etrafımızı sarmış “ünlü olma hastalığı”ndan kurtulmak ne mümkün… her delikten kamera çıkıyor. silah gibi. tehdit ediyorlar, “çekeriz, cümle aleme rezil ederiz kaçma gel, hesap ver bize” diyorlar.böyle çemkirmelerine gerek de yok zaten çogu zaman. bi çokları kamera ile mikrofon birlikteliğini görür görmez atlıyorlar önlerine. hiç bir şey yapmasalar, el sallıyorlar.yarışmalar falan var artık, insanlar kendini ünlü zannetsin diye hazırlanan. ünlü olunca mutlu olacağını umuyorlar. doğal olarak kendilerini bir anda 5-10 yaş büyümüş, 3-5 kat daha zeki olmuş bir şekilde, Türkiye’nin gündeminin tam ortasında buluveriyorlar. pek tabi kameraya yapay, kalıp gülümsemeyi öğreniveriyorlar cabucak. davranışları, göz ucuyla “kamera bizi çekiyor mu acaba” hissiyatı ile değişiyor, büyük bir tiyatro salonunun içindeymiş gibi oynuyorlar da oynularlar. bir de “bizim halkımız sanat sevmez, tiyatro, sinema bilmez” derler. oysa bakın ne güzel izliyorlar tv içinde baştan savma kurgulanan tiyatroyu.bu günlerde herkes her an ünlü olabilir. yeni aktuel dergisi de bunu kanıtlarcasına bir seyyar satıcı ile röpörtaj yapmak gibi bir “acar gazetecilik” örneği göstermiş. tebrik ederiz.başlığını da “100 italyan’ın evine girdim” koyuvermişler, mis gibi olmuş. şöyle üç beş sayfalık materyal çıkıvermiş ortaya boşlukları dolduracak ohhh… yok efendim, seyyar satıcıya turistlerin ilgisi çokmuş da, yüzlerce turist seyyar satıcı ile fotoğraf çektirmiş de…sorular soruyorlar; “bu ilgi sizi şımartmıyor mu”, “iş arkadaşlarınız (ha evet ofis ortamındaydılar ya) sizi kıskanmıyor mu”, “bu seyyar arabanın içinde kaç kiloluk malzeme var”, “bu kadar şeyi nasıl taşıyorsunuz, yorulmuyor musunuz” gibi gubik sorular…son olarak, doğallığından zerre kaybetmemiş seyyar satıcı arkadaş “öyle demeyin, 100 italyanın albümünde yer alacaksınız, çok öenmli bir şey bu” iddiası ile karşılaşınca dayanamıyor ve ağır bir taş atıyor tüm ülkenin üzerine; “olsun. yüküm mü hafifleyecek”roportajı yapan arkadaş gayet lay lay lom vermiş olayları. pek görünenin altında yatanı düşünmemiş ya da belirtmemiş. turistlerin, 200 kiloluk malzeme dolu garip bir dört tekerlekli nesneyi, terler içerisinde yokuş yukarı itmeye çalışırken tesbit ettikleri bu garip adamı fotoğraf karesinde saklamak istemelerinin amacı ne acaba? çok güzel bir manzara oluşu mu?ülkemizin ve insanlarının içinde bulunduğu genel halden ufak bir kesit bu seyyar satıcı arkadaş ve hali. ufak bir örnek. “mutlu musunuz” sorusuna bu haline rağmen (ne var ki halinde) “çok mutluyum. çalışmayıp havadan para kazananlara baktıkça kendimi seviyorum, kendimi sırf bu yüzden çok seviyorum” şeklinde cevap veren gerçek bir örnek.______________www.ahkam.tkblog soslu entry vitrini…