“Kötü hava, daha da kötü yemekler” deyince akla haliyle yeşil adalar grubu, sağlı sollu ortaların ana vatanı ve tabii ki medeniyetin beşiği olan İngiltere geliyor. Bugünlerde “biz 12 bin yıl önce medenileştik, bakın bu da 30 kuşak öteden dedemin bir mamuta yazdığı şiir” modunda olsalarda onların tarihinde de ipe sapa gelmeyecek tonla şey var. Ve fakat bu tonla şeyden biri olan Doomsday Book gerçekten bir efsane.Doomsday Book tarihte eşi benzeri görülmemiş bir sayımın ürünü (buraya “bakın nasılda çaktım spotu” dercesine bir boşluk koymak lazım).Hikayeye göre İngiltere’yi 1066’da işgal eden Piskopat William (William the conqueror olarak geçiyor) krallığını tehtit eden Danimarka’ya karşı bir plan geliştiriyor. Plan, Danimarka menşeili paralı askerlerden oluşan bozguncu ordulara para yardımı yaparak düşmanını zayıflatmak. İşte tam da bu noktada gelirlerinin az olduğuna kanaat getiren William ülkede genel bir sayım yapılması buyruğunu veriyor. Yalnız bu sayım bildiğimiz sayımlardan değil, William’ın yolladığı görevliler 2 yıl içinde bütün İngiltere‘yi dolaşarak şehirlerdeki, kasabalardaki ve hatta köylerdeki tarlaları, çiftçileri, domuzları, ürün veren ağaçları falan sayıyorlar. Sayım o kadar detaylı yapılıyor ki mesela Berkshire’ın Goosey kazasında kaç adamın tarla sürdüğünü ya da kaçının saban sahibi olduğunu merak ederseniz yapmanız gereken tek şey katiplerinizi çağırmak ve 35 ciltlik bu iri kitabın içinde gerekli maddeyi arattırmak.Böyle anlatınca güçlü bir hükümdarın kaprisli bir oyunu gibi görünsede, söz konusu kitap İngiltere üzerinde yaşayan ya da duran herşeyi ve mümkün olduğu zamanlarda da bu herşeyin tarihini (kimden kime satıldı, eskiden ne kadardı, şimdi nasıl vs vs) de çıkardığından hemen her devletin rüyası haline gelebilecek bir proje aslında.Bazı raporlar ekonomiye dair detaylar içerirken bazıları turistik bilgi veriyor, önemli bir kısmıysa o dönemin toprak sahiplerini listeliyor.O dönemle ilgili daha ayrıntılı bilgi burada, yok bana bu yetmez diyorsanız koşun araştırın. Uygun bir kapanış cümlesi bulmak çok zor geldi şimdi, hani şöyle blogla doomsday’i birbirine bağlayıp okuyanı ağlatan cinsten bir şeyi kastediyorum, o nedenle yazıyı burada bitirmeyi uygun buluyorum.