Don Juan
Yaşamda en büyük merakı cinsellik olan, küstah ama sevimli erkeklerdir kadın avcıları. Kadınlar, tehlikelere aldırmadan, uzun bir zincirin yalnızca bir halkası olduklarını bile bile onların peşine takılırlar. Bu “harika aşıklar” ve onlara kapılan kadınlar nasıl insanlardır acaba?Kadın avcısı erkekleri, herkes genellikle bir bakışta ayırt edebilir. Yakışıklıdır, sevimlidir, dedikodulara göre aşırı cinsellik düşkünüdür. Hiçbir kadın dayanamaz onlara. O ise, hiçbirini önemsemez. Kadın avlama işine akıl almaz bir enerji ve zaman ayırır. Ancak hiçbir zaman köklü sürekli bir ilişkinin tadını öğrenemez.Akla ilk gelen kadın avcısı, Don Juan‘dır. Hatta, kadın avcılığının adı Don Juanlıkla anılmaya başlanmıştır. İspanya’da yaşamış soylu bir kişi olduğu söylenir. Çok tanınmış bir edebiyat kahramanı olmuştur. Mozart‘ın bir operasının, Lord Byron‘ın yazdığı bir destanın, George Bernard Shaw‘un oyununun baş kahramanıdır.Annesinin aşırı baskısı altında büyümüştür. On altı yaşında, annesinin aşığının karısı ile yakalanır. Annesi ülkeden ayrılmasını söyler. Bundan sonra başından geçenler dillere destan olur. Bir deniz kazasında, güçlü bir korsanın kızı tarafından kurtarılır. Korsan onu köle olarak satar. Bir hareme düşer, kadın kılığında bir serüven yaşar. Rus ordusuna katılır, ünlü Katerina‘nın gözdesi olur. İngiltere’ye geçer, soyluların kadın ve kızlarıyla gönül eğlendirir. Sonunda İspanya’da baştan çıkardığı bir kızın babası tarafından düelloda öldürülür.
Avrupa’nın işsiz güçsüz soyluları, aşka bir oyun olarak bakarlardı. Evlilik, parasal miras sorununa ağırlık tanınan bir kurum olarak görülürdü. Bazen de bu soylu “Don Juan” tipi, kadınlar üzerinden, etkisini toplum içinde yükselmek için kullanılırdı.18. yy’da yaşamış İtalyan Kazanova ve 20. yy’da yaşamış Frank Harris bu yolu kullanmışlardır. Her ikisi de kadın avcılığına başvurmadan da başarıya ulaşabilecek yetenektedirler ancak, yaşam düzenlerini bu yolla kurdular, bir daha da kurtulamadılar.Kadını ve cinselliği hafife alan, hatta bir nevi sapıklık olarak nitelenebilecek bu tutuma çağımızda da rastlanmaktadır. Herkesin gönlünce sevişebileceğini düşünen bu tip erkeklerin gerçekte sayısı sanıldığından daha azdır. Erkeklerin çoğu, düzenli bir yaşam kurup, çoluk çocuk sahibi olmayı düşünürler.Toplum da “Don Juan” tipli erkeklerin davranışlarını destekler görünmektedir. Adı çapkına çıkmış bir erkeğe, hoşgörüyle bakılabilmektedir. Kadınlar ise tersine, küçümsenir, ayıplanır. Erkek “fatih”, kadın ise “boyun eğen”dir. Kadın avcısı bir erkeğin davranışı bambaşka bir sorundur aslında. Onu ruhsal bakımdan yardıma muhtaç biri olarak tanımlayabiliriz. Bu kişiler dayanıklı bir ilişki kuramaz, bir sevgi alışverişinde bulunamaz. Çünkü çocukluğunda altında kaldığı bazı etkiler yüzünden, sevme yeteneği gelişmemiştir.19. yy sonlarında hekimler bu durumdaki erkeği “satyriasis” olarak tanımlamışlardır. Bu terim, aşırı ya da tatmin edilmesi olanaksız cinsel istek durumunu belirtir. Araştırmalarını zamanla geliştiren ruh hekimleri, bu erkeklerin sanılanın aksine, aşırı cinsel güce sahip olmadıklarını gördüler. Aslına bakılırsa kadın avcılarının kadına olan davranışlarında bir terslik vardır. Bilinç altında kadından nefret edebilirler. Bunun mantığa uygun açıklaması da; çocukken annesiyle olan ilişkilerinin gelişmemesi ya da ters gelişmesidir. Örneğin Don Juan’ın annesi tam bir zorbaymış. Oğlunu şımartmış, pohpohlamış, ama onun gerçek ihtiyaçlarına eğilmemiş. Kocasını küçümsemiş, öldüğünde sevincini gizlememiş. Don Juan sevgiyi öğrenemeden