14 Mart 1879 yılında Almanya’da Württemberg kentinde doğmuş olan Albert Einstein dünyanın en önemli fizikcileri arasında gösterilmektedir. Babası Hermann ve abisi Yakob elektirik mühendisliği ile ilgili bir şirket kurdular.
Albert Einstein okuma hayatından hiç hoşlanmıyordu. Ama 1884 yılında gelecekteki eğitimi için özel dersler almaya başladı. Ailesinin iflası sonucu Munich’den İtalya’ya taşındılar.
Kameramanlara dil çıkartması
Babası Albert Einstein’ın elektirik mühendisi olmasını istiyordu ama Albert küçüklüğünden beri bu mesleği yapamayacağını anlamıştı. 1896’da “Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü”ne matematik ve fizik öğretmeni olmak için giden Albert orada “Elektromanyetik Teorisi”üzerine çalışmalar yaptı.
İlginç bir şey olarak koca okulda tek bir kız vardı o da Albert ile tanıştı. Albert işi ciddiye aldı ve evlenmek için ailesi ile tanıştırdı. Ama annesi bu evliliğe karşı çıktı çünkü Mileva Maric Yahudi değildi. Albert boş durmadı ve Mileva Maric’den bir kız çocuğu meydana getirdi. Fakat daha sonra kızlarını evlatlık vermek zorunda kaldılar.
1900 yılında mezun olan Einstein 1901 yılında İsviçre vatandaşlığına geçti. Çok genç olması nedeni ile başvurduğu yerler Albert’i kabul etmiyorlardı. Ama Einstein para kazanmak zorundaydı. Bundan dolayı geçimini Bern’de özel ders vererek sağlıyordu. En sonunda İsviçre Patent Ofisi‘nde teknik asistan olarak işe başladı. Bu sırada birçok bilim adamı ile tanışma fırsatı buldu.
6 Ocak 1903 belki de Albert Einstein’in en mutlu günüydü. Çünkü okul yıllarından beri evlenmek istediği Mileva Maric ile bir yastıkta kocayacaklardı. 1904 yılında Hans Albert, 1910 yılında Eduard doğdu. Ama Eduard’ın yaşamı fazla sürmedi ve akıl hastahanesinde gözlerini kapattı.
Albert Einstein 1905 yılında Zürich Üniversitesi’nde “A New Determination of Molecular Dimensions” başlıklı doktora tezini verdi ve doktor ünvanını aldı. Ve o yıl şu üç makalesi (Brownian Motion, The Photoelectric Effect ve Special Relativity) Nobel Ödülü‘ne aday gösterildi. Bu üç makaleden “The Photoelectric Effect” adlı makale 1921 yılında Nobel Fizik ödülü’ne hak kazandı.
Sizi Albert Einstein’in hayatındaki yabancı kelimelerle yormak istemiyorum.19 yıl Kaiser Wilhelm Fizik Enstitüsü’nde müdürlük yaptı. 26 yılda Leiden Üniversitesi’nde üstün profesörlük ünvanına sahip oldu. Tabii ki Albert Einstein bu sıralarda boş durmadı ve birçok makale yayımladı.
Albert 1933 yılında Almanya’da Nasyonal Sosyalist Partisi’nin iktidara gelmesiyle yasalar yüzünden çalışmalarına izin verilmeyen 40 bilim adamı adına Mustafa Kemal Atatürk’e bir mektup yazarak onların Türkiye’de çalışmalarına devam etmelerini istemişti. Atatürk bu isteği kabul ederek İstanbul Üniversitesi’nde çalışma imkanı tanımıştı.Einstein’a İsrail Başbakanlığı bile teklif edilmisti ama o kabul etmedi ve kendi rotasından dışarı çıkmadı. Bu sırada arkadaşı Dr. Chaim Weizmann ile Jerusalem Musevi Üniversitesi’ni kurdu.1945 yılında Roosvelt’e nükleer silahların yapılabileceğinden bahsetti ve hayatı boyunca belki de keşke bahsetmeseydim dedi. Ama hayatta “keşke” hiçbir şey ifade etmiyor.
18 Nisan 1955 yılında iç kanama hastalığına yakalanarak hayıtını kaybetti. Albert Einstein’ın beyni insanlara göre daha kıvrımlıydı buda onun farkını gösteriyordu.
“Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insan ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim.”Albert EINSTEIN
KAYNAK
yorumlar
dünya tatlısı
Müellif vikipediye link verse imiş gerek olmazmış beyle bir ton uğraşıp yazmasına zati vikipedide ziyadesiyle bilgi var (: Neyse Einstein’dan bir laf ile bitirelim;
akıcı anlatmışsınız bu sıcakta keyifle okudum vallahi..
@Belesprit Einstein’ın Türkeye’den sığınma talebinde bulunmamış. Bu sadece söylenti olarak kalmış. Ama sadece yazımda da olduğu gibi Einstein bir Atatürk hayranıydı, Atatürk’e nazi rejimine karşı çıkan alman bilim adamlarını mektupunda tavsiye etmiştir.
@fevkulbeser o zaman burada yazan her yazıya böyle yorum yapman gerekir çünkü bütün konular başka sitelerde de vardır. Mesala Einstein’ın hayatı birçok sitede vardır…
Söylenti değil. bizzatihi İsmet İnönü ile yazışmaları var. Belki bulursam netten, link veririm. Pavarotti gibi beğenmemişiz belki de bu adamı da. İyi ki de beğenmemişiz ama. Türkiye’ye gelse diğer yerli dahilerimiz gibi o dönemde şapşala döner, bir Ege sahil köyünde emeklilik hayatı yaşardı hayatının verimli dönemlerinde.
Burada işte Ayn Şıtayn’ın mektubu.Ancak sevgili İsmet Paşa’mız Almanya’daki hörmetli faşist dostlarını üzmemek için teklifini reddetmiş ve olumsuz yanıt vermiştir. Sebebi ise zaten yeteri kadar (30 kişi) yahudi bilimadamını zaten kabul etmiş olmalarıdır. Haliyle de bu zeki, birikimli hocalar da ABD’ye gitmişlerdir. Gelen kısmı bile Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni ve İstanbul Edebiyattaki pekçok kürsüyü kurmaya yetmiştir. Türkiye’de henüz olmayan kürsüler ve disiplinler neşet edebilmiştir.Çok yaşa Milli Şefim.. Heil Hitler!
ama 24, sen sadece tek bir kaynak vermişsin ki, farklı kaynaklardan da araştırmak lazım diye düşünüyorum. sonuçta internetin zaman zaman güvenilir bilgi vermediği bilinen bir gerçek.
@Galanthus Evet haklısın. Zaten ben tek bir kaynaktan yararlanmadım. Ama yazımda vermiş olduğum kaynak bana daha inandırıcı geldi. Çünkü o sitede yazan bilgilere başka birçok sitede de karşı karşıya geldim. Tek o sitenin linkini verdim çünkü o kaynak daha içerikliydi.