Çok güçlü bir şey beni uykumdan korkuyla uyandırmıştı. “La ilahe illallah” tevhidini söylerken, tam karşimda duran duvar üzerime doğru geliyor ve aynı hızla da geri çekiliyordu.Uyku sersemi ne olduğunu anlamamıştım.Ama iyi birşeyler olmadığı kesindi.Yanımda uyuyan kardeşim Elif’e seslendim.”Elif kalk.” dedim.İkimiz de yataktan zorlukla indik.Dönüp duran odanın içinde ayakta durmaya çalışıyorduk. “Hemen dışarı çık.” diye kardeşime söyledim.Ben ise odanın içinde eteğimi ve tülbentimi bulmaya çalışıyordum.Ne olduğunu anlamadığım bir kumaşın içinden bacaklarımı geçırerek belime çektim.Ve yine elime gelen ince kumaşi da başıma örttüm.Erkek kardeşimin telaşlı sesini duydum.”Dışarıya…” diye korkuyla bagırıyordu.Biz kapının önüne gelene kadar sallantı durmuştu.”Üstünüze bir şey alın.” diye kardeşim uyardı.Kapının yanında duran askılıkta, asılmış olan pardösemi giydim. Apartmanda oturan diğer komşularımızla birlikte merdivenlerden aşağıya indik.Dışarı çıktığımızda herkes korkuyla birbirlerine bakıyordu.Ne olmuştu? Sorunun cevabı çok açıktı.DEPREM.Etrafımızı saran sis hepimizin dikkatini çekmişti.Her yer sis altındaydı.Şaşkın gözlerle bakınırken, sislerin içinde, beyaz geceliğiyle koşarak gelen bir kadın gördük.Kadın panik içindeydi.Yardım istiyordu.İçinde oturduğu bina tıkılmıştı.Kendisi de enkazın altından çıkmıştı.Bizim sis diye sandıgımız şey aslında yıkılan binaların tozlarıymış.Bunu dehşetle farketmiştik.Hepimiz şok olmuştuk.Komşumuzun evi tek katlıydı.Onun bahçesınde oturuyorduk.Eşime ne olduğunu öğrenmek zorundaydım.Arkadaşıma telefonunu kullanmak istediğimi söyledim.Birlikte eve girdik.Ev telefonunun ahizesini elime aldım.Kendi evimin telefon numarasını çevirdim.Gerçi karşıdan “alo” sesi duymayı beklemiyordum,ama duyduğum uzun zil sesi beni umutlandırmıştı.”Karşı tarafta telefon çalıyordu.Telefon çalıyorsa evim yıkılmamıştır.”diye düşünmüştüm.O zaman ki bilgimle mantığım bana öyle söylemişti.Sonradan öğrendim ki, telefon bozuk olsa dahi karşı taraf uzun zil sesini duyuyormuş.Babamın bisikleti vardı.”Ben bir abimlere bakayım.” diye yanımızdan ayrıldı.Biz bahçede oturmuş günün agarmasını bekliyorduk.Bir süre sonra abim, koşarak yanımıza geldi.Belden üstü çıplaktı.Bize gölcüğün yıkılmış olduğunu söyledi.Kendilerinin iyi olduğunu ve bizi merak ettiği için yanımıza geldigini anlattı.Abimden sonra eşim de bizim olduğumuz yere geldi.O da benim akibetimden korkmuştu.Hepimizi sağ salim görünce rahatlamıştı. “Ben bir de ablama bakayım.” diyerek yanımızdan ayrıldı.Çok geçmeden babam yanımıza gelmişti.Onun da getirdigi haberler içler acısıydı.Akrabalarımızdan bazıları enkaz altında kalmıştı ve onlara şu anda ulaşılamıyordu.gün doğmak üzereydi.Annem, babam ve kardeşlerimle birlikte, evimin olduğu yere doğru yürümeye başladık.Manzara korkunçtu.Ancak enkazların üstünden geçebiliyorduk.Binaların çoğu yola doğru yıkılmıştı.Evimin olduğu mahalleye geldiğimizde, etrafı tanıyamadım.Bütün yeni binalar yıkılmıştı.Ancak eskiden yapılmış, iki veya üç katlı evler ayakta kalabilmişti.Benim evim de ayakta kalanlardandı.Kaynım, hasta olan kayınpederimi, arabasına oturtmuştu. Kayın validem, eltim ve çocukları, diğer akrabalar ve komşular…Hepsi yolun ortasına, binalardan uzak olan bölgeye kaçmışlar ve orada yere oturmuşlardı.Herkesin yüzü bir tuhaftı.Öylece etraflarına bakıyorlardı.Ben de çevreme bakındım.Her yer ama her yer yıkılmıştı.Molozların ortasında duruyorduk.”Acaba bu binalar nasıldı? Altlarında hangi dükkanlar vardı?” Uzun zaman bunları ve bazı şeyleri hatırlıyamadım.Çok şükür o günler geçti.Güzel Allah’ım inşallah birdaha kimseye öyle günler yaşatmaz.