büyümüş.Sevgisiz bir ortamda büyüyen çocuk, sevme yeteneğini geliştiremez. Karşı cinsle ilişkisi, korkuyla karışıktır. Karşı cinsle olumlu ilişki kuramayan erkek suçu kendinde görmez. Bu da onu öç almaya yönlendirir. En iyi yolu da kadını tam bir teslimiyete zorlamaktır. Gözünde, birleşme sırasında ya da sonunda kadın küçülmüş, kirletilmiştir. Cinsel birleşmede aradığı, zevk değil zaferdir.Kadın avcılarını en büyük korkularının biri de eşcinselliktir. Bunların çoğu, gizli eşcinselliğin ortaya çıkmasını engellemek için kadın peşinden koşarlar. Baştan çıkardıkları kadını eşcinsel olmadıklarının bir kanıtı olarak görürler. Bunlar gerçekten zeki erkeklerdir. Kadınları iyi tanırlar, her kadının zayıf tarafını iyi bilirler. Son derece kendini beğenmiştirler. Dış görünüşüne aşırı önem gösterirler. Görünüşte gözü pek, kendine güvenli, sevimli ve duyguludurlar. Kadına karşı tutumları ise, son derece bencil ve acımasızdır.Bu tip erkeklere kanan kadınların çoğu, bu adamları yola getireceğine inananlardır. Onları anlayabilen tek kadının kendileri olduğuna inanırlar. Bir de mazoşist (acı çekmekten hoşlanan) tipli kadınlar vardır. Suçluluk duyguları yüzünden sevgileri zedelenmiştir. Farkında olmadan kendilerine kötü davranacak olan erkeklere yönelirler. Bazı kadın avcıları, hep evli kadınlara meylederler. Çünkü o zaman masum bir kocayı gülünç duruma düşürmenin tadını da tadarlar.Kadın avcılarının çoğu evlenmezler. Yaşlandıklarında yapayalnız kalırlar. Gençler onlara bakmaz olur, geçkince kadınların peşine düşerler. Kendilerini, geçkinlerin genç ve güzel kadınlardan daha çekici olduklarına inandırırlar. Gerçek dostları yoktur. Kadın avcısı, gençliğinde kendine dürüst davranmış olsa, bir ruh hekimine başvursa kendini kurtarmış olabilir…
yorumlar
Çalışman için tebrik ederim AKONİ
@kerem, teşekkür ederim. Aptal aşıkların sonunun neresi olması gerektiğini hep düşünmüşümdür.
Benim de dikkatimi çeken bir konu olmuştu Don Juanlık. Güzel anlatmışsın akoni tebrikler…
@buklet, canım benim. Kaale almamak değil inan ki benim için hepinizin görüşleri çok önemli ve değerlidir.. sana öyle bir izlenim verdiğim için özür dilerim.. Katkılarınızdan dolayı hepinize teşekkürler.
güzel bi çalışma, tebrikler..daha geniş zamanda tam anlamıyla kafa vererek okunmalı.
Kadın avcılarını en büyük korkularının biri de eşcinselliktir. Bunların çoğu, gizli eşcinselliğin ortaya çıkmasını engellemek için kadın peşinden koşarlar. Baştan çıkardıkları kadını eşcinsel olmadıklarının bir kanıtı olarak görürler. Bunlar gerçekten zeki erkeklerdir. Kadınları iyi tanırlar, her kadının zayıf tarafını iyi bilirler. Son derece kendini beğenmiştirler. Dış görünüşüne aşırı önem gösterirler. Görünüşte gözü pek, kendine güvenli, sevimli ve duyguludurlar. Kadına karşı tutumları ise, son derece bencil ve acımasızdır.uyy Akoniiiiii ne ettün sen böyle bu şoparlarin SIRRIDIR.
ya ben anlamıyom bi eşcinselin eşcinsel olduğu sadece yatağa girincemi anlaşılır, yapmayın etmeyin bacılar, adam barbar baarıyo ben şoroloyum diye kadınlar sıraya giriyo onun için yok o benim yok hayır benim yok o yar benim benin onun size ne gibi şeyler,güldürmeyin beni, şoparı değil kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz
Pandispanya senin aklın ermez yavrum bu islere sen git yumurtani kapartma tozunu ayarla.olm gizli escinsellik nedir ?yalan dolan nedir?olmayan insani varmıs gibi oynamak nedir? bilip bilmeden rektalden basma gazı ortama.bire.Tövbe bi sus! az dinle pandis.Gülmek isteyen gülsün olm.Ama emin olki biz daha cok gülüyoz .Breah!!Müdür.
