Dr.beyden bir yazı daha…BAŞLARKENUfak tefek bir çocuktu o. Kocaman, kara gözlerine, umut ışıltılarını, hep yöneleceği, hep hedeflediği “istikbal”i henüz kondurmamış, “istikbal”, eşiğinde olduğu ama bilmediği bir kavram… Siyah önlüğü, beyaz yakalığı ile eskimiş bir semtin, demode olmuş kiremit renkli “irfan” yuvasının önünde, yaşamla savaşıma başlamanın taze heyecanını yaşıyor.Dubalar gelirdi nedense sonraları aklına, anımsadıkça o esmer, çipil yüzlü, dalgalı saçlı kadını… Ufak çocuk, ne o ilk gün, ne de sonraki günler, ısınamadı ona. Çünkü yeniydi o, başka birisiydi, evden ayrılıktı ve korkulu öykülerin kahramanlarından biriydi. Biraz da abartılı o öyküleri, kendinden birkaç yaş büyük çocuklardan işittiğinden, onların gerçek olduğunu hissediyordu.Bu bakımdan belki de her çocuk, büyüklerden dinlediği masalların hayal olduğunu bilir de, gerçeküstü bir evrenin sihirli tadını bir daha yakalayamamanın bilinciyle dinler onları. Böylece çocuklar bilmeden büyüklerin gerçekle sınırlı dünyasına da farklı bir pencere açmış olurlar.Dubaları anımsatan çipil yüzlü esmer kadın, bir yılın sonlanmak üzere olduğu günlerde, üstü kapalı konuşmaya gerek duymadan, belki de öyle bir konuşmayı eğittiklerinin anlamayacağını bildiğinden, armağan istedi onlardan.Ufak çocuk telaşla koşup anasına iletti bu isteği.Evlerinde birşeyler eksikti ve aslında birçok şey eksikti.“Yok canından almak” ne demekse işte öyle yaptılar ve bir şişe kolonya ile bir çift çorap aldılar. Ucuzundan ve güzelinden.Sonuçta ortaya çıkan ucuz güzel olur mu sorusu belki de insanoğlunun yüzyıllardır yanıtlayamadığı çözümsüz ve zor sorulardandı.O küçük yüreğin tıpırtıları ne denli çokmuş. Armağanları verirken tanıştı onlarla. Sorumluluğunu yerine getirmenin verdiği huzur ve rahatlama ise ardından gelen duygulardı.Takvimler duvarlardan kaldırılıp, yenileriyle değiştirildiğinde, tahtakuruları yuva yapmıştı görünmez yerlerine.İrfan yuvasının, tahta zeminli, küçük ve her yanı yazılıp, çizilmiş sıralarının dizili olduğu bir parçasında, dubaları anımsatan kadın, sert bir biçimde adını söyledi ufak çocuğun. Ayağa kalkan çocuğa, kolonyanın sirkeye benzediğini, çorabın da kaçık olduğunu söyledi. Beklenen teşekkür, azarlanma biçiminde ortaya çıkmıştı.Pahalı ve güzel armağanlar getirenler ön sıralara oturdular. Ucuz armağanlar alıp, güzel armağanlar aldıklarını sananlar ise arka sıralara.Minnacık yüreği, bir kıskaç almış ortasına sıktıkça sıkıyordu, tepede bir kaynar su kazanı, aralıklarla başından aşağıya boşalıyordu. Omuzlarda, dünyanın sanki en büyük suçunun ağırlığı, beklenmedik, istenmeyen, tanınmayan ama yaşamın büyük bir bölümünde umursamazca oturacak yüzsüz bir konuktu.Ufak çocuk, aynı sınıfta başka bir sınıfa verilmişti.Ve tuhaf bir rastlantı, o çocuk veya onun gibileri, on-onbeş yıl sonra sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde hakimiyet kurmasına teşebbüs etmek suçundan yargılanıyor, ceza alıyor, “istikbal”leri kararıyor ya da karartılıyordu.S.Ç.KLMN
yorumlar
heeeeeeeeeeeeeeyyyyyyyyyyyyyyy kimse yok muuuuuuuu? gaza geldik başka yazı istiyorsunuz diye yayımladık…. çok ayıp çok… okyun bakiiimmm… 🙂
eywallaaaahhhh shadowy… iyi bir stil… 🙂
öğretmenlik hiç bir şey olamayanın mesleği olmaktan çıkarılıp, gerçek, idealist yapısına tez vakitte kavuşturulmalıdır !!!
