Yolculuğum 29 Haziran Pazar günü Ankara Esenboğa İç Hatlar Terminali’nde başladı. Pegasus ile Sabiha Gökşen’e uçtum. Kimseye tavsiye etmem su dahi ikram etmiyorlar. Kısa bir süre sonra ( 45 dk) İstanbul’daydım. Sabaha karşı saat 02.40 da Airarabia Havayollarıyla Dubai’ye uçtum. Bu da tam bir köy dolmuşu gibiydi. Sanki uçağa ilk kez binen insanlarla bir aradaydım. Bir koşturmacadır gidiyor. Uçak personeli de şaşırmış vaziyetteydi.Bunun öncesinde Sabiha Gökçen Havalimanı’da dış hatlarda inanılmaz bir yoğunluk söz konusuydu. Tam bir düzensizlik hakimdi. İlgililerin belkide önceden hesaplayamadıkları bir yoğunluktu bu… Çünkü önceleri bu hava limanını insanların kullanması için kampanyalar yapılıyordu. Şimdi yoğunluk var ama düzen yok maalesef… Gelelim biz asıl mesleye…Yaklaşık 4 saat 10 dakika sürdü yolculuğumuz. Sabah TS ile 07.10 da Sarjah Havaalanına güvenli bir iniş gerçekleştirip Dubai de geçecek 15 güne adımımızı zor sayılabilecek bir yolculuktan sonra atmanın mutluluğu içindeydik… Çünkü Airarabia da aynı Pegasus gibi… Neyse ki bunlar hiç olmazsa bir bardak su ikram ettiler. Kısa bir şehirlerarası yolculukta bile bir sürü ikram yapılır. Bu kadar sıkıntıdan sonra Dubai’ye varmanın huzuru içinde kendimi bir an önce yatağa atıp dinleme ihtiyacım içimi kemiriyordu. Sarjah Havaalanı’nda yapılan kontrollerde oldukça can sıkıcı. Bakmadıkları bir kulağımızın arkası kaldı. Gözbebeğine kadar kontrol edip resmini aldılar. Neyse ki 1 saatlik eziyet bitti ve dinlemek için evin yolunu tuttuk. Akşama kadar iyice dinlendim. Artık gezme zamanı…. Bir sonra ki yazıda hem de resimlerle…