yaw bu adam deilmi kaza geçirip arabası 18 takla atıp komaya giren 2 sonrada demir gibi ayağa kalkanuzungöle tüple dalanefes otelde ayseli baarta baat götürenbunlara inandınızda ipne olduğunu nasıl yuttunuz
bakhele yazıyı imdi okudum, bu paragrafda da güzelmiş
lan olm hepsi hava gazı yalan yok olm öyle seyler ..ah pandis ya Allasen sus yoksa senin Cv den baslayacam sasacaksin duyacaklarına .Lütfen birak dalgamizi gecelimde biraz eylenelim.insan olmayana insan gibi davranmanin dayanilmaz hezametini yasayan dostlar adına bu şoparları koruma .şaşıyorum sana pandis.
hadi yaa yalanmış bak sen, demeseydin ben sahi sanacaktım ne akıılı şeysin sen öyle.len ne koruması bana ne, yemişiniz yutmuşunuz bunca yalanı dolanı şoroloyu havalara sokmuşunuz, bana ne ondan bundan senden ötekindendalga geçiyomuş eğleniyomuş peh!nikimlede dalga geçme ayrıca
şorolo öldü.havalara nasıl girsin .
Bu gibi batı çirkeflerini buralarda yayımlayıp ne umarsınız kardeşim? Bu hangi müslümanın örnek alacağı bir şahsiyettir? Bu don juanı anlamak zor.İslâm’da her ferdin haysiyet ve şerefinin dokunulmazlığı vardır. Ferdin manevî hayatının temelini oluşturan ırz, şeref, haysiyet, namus duyguları lekelenemez.İnsan haysiyetini lekeleyecek olan kötü hareketlerin başında alay etmek gelir. İslâm, insan hak ve hürriyetini, insan haysiyet ve şerefini koruma esası üzerinde durur; bu sebeple, müslümanların duygu ve düşüncelerini Kur’an-ı Kerîm vasıtasıyla garanti altına alır: “Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın; olur ki, alay edilenler kendilerinden daha hayırlı bulunurlar. Kadınlar da erkekler de birbirlerini alaya almasınlar; belki onlar kendilerinden daha hayırlıdırlar. Hem birbirinizi ayıplamayın ve kötü lâkablarla atışmayın. İmandan sonra fâsıklıkla adlanmak ne kötü isimdir!. Kim de tövbe etmezse, iste onlar zalimlerin ta kendileridir. ” (el-Hucurât, 49/11)
Ne guzel yazi iste G.kayhan,Buram buram tarih kokuyor. Don juan islamiyete bisey yaptida haberimiz mi yok.Senin derdin baska, meramini ayetlere siginmadan aciklamayi dene kuzum
Kardeşim ayetlere sığınmanın ne sakıncası var? Benim sığınacak başka bir şeyim yok kusura kalma kardeşim.
Mythsoul’un söylediği ne kadar doğru: “meramını ayetlere sığınmadan açıklamayı dene.” Gerçekten de bazı insanlar bunu çok yapar. Öykündüğü şey ise o ayetleri yutmuş alimlerin, mütefekkirlerin, ayetlerden hareketle oluşturduğu fikri kuramlar kurmaktır. Ama kendi fikirlerini anlatırken ayet arkasına sığınan (Şerif Mardin hocanın değişiyle) ham sofular ise kof cümleler arasında bol bol ayet serpiştirerek alimcilik oynarlar. Bu da hiç hoş olmaz.Bunun bir de kemalist versiyonları vardır ama. Bunlar da kofturlar, karşılarındaki insanlara cevap veremezler . Hatta Atatürk’ün kendisi hakkında dahi, “bilgili, eğitimli” bir Atatürkçü olmayan kişi kadar bilgi sahibi değildirler. Dar nazar sahibidirler. Ama kendi yetersizliklerini karşı tarafa kabul ettirmek için çoğu zaman, “sus atam ‘böyle, böyle’ dedi. İtiraz etme, günah” gibi bir üslubu kullanırlar. Atatürk tarihten çekilecek olursa, o insanlar da bir hiçtir o anda. Kendi edinimleri, kazanımları yoktur çünkü. Çünkü onlar da ham sofu kemalistlerdir.Allah bizi tüm ham sofulardan kurtarsın.
ayet mayet tartışmasına hiç girmek istemem.tek bildiğim karşıt olduğun her şeyi savunduklarından daha iyi bilmelisin.karanlıkları göreceksin, anlayacaksın ki aydınlatabilmelisin. akoni nin tam olarak yaptığını bu olarak görüyorum.ellerine sağlık akoni.