öğretmen bir komşum vardı. bir gün bana kolunda ve boynundakileri saydı. şu bileziği filanca sene almışlardı, şu kolyeyi bir önceki sene, şu yüzüğü bu sene vs… bahsettiği şeyler, öğretmenler ve anneler gününde veliler tarafından kendisine yağdırılan altın takılardı. bu öğretmene çocuk mu verilir? ya velilere ne demeli… asıl gavurun büyüğü onlar… çocuğunuz var ya da ileride olacak… bayramlarda ya da özel günlerde velilerin oynadığı oyunları bir izleyin Allahaşkına… en güzel en mutlu günde çocuklarını resmetmek isterler ama inanın okula özel kanallardan kameraman getirmedikleri kalıyor neredeyse… bir ihtişam bir gösteriş sormayın gitsin… dersiniz o anda varsa yoksa kendi çocukları… öğretmenleri izleyin o ara… kimlere daha yakın davranıyor bazıları… bunu her öğretmen için söylemiyorum tabii. siz bir gözlemleyin hele… ne demek istediğimi anlayacaksınız… dr. beyin bu yazısı bana ortaokulda sınıf öğretmenimize aramızda para toplayıp aldığımız kağıt mendil paketini hatırlattı. öğretmenimiz bize hem kızmıştı hemde çok mutlu olmuştu… gözleri yaşarmış paketi açıp içinden bir kağıt mendil çekerek gözlerini kurulamış, öğretmenimizde dahil bütün bir sınıf bir anda bu hüzünlü durumdan gülme krizine atlamıştık… öğretmenlerin çok daha titiz ve ilkeli olmaları dileğiyle…
dr bey kım ? kim oldugunu öğrenmeden bu yazıyı okumam 🙂
höyyyyyyttttttt kimse kim? Allah Allahhhhhhhhhh……ne diyon yaa… okuma gulüm… doktor bey diye isim verdik. işte. üzümünü ye bağını sorma demiyyycez zatiii… ben dr beyi sitemize çekmeye çalıştım… bunlar onu ısındırma turları… ama bakıyorum ki kıllanan adamlar olacak tez elden ona nick almak gerek…… ama bütün zor işleri de niye ben yapıyorum ki? verin lan şurdan TEMA nın hesap numarasını…… 🙂
dipnot/ps: işbu yorumum mucbir sebeplerden dolayı 15 dakika sonra tarafımdan silinecektir/benim saatime göre 10:25 am.
@kopanisti yorumuna o kadar çok katılıyorumki..ben 1500 kez okur 3600 adet yorum yazardım..bey olması planları mahvetti.
ıyyyyykkkkk… tamam… dr. hanım tamam… hadi bakalım ben şimdi ona dr hanım diyecem.. napcen? hadi? hadi? (senden sonra bende sileyim kopanisticim aman haa!!!!)
10:25 am de silineceği bildirilen yorumum, teknik nedenlerden dolayı 10:33.am de silinmiştir,
kopanisti, oraya bir “necefli maşrapa” koymayı unutmuşsun
sarışın mı olsun ?
Ben gayet memnunum doktor bey den, karıştırmayın ortalığı..
sağlık ocağına git..hepsi erkek doktorların
Ben erkek doktor istiyorum mu dedim, yazar doktor beyden gayet memnunum dedim sahinden…Algılama sorunumuz mu var, yoksa beyle mi işimize geliyor..
keske boyle guzel bir yazının adı olsaydı..dr.beyden bir yazı daha ismi, yazının buyusunu bozuyor. yazının bir adı olsaydı da, bu yazının basında bize verilen bir bilgi olsaydı daha iyi olmaz mıydı ? oluuurduuu , oluuurduuu..dr.bey’e sevgilerimi ilet..
lorien;esrikgemiye katılıyorum…
tamam sedefloara tartışma ortamı yaratmaya çalışma 🙂
Bari adımı düzgün yaz o zaman 🙂
sende dudun yazılacak isim bul..tartışma yaratma 🙂
ne fark eder..neden ısrarla tartışma yaratmaya çalışıyorsun :))
arrogantecim hombrecim yazının adı BAŞLARKEN… ama ben o adı kullanmadan sizlere mesaj vermek için dr. beyden bir yazı deme gafleti içinde bulundum.ssssstttttt sahinden uğraşma bakiiimmm hanımlarla.. ben seni puffffffflatıyorum yine ne yapıp edip dönüyorsun yaaawwww…..makaleci durum ortada aslında. esrikgemi de sağolsun parmak basmış… sağolun…İLK ÖĞRETMENİN KİM SENİİİİNNNKİM ÖĞRETTİ ALFABEYİİİİİ…..
DR Bey’e saygılarımı ilet loriencim.çok güzel yazmış…okurken içim burkuldu…kimi meslektaşlarımın utanmadan böyle dangalaklıklar yaptığını hatırlamak üzdü beni. ama var işte böylesi de…bıraktıkları iz de lanet bir iz olur insanın hayatında…keşke beynimizde ve yüreğimizde de “delete” tuşu olsa…siliversek böyle insanların varlıklarıyla yarattıkları olumsuzlukları çat diye!olmuyor ama işte.yazıyı çok beğendimmmsevgiler:)
çilekcim bu yorumlarınızı mutlaka görmesini isteyeceğim de ben de buradan kendisine sesleniyorum… bakınız tohturrr beyyygg… gendünüze nük neyüm alın… sizi daha fazla sırtumda daşuyamam… haaaaaa ona göre…nasıl iyi dedim demiii?dur tel.den arayımda söyleyivereyüm gendülerine