Bembeyaz karlarla kaplı Kars manzaraları eşliğinde sıcak yüreklerin hüzünlü hikayelerini anlatan bir film Deli Deli Olma. Yıllar sonra Tarık Akan ve Şerif Sezer’in biraraya geldikleri, çok da iyi ettikleri filmin yönetmeni 120 ve O… Çocukları filmlerini de yöneten Murat Saraçoğlu. Kars’da kalan son Molokan Mişka (Tarık Akan), köyün cadaloz ninesi Popuç (Şerif Sezer), tek derdi lebdeğmez(dudakdeğmez) söyleyebilmek olan Şemistan (Levent Tülek), müziğe yeteneği olduğu ortaya çıkan Şemistan’ın kızı Alma (Cemile Nihan Turhan), borç karşılığında elden ele dolaşan bir piyano, bunlar da hikayemizin kahramanları.İyice yaşlanıp artık muhtaç hale gelen, köyde hem sevilen ama biraz da gizemli görülen Mişka, borçları yüzünden birgün,babasından kalma piyonosunu, borcu karşılığı Şemistan’a verir. Piyano Şemistan’ın evinde Popuç Nine tarafından şeytan icadı olarak karşılansa da evin küçük kızı Alma, ilk defa gördüğü bu müzik aletini çok sevecektir.

Ama beddualar piyanonun peşini bırakmaz ve Popuç Nine yüzünden piyano birkaç el değiştirir. Sonunda Mişka’sına kavuştuğunda ise Mişka’yı bir sürpriz beklemektedir. Filmin tamamına yayılan bu serüvenin arasında Popuç Nine’nin Mişka’ya karşı şiddetini, Mişka’nın Popuç Nine’ye “Bu ne şiddet ne celâl” diyen mahsun bakışlarını, Şemsettin’in dudak inciten saz çalışmalarını ve Mişka ile Alma arasındaki dede-torun misali arkadaşlığı da izleriz. Sonunda bizi güldürmeye epey niyetlenmiş filmi gözlerimiz yaşlı bitiririz.

İzlediğim Türk filmleri arasında; oyunculuk, senaryo, sevimlilik bakımından ayrı bir yere koyduğum filmle ilgili son bir şey daha yazıp gevezeliğime son veriyorum. Mişka’nın gençliğini Tarık Akan’ın oğlu Barış Üregül, Popuç’un gençliğini de Şerif Sezer’in kızı Deniz Arna oynamıştır. Bu da zannımca çok hoş olmuştur.