Ince Aciklama-lar yapmaktan haz almasamda kucukbir dip not fazla yanlis anlasilmamaya meyil olmayi engelliyecektir.Buraya yazilmis ayetlerin yazi ile aakasi ne ,bu sahis in isamiyet baglantisi ve modernizim musluman baglantisi ne.insanlar ayetler inandiklari olcusunde siginacaklar. bole konularda meze olarak gereksiz yer isgal etmedikce.
Daha da acik belirtiyim kendin fikrini saglamlastirmak icin yukaridaki yaziya ayetle atifta bulunmak, dini demogojiklestirmede denilebilir buna.Bkn deteyli bilgi icin: dini siyasallastirma ve iktidar iliskisinde kullanmak
bi ara yorum tutma şeysi koyuyorlardı. haklılarmış. yorumu tutmak istiyorum.
Velhasıl kelam biz bizi bozduk. Ama halimizden de memnunuz. ‘Hım Hım’ dedelerimizden bize yadigar; Dostovyevski’nin de ‘Adem’den Önce’ adlı eserinde belirttiği gibi geceleri uykumuzda yaşadığımız düşme duygusu! Siz siz olun bu duyguyu yaşayıp sarsıntıyla uyandığınızda üç kulhuvallah bir elham okuyun dedelerinizin ruhuna…
”insancıklar” kitabı da iyidir dostoyevskinin.
Sende donjuan a oku Gazi 3 kulhu 1 elham. Sizlamasin adam mezarda
Aslinda şorolonun yazdıklarıyle uzaktan yakından ilgisi olmayan sefil ve kepaze bir hayat yasadigini anlatın derim. Beni anlaması gereken anladı demi Dok! nöbetteyim harlemlim.Bir de yeni imam atanmiş hafife cok iyi yaw.
Alkışlıyorum , yazınızın güzelliği yanısıra,yorumların şekillenişini de dehşetle izliyorum.kutlarım sayın yazar gerçekten.
çakma imam :-))
Adamın biri dine küfreder dururmuş. zamanın kadısına şikayet ederler. kadı getirtir adamı, sorgulayacak. “Söyle bakalım neden dine küfredersin?” Tam o sırada bir başkası gelir, bir şey soracam kadı efendi der.Annem öldü, babam yeniden evlendi. Şimdi de babam öldü. analığım bana düşer mi?küfürcü oradan atılır. İşte ben böylelerinin dinine küfrediyorum kadı efendi der.Her konuya dini bütün(!) ulemeların, din bilgileriyle atlaması insanları dinden soğutuyor işte…Türkiye’de ya da islam aleminde nice rezaletleri döndürenlere ses yok . Sakın laf atmayın haaa.onların hepsi sütten çıkma ak kaşıklardır.
Arkadaşlar benim kimseyle kavgaya girmek gibi bir sıkıntım yok. Ama şunu bilinki çok vahim ve milletimizi yakından ilgilendiren bir vahşi kavganın içinde bulundum ve belinden aşağısı tutmayan bir kardeşinizim. Bu konuyu da bir daha burda zikretmiyeceğim..”Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin. Tartılmadan önce nefsinizi tartın.” Ben bunu diyorum. Anlayan anlar.Ama şımları da belirtmeden geçemem;Evet, ne sizin ne de sizden evvelki ehl–i kitabın, “Cennete gireceğiz, günahımızı başkasının sırtına yükledik. Bu günahı papazlar çekiyor, onlar affettirecekler.” gibi kuruntularının bir dayanağı olmadığı gibi, Budha’nın devr–i dâimi ve Brahman’ın Nirvana’sı da, birer kuruntu ve ümniyeden başka bir şey değildir. Bunların hiçbiri bir değer ifade etmemekte ve insanlığa hiçbir şey kazandırmamaktadır. Zira “Kim bir kötülük yaparsa, onun cezasını görecektir.” (Nisa, 4/123), “Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.” (Bkz: En’am, 6/164; İsra, 17/15; Fâtır, 35/18; Zümer, 39/7; Necm, 53/38) ve “İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm, 53/39) gibi nasslarla, Müslümanlıkta herkesin çalışmasının esas olduğu ve mükafatın da Allah’ın dilemesine bağlı bulunduğu vurgulanmıştır. Evet, bir gün Cenab–ı Hak lutfedecek ve herkes mutlaka çalışmasının karşılığını görecektir.
