Dersu Uzala” Rus ordusunda görevli kaşif ve botanikçi olan Vladimir Arseniev’in anılarından yola çıkılarak filme uyarlanmış. Film, Rus uzak doğusunda yer alan geniş Asya steplerinde incelemeler yapan bir araştırmacı Yüzbaşı Arseniev ile rehberi Dersu Uzala arasındaki dostluğu ele alıyor. Doğa tutkunu Dersu Uzala, gelişmiş duyulara ve önsezilere sahip bir avcıdır. Dersu, Yüzbaşı Arseniev’e doğanın sırlarını, açıkladıkça, Arseniev’de yaşamın gerçek anlamını sorgulamaya ve kavramaya başlar.Dersu Uzala, karakteri doğaya sağladığı uyum, ormanda aldığı önlemler, avcılık yetenekleri ile kısa sürede keşif ekibindeki tüm askerlerin saygısını kazanır. Yüzbaşının hayran olduğu Uzala, birçok kez O’nun hayatını kurtaracak ve böylece iki karakter arasında gelişen ilişki güç kazanmaya başlayacaktır. Keşif ekibindeki diğer askerlerden farklı olarak Yüzbaşı Arseniev’in iyi kalpliliği, Dersu ve Arseniev’in yıllar sonra ormanda karşılaştıkları sahne de saf sevgiyi ve vefayı görebiliyoruz. Bu karşılaşma vefa, iyilik ve dostluk üzerine birçok şey söyleyen filmin en önemli sahnelerinden biri.

Filmin öne çıkan temaları doğa–insan ilişkisi, çevreye gösterilmesi gereken saygı, modern yaşam ile doğadaki yaşam arasındaki farklar olarak sıralanabilir. “Dersu Uzalan”nın temel çatışmasını modern yaşam ile doğadaki yaşam üzerine kurulmuştur. Modern yaşamdan gelen keşif ekibi bir şekilde doğaya uyum sağlamayı başarabilmiştir. Fakat doğa tarafından yetiştirilen ataları gibi yaşayan Dersu Uzala modern bir düzende yaşamayı başaramamıştır. Akira Kurosawa böylece insanlığın oluşturduğu yapay ortamın hiç de insan doğasına uygun olmadığını vurgulamıştır. Dersu kentin düzenine anlam veremez. Olayların yaşandığı tarih 1907 olmasına rağmen, daha o zaman bile “insan yaşamı neden bu kutuların içine hapsedilmiş” diye düşünür.Dersu Uzala kendi halinde naif bir karakterdir. Modern yaşam içinde maddiyat hırsı olan insanlar gibi değildir. Arseniev’in eşinin neden suya ve oduna para vermek zorunda olduğunu anlayamaz. Hatta buna kızar, Dersu’ ya göre bu çok saçmadır. Bu tür temel gereksinimler doğanın insanoğluna bir lütfüdür. Ama insanlar bundan kâr elde etmeye çalışırlar. Dersu Uzala şehir yaşamına ayak uyduramaz. Şehirde yaşamak istemeyen Dersu Uzala yine şehir gibi yapılanmaların insanoğlunun doğasına aykırılığını vurgular.

Filmi sinematografik özellikleri bakımından incelediğimizde yönetmenin genel temayı destekleyen ve tüm film boyunca devam eden çerçeve seçimleri olduğunu görüyoruz. Karakterleri doğa ile çerçeveleyen Kurosawa’nın genel plan seçimi tüm filme yayılıyor. Yalnızca önemli anların altını çizmek için yakın planlara başvuran yönetmen, ayrıca ressam olmasının etkisi ile tüm doğa manzaralarında pastel renklerin hakim olduğu olağanüstü güzel kompozisyonlar ve yağlı boya tabloları andıran görüntüler elde etmiş. Böylece Kurosawa filmin görsel yoğunluğunu pastoral tablolar dizisine çeviriyor.“Dersu Uzala”daki diyalogların azlığı ve karakterlerin az konuşması ile minimalist bir film yapısında. Finalinde birçok soru sordurtan, düşündürten bir film aynı zamanda. “İnsan nerede yaşamalı, gerçekten nerede yaşarsa mutlu olur?” Doğaya göstermemiz gereken saygı, hiçbir karşılık beklemeden iyilik yapmak, maddi hırslardan arınmak gibi birçok konuyu düşündürten bir karakter Dersu. “İnsanoğlu doğadan hiç kopmamalı mıydı ?” gibi önemli bir soruyu sordurtacak kadar güçlü bir film “Dersu Uzala”.