geliyor bunun bana…Benim soyum karışık. Baştan ayağa kırmayım ben. Ama ‘ırk’çı yaklaşımlar öyle boyutlara vardı ki; sanki bundan utanmam gerekiyormuş gibi bir halet-i ruhiye içine gireceğim… Girmiyorum. Bildiğim kadarıyla Sırp, Boşnak, Bulgar, Makedon, Yunan, bir de Çorum’lumuz var. Ben de Ankara doğumluyum ve İstanbul’da yaşıyorum. Oh!Kültürel yapıların, ananelerin varlığı, aktarılması konusuyla ilgili hiçbir sorunum yok. Ama cins köpek gibi secerelerimizin tutulması, bunun dışında parsellediğimiz alanlara girenlere havlamamızla ilgili bir problemim var.Ben hümanist falan değilim, bu da olumlu olsun diye yazılmış bir yazı değil. Hatta insanlardan da pek hoşlandığım söylenemez.Müslümanlıkta bulunduğu söylenen (araştırmadım, mümkündür) “tüm hayvanlar insanlar için yaratılmıştır” lafının üzerinde düşünmeyip kabul edenlere de hayretle bakıyorum.Dünya üzerinde bozulan bir ekosistem var. Hatta bunun sebebi de biziz. ‘Aklımızla’ her şeyin üstesinden geliriz ya! Dünyanın da üstesinden geldik. Aferin bize.Her sürü bir yönetici ister, kabul. Belli sistemlerin varlığının zorunluluğunun da farkındayım. Ama koskoca dünyayı bizim sanıp, orayı burayı işaretleyip, geleni kovup, oradan olmayanı aşağılayıp, sonsuz bir karambol veya kısırdöngü içinde yaşayan cins olarak ‘insanı’ anlamıyorum. Anlamayacağım.Ben bu dünyaya aidim. Yaşadığım yeri, dünyayı sevmek ve benimsemek zorundayım. Kendime ev yaparken oradaki ağacı kesmek benim zeka göstergem olamaz. Mezara götüremeyeceğim, tamamını yiyemeyeceğim her şeyi de paylaşabileceğim bir düzeni tercih ederdim -ki o zaman aç toka saldırmazdı-.Dünyanın en özel insanı, belki de tüm ırkların bileşkesinden oluşacaktır, kimbilir!Not: Kimseye bok atmak, polemik yaratmak değildir niyetim. İsteyen elbette geçmişine sadık kalabilir, kültürel özelliklerini kıyamete kadar taşıyabilir. Bu, benim kendi dünya görüşümdür.