Geçmiş olsun kardeşim..
arkadaşım geçmiş olsun gazilik herkese nasip olmaz,cennetliksin, tanrı seni korusun güzel kardeşim
saygıdeğer kardeşlerim sağolunuz varolunuz..Allah tüm kardeşlerimize sağ salim evlerine yuvalarına dönmeyi nasip etsin.İnsanın yaşadıklarından ve durumundan ibretler çıkarması tabidir değil mi? Ben korktuğum için allaha sığınmadım, bana vucudumun bir kısmını bağışladığı için de sığınmadım. Takdir-i ilahi deyip yaradanıma sığındım..Acım yok sızım yok , hatta öylesine yok ki vucudumun bir kısmına konan sinekten dahi haberim olmaz.Demek istediğim, şu fani hayata fitne fesat sokarak kimseyi üzmeye yaralamaya hakkımız olmadığıdır. Takdir yüce allahımındır.. Kimseye gücenmem kırılmam varolunuz sağolunuz.
gazikayhan, inancını, tanrı ile aranda yaşa. Bazı konularda başkalarının değnekçisi yapma kendini. Maşa olma el alemin çıkarları için. Bu konuya uygun olmayan bir biçimde giriş yaptın farkındaysan. Vicdanınla tanrın arasına elalaemi sokma. Etkisnde kaldığın kişinin yöntemleriyle kendini ortaya koyma. Yaşadıklarını, sorunları, tecrübelerini yaz, paylaş.
Neden? Sen şaman inancının propogandasını yapıyorsun ama. Müslüman mahallesinde koyun eti satılmasından mı rahatsız oldun şimdi.Yaklaşımı, üslubu vs. doğru olmayabilir -olabilir de- ama kalkıp da burada şaman inancı propogandası yaptıktan sonra “inancını tanrı ile aranda yaşa” tavsiyesi salık vermeye kalkma. Saçma oluyor.Ayrıca, senin-benim için bedeninin uzuvlarından mahrum kalmak zorunda kalmış bir gaziye karşı biraz daha saygılı üslup kullan. İlkokulda öğretmenlerimiz otobüslerde yaşlılara, hastalara, hamilelere ve gazilerimize yer vermemizi salık verirdi. Zamane öğretmenleri bu saygdan nasiplerini almamış ki gazilerimizi “elalemin değnekçiliğini yapmak”la suçlayabiliyor. Çok ayıp, çok saygısız bir hal.
Gazilere sahip çıkılacağını sen benden daha iyi bilemezsin canım. Kişi olarak gaziler başımın üstündedir. Sen söylediklerimi kendi anlayışın çerçevesinde anşamışsın. Demogojiye gerek yok. Ama suç öğretmenler de . Öz eleştiri yapayım. Sana anlayış kazandıramamışlar…Hangi cümlem ya da sözcüğüm sana dokundu bilemedim. Çünkü muhatabım sen değilsin.Şamanizm profagandası da yapmıyorum hiç bir zaman. Sorulmuş, ben de şamanistim demişimdir. Hepsi bu…
Şamanizm tartışması çıktığında burada şamanizmin faziletlerini saydırmıştın. Saydırabilirsin de. Senin laflarının baskısı ile şamanist olmak zorunda hissetmemiştim kendimi. Propoganda tarzı söylemler zaten artık 21. yy. için etkili bir yöntem olmuyor din konusunda. Ama yapan da baskı yapmıyorsa kimse bişey diyemez. Sana demedik. Sen de onu engelleme demek istiyorum. Ama eleştireceksen eleştir.
Avukatlığın yaman…
eğitimin tanımında : doğumdan ölüme kadar olan süreç diye belirtir.kanımca öğretmenlerin öğrenmesi gereken çok ama çok şey var.
Değil aslında Teacher. Sadece doğru bulduğum şeyleri savunuyorum. Avukat dediğin her önüne gelen davaya bakar, para kazanmak için.
Söyle canım ne diyorsun?
Çok doğru dedin cancağızım… Sen bedavacı mısın?
:)Ben doğru bulduğum ve doğruluğunu sınadığım şeyleri savurum diyorum. Avukat dediğin işini para karşılığı yapar, davayı ya kazanır, ya kaybeder. Ama hayırsever bi kişilik değilse illa ki para kazanır. İşte benim savunduğum ise hakikat. Avukatlık işi değil. “Bedavacı mısın?” sorun abes oldu haliyle.
örneğin : canım kelimesinin böyle kullanılamayacağı sayın teacher.. mesela güzelim Türkçe’mizi yabancı kelimelerle, nicklerle kirletmemenin önemi.yani bilmek.. ben senden iyi bilirimlerle olmaz. eğitim süreçtir. öğrenmek her daim gereklidir. olmalıdır.son olarak daha da nasıl anlatabileceğimi benim öğrenmem gerek.
doğumdan ölüme kadar yanlızca kendimiz varız yanımızda o zaman öğretmenler niye var? neye yararlar? maaş alıp çocukları 6 7 saat dört duvar arasına hapis eden düşüncenin bekçiliği olabilir mesela görevleri ya da 24 kasımlarda çiçekçiler iş yapsın diye devletin bir hizmeti de olabilirler onlar değilse çocukların meraklarını anne babalarının başından savuşturmak için kurulan bir meslekte olabilir öğretmenlik. ya da öğrenmek ateşiyle yanan insanoğlunun işini kolaylaştırmayı kendine görev bilmiş vefalı insanlar da olabilirler. sonuçta öğretmenin kim olduğu belirler öğretmenliğin ne olduğunu bugün öğretmen hazır meslek peşinde koşanlardır yarın toplumsal düşünce adına hareket edenler olur. demekki neymiş herkeşçikler herşeycikleri belirleyen herbişeyciklermiş. aman da aman. şurdan düz gidip camiden sağa dön aha amerika.
doğumdan ölüme kadar yanlızca kendimiz varız yanımızda o zaman öğretmenler niye var? neye yararlar? maaş alıp çocukları 6 7 saat dört duvar arasına hapis eden düşüncenin bekçiliği olabilir mesela görevleri ya da 24 kasımlarda çiçekçiler iş yapsın diye devletin bir hizmeti de olabilirler onlar değilse çocukların meraklarını anne babalarının başından savuşturmak için kurulan bir meslekte olabilir öğretmenlik. ya da öğrenmek ateşiyle yanan insanoğlunun işini kolaylaştırmayı kendine görev bilmiş vefalı insanlar da olabilirler. sonuçta öğretmenin kim olduğu belirler öğretmenliğin ne olduğunu bugün öğretmen hazır meslek peşinde koşanlardır yarın toplumsal düşünce adına hareket edenler olur. demekki neymiş herkeşçikler herşeycikleri belirleyen herbişeyciklermiş. aman da aman. şurdan düz gidip camiden sağa dön aha amerika.
doğumdan ölüme kadar yanlızca kendimiz varız yanımızda o zaman öğretmenler niye var? neye yararlar? maaş alıp çocukları 6 7 saat dört duvar arasına hapis eden düşüncenin bekçiliği olabilir mesela görevleri ya da 24 kasımlarda çiçekçiler iş yapsın diye devletin bir hizmeti de olabilirler onlar değilse çocukların meraklarını anne babalarının başından savuşturmak için kurulan bir meslekte olabilir öğretmenlik. ya da öğrenmek ateşiyle yanan insanoğlunun işini kolaylaştırmayı kendine görev bilmiş vefalı insanlar da olabilirler. sonuçta öğretmenin kim olduğu belirler öğretmenliğin ne olduğunu bugün öğretmen hazır meslek peşinde koşanlardır yarın toplumsal düşünce adına hareket edenler olur. demekki neymiş herkeşçikler herşeycikleri belirleyen herbişeyciklermiş. aman da aman. şurdan düz gidip camiden sağa dön aha amerika.
kara gözüktü..
hay ben bu türktelekomda çalışanların öğretmenlerinin ellerini öpeyim.
iyi ki yaşlı deilim..
bu telekom camiası gibi bilgili başarılı yetkin ne yaptığının farkında ve objektif insanları yetiştirdikleri için tabii ki. daha önce başka bir konuda okuduğum kadarıyla öğretmenlik yapıyorsun SH. merak ettiğim bir konu var eğitim fakültelerinde öğretmenliğin neyi ifade ettiğini anlatan bir ders ya da meslek sırasında aldığınız bu yönde bir formasyon varmı acaba? yoksa öğretmenlerden bu konuda mesleğe başladıktan sonra kendilerini yetiştirmesini mi bekliyorlar?
inan bana tamamen ilk beş yılını bu soruya adıyorsun.
anladım. eğitimin eğitimi de zor iş herşeyi devletten beklememek lazım zaten.
gazikayhan geçmiş olsun. böyle konuların rahatlıkla konuşulması taraftarıyım. zira konuştukça insanın fikir ve akıl haznesine hep artı değerler ekleniyor.
Sağolasınız kardeşlerim sizlerden ricam bu muhabbetimizi bozmayalım kimsenin onurunu kırmayalım hakikaten çok boş lakırdılar bunlar değmiyor kardeşlerim değmiyor.. Kısmet olursa uzun uzun konuşuruz beni anlayacağınıza hiç şüphem yok. sağlıkla kalın.
Baştan, yorumlarınızla katıldığınız için teşekkür ederim arkadaşlar. Hafifin özelliğinden olsa gerek, bazı tartışmalara konu olmuş görüyorum.Hiç bu tartışmalara gerek yoktu diye düşünüyorum.Hemen belirteyim, Bu bir hastalıktır. Yazımda da belirtim. Burada herhangi bir gurubu, herhangi bir cinsi kötülemek amacı gütmedim. Çok da yaygın bir durum olmadığını belirtmemde yarar var sanırım. Öğrendiklerimi paylaşmak istedim hepsi bu. İlginiz için teşekkür ederim.
GaziKayhan abim ellerinden öperim.Burası fazla ciddiye alınacak bir yer degil.
Bazı arkadaşlar yanlış anladılar sanırım, o yüzden, kızgın girdiler yazıya, Bu bildiğimiz ”don” değil, Don Juan yani..
:))) @pbk, inanılmaz süpersinnn..
Akoni, güzel konuları bulup, yazı yazdıkça çok memnun oluyorum, İyi ki varsın, Don Juan film ini izlerken bir hayli etkilenmiştim..Ayrıca, bir tane daha, bu konuda, film olduğunu biliyorum..
akoniciğim, güzel bir yazı hazırlamışsın, tebrikler.kendisine takıntılı, narsist, aşk ve hayranlık arayışı içinde bir ilişkiden diğerine koşan bir kişilik işte !!!
@pbk, teşekkürler@kelebeğim, sayıları çok olmasada aramızda olanlar tabi ki var. Kişilik mi, hastalık mı bilemiyorum? adı her ne olursa olsun hoş olmayan bir yaşam biçimi..
Ruhsal bir hastalık diye biliyorum ben.
nedense bu ruhsal hastalık erkeklere özel..
Erkek yada kadın, hasta hastadır akoni. kadınlarda da var hasta ruhlar…:))
@teache,erkekler bu konuda çok başarılılar. kadınları Bakırköy’e bile yollarlar:(
ondan sonra düşün dur, çık çıkabilirsen işin içinden
Düşün, düşün …. dır işin heee.:))
:))
Kadınların cinsellliği üzerine de bir yazı bekliyorum ne zamandır… :))
öğretmenim, öyle bir yazıyı sizden bekleriz:))
akoni, gerçek söylüyorum yazmayacaksan ben hazırlanayım bari… :))
@teacher, yazınızı bekleriz efendim….Lütfen siz yazın..
yazmaktan çok izlemek keyifli…bence klavyeniz var diye habire yazmanıza gerek yok.buldugunuz her yazınızın altına kendi düşüncenizi yazmanıza da gerek yok. kimse sizin düşüncenizi merak etmiyor.insanların sizin düşünce merak edeceğini mi düşünüyorsunuz ki her dakka böyle uluorta yazıyorsunuz? egolarınız bu kadar şişkin mi ? her dakka uluorta yazarak kendi düşüncelerinizi sığlaştırıyorsunuz.bilgi verilir. teşekkür edilir. eklenecek notlar eklenir . o kadar. burası siyaset meydanı değil.tartışarak sadecek kendi üstünlüğünü ortaya koyarsın.. iştee kapitalist bir toplumun ürünü oldugumuz her yerde çıkıyor..chuck bi pala niuk :)))))öperim gözlerinizden….iyi seneler sevdiklerinizleGuguk Kuşunuz….2009 burç yorumlarını merakla bekliyorum…:*)
güzel konu okurken eğlendim.
“dün dündür bugün bügündür.”süleyman demireli anıyoruz:)
evet bende şimdi tekrar okuyunca farkettim. eğlenceliymiş gerçekten.
Sizin düşüncenizi de kimse merak etmiyordu neden yazdınız ki?
bilmiyorum.
çok güzel bir soru sordun @akoni. sahi ben niye öyle dedim ?
@tonguefu, bilemiyorum neden dediniz.
“Bu tip erkeklere kanan kadınların çoğu, bu adamları yola getireceğine inananlardır.”doğrudur efendim doğrudur…
Ömrümden on yılımı aldı bu don juan ‘edeblileri’…’Edeblileri’ yerine başka kelimeleri buraya yazmam olmaz, yoksa onları da gayet güzel diyorum, içimden itinayla. Allahın adaleti varsa şayet havele ediyorum özenle…Alınan ders, bu tip erkek ya da kadın; kaç… Ama en korkuncu ‘Ben en masum olanım ve sıradanım.’ edasıyla işvelerini sıralayıp da ardında yalancının allahı çıkıyorsa ya, onlar en korkuncu.Don Juan olduğu belli olanlardan kurtulursun ya, değilim ayaklarına yatıp ömrünü limon gibi sıkmayı iş edinmiş, insan mı yoksa başka bir kaçılması gereken mahluk mu, bilmem; o zaman Allah yardımcımız olsun. Allaha yakın gerisine uzak olsun derim. Canıma okundu desem yeri. Ondandır, yazıya ayrı bir yakınlık duydum.Akoni, ellerine sağlık. Yazının anlatımı, dili, kurgusu, giriş gelişme sonuç bölümlerinde anlattıkların, çok hoş ve yerinde. Açık söyleyeyim, bu yazıyla edebi ve araştırmacı yönünü de göstermiş oldun bize. Altından senin adını çıkacağını beklemiyordum ama artık bekleyebilirim. Zamanına sağlık, güzel insan.
yazı yazılalı iki yıldan fazla olmuş ancak Akoni ye sonsuz teşekkürlerle. söz uçuyor yazı kalıyor. yaşananlar ve yaşanacak olanları şu satırlarda okudum gördüm. bravo akoni!hafif sitesinin kapıcısı göreviyle aramızda bulunan ancak yazıyla bire bir örtüşen bir takım rahatsızlıkları nedeniyle toplum huzurunu kaçırmaktan gördüğümüz yerde kafasını kırmaya ant içtiğimiz zatı muhteremi anlatmışsınız adeta.ancak kendisi kadınları avlarken yararlanabilceği fazla envarter yok elinde. çünkü rabbim yaratmış, beğenmemiş çöpe atacakmış neyse demiş buna da iyi konuşma kabiliyeti vereyim de kadınları bari böyle kandırsın.aynen yazıdaki gibi tüm hayatı kadınlar üstüne kurulu( ha bir de hafif var tabii) çocukluğunda sevgisiz büyümüş, itilmiş kakılmış, anneye ve tüm kadınlara karşı kin biriktirmiş, evli bekar ayırt etmeden baştan çıkarmayı ve yatağa atmayı kendine vazife edinmiş, aslında seksin s’sinden bile anlamayan, anlamaya çaba sarfetse de buna yetecek gücü ve potansiyeli olmayan, kendisine ısrarla bir ruh hekimine gitmesi söylendiği halde kale almayan ve yazıdaki diğer özellikleri taşıyan dedemiz de okusun diye…..ellerine sağlık akoni!!!!
ne kadar başarılı bir araştırma yazısı olmuş. gıpta ettim doğrusu
bence insin biran evvel çocukluğuna bir daha da hiç dönmesin. herife bak ya. şu yazdığını ben hikayeleştirip yazsam hakaret addeder. bana p.zo dedi dersin. harbiden kaçık
🙂 comedia dell arte
yav niye bu kozaya yazdığım her yere bu karı cevap veriyor. etek altı traşı töbe töbeyazara saygım sonsuz dua et kozilik yada tefalne güzel oldu be ben bu kıza tefal diyciim artık:))
DÖRT ŞAŞKIN GÖZ İÇİN TEK BİR ORMANAGÖNÜLDEN BAĞLI İKİ AŞK İÇİN TEK BİR KUMSALADUYGUDAŞLIĞIMIZ İÇİN EZGİLİ BİR EVEİNDİRGENDİĞİNDE DÜNYA,İŞTE O ZAMAN BULACAĞIM SİZİ…DİNGİN VE YAŞLI BİR ADAMDAN BAŞKA KİMSE KALMAZSA DÜNYADA,BİR GÖRÜLMEMİŞ ZENGİNLİKLE KUŞATILMIŞ “O” YAŞLI ADAMDAN,İŞTE O ZAMAN OCAĞINIZA DÜŞECEĞİM SİZİN…ANILARINIZIN TÜMÜNÜ KAVRARSAM,SİZE BOYUN EĞDİRMEYİ BECEREN KADIN BEN OLURSAM,İŞTE O ZAMAN BOĞAZLIYACAĞIM SİZİ…Arthur Rimbaud
güzel bi çalışma, tebrikler..
güzel konulara değinilmiş.
Bilgi için teşekkürlerlenskontakt lensrenkli lenstorik lenstoric lens
bilgiler için teşekkürler.ilansahibindenemlakikinci